İş dünyası sesini yükseltmeye başladı. Hükümetin 1999 yılında IMF ile yaptığı ilk stand-by anlaşmasına en hararetli desteği iş dünyası vermişti.
Kasım 2000 ve Şubat 2001'deki iki şiddetli sarsıntıyla zar zor uyanan iş dünyasının şimşeklerini hükümet, Kemal Derviş paratoneri ile etkisiz hale getirdi.
Aynı iş dünyası TÜSİAD'ı ile TOBB'u ile tekmili birden Kemal Derviş'in arkasında saf durdu.
"Biracı" gibi devasa sanayi işletmecisi bir patronun yönetimindeki TÜSİAD'ın Kemal Derviş'e desteğini anlayabilirdik ancak bir milyonu aşkın üyesi olan büyük orta ve küçük boy sanayicimizi ve tüccarımızı temsil eden TOBB'un desteğine bir anlam verememiştik.
Bu çarpıklık bir gerçeği daha gösteriyordu. Temsil krizi sadece siyasette değil sivil toplumun kuruluşlarında da yaşanıyordu.
İyice politize olan odalar, tabanın sesinden çok, medya ve siyasetin gürültüsüne göre yol çiziyordu.
İş adamlarımıza, TOBB'a haksızlık etmemeli. Derviş, iç ve dış güç odakları tarafından öyle efsaneleştirildi ki bilim adamlarından, ekonomistlerden hatta rakip politikacısına kadar herkes Derviş hayranı kesildi.
Derviş ilk programını açıkladığı gün bu toz duman arasında bir tek güçlü muhalif ses çıktı. Prof. Dr. Haydar Baş.
Çok iyi hatırlıyorum 18 Nisan 2001'de Derviş politikalarını değerlendiren Prof. Dr. Haydar Baş, şu teşhislerde bulunuyordu: "Derviş de aynı paradan para kazanma sistemine devam edecek. Hedefi enflasyonu düşürmek değil, uluslararası finans kuruluşlarının alacaklarını IMF alacaklarına, özel banka borçlarını Hazine borcuna çevirmek. Yani borç takası...
Enflasyonu düşürmeyecekler. Çünkü IMF talep enflasyonu varmış gibi piyasadan yüksek faiz ve vergi yoluyla parayı çekin diyor.
Oysa ülkemizdeki enflasyon maliyetten kaynaklanıyor. Vergi, SSK pirimi, hammadde (döviz), finansman maliyetleri, enerji giderleri, işlem-bürokrasi maliyetleri azaltılmazsa enflasyon düşmez.
Dalgalı kurla milletin emeği ve serveti ucuza dışarıya transfer edilir.
Yanlış enflasyon politikası ile stagflasyona itilir ülke. Bir yandan fiyatlar artarken bir yandan da üretim azalır, işsizlik artar. İflaslar başlar ve fabrikalar haraç - mezat yabancılara satılır.
'Para basma, borç al' mantığı ile her yıl 47 katrilyon küresel sermayeye aktarılıyor. Bu güçleri milletin sırtından atabilmek için liberal zihniyetten kurtulmak lazım. Emisyonu arttırıp vergiyi kaldırmak, işçiyi çiftçi ve esnafı vergi yükünden kurtarmadıktan sonra ekonomi canlanmaz, üretim ve istihdam artmaz.
Piyasada TL yerine ikame edilen dövizi piyasadan çekip kuru devlet belirleyecek. İthalat sınırlandırılıp, ihracat teşvik edilecek ki dış ticarette denge sağlansın."
İş dünyası o gün bunları söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinleseydi ve hükümete bu yönde pres uygulasaydı Türkiye belki de böyle büyük bir bedeli ödemezdi.
Şimdi iş dünyası yeniden sızlanmaya başladı. Ticaret ve sanayi odaları, Enflasyonun nedeninin vergi, enerji ve finans maliyetleri olduğunu söylüyor ve maliyetleri düşürülsün diyor.
Neden ülke harap olduktan sonra.
Ama Derviş, esip gürlüyor. Hiç boş yere sızlanmayın. IMF'nin bir milim sözünden çıkmayız diyor.
İş dünyası soramıyor; 5 milyar dolar batık bankaları ayağa kaldırmak için harcayınca enflasyon olmuyor da 2 milyar dolar sanayiye aktarılınca mı oluyor diye.
Enflasyon bahane. Liberal zihniyet diyor ki para, para sahiplerinindir. İşçi, çiftçi, üreticiye giderse olmaz. Çünkü paraya hep onlar hükmedecek. Onlar kim, döviz, bono, borsa, üçgeninde köşe dönmece oynayan siyasetçi, bürokrat, finans, medya.
Bu denklemi artık millet çözdüğü için de milli ekonomik modele koşuyor.
Gerçekten alın teri, el emeği ve beyin gücü ile kazanan işadamı da, sanayicisi de artık bu gerçeği anlarsa süreç daha da hızlanacak. Şimdilik sızlanmakla yetiniyorlar.
Bağımsız Türkiye olmadan ekonominin de düzelemeyeceğine umarız tez zamanda görürler.
Kasım 2000 ve Şubat 2001'deki iki şiddetli sarsıntıyla zar zor uyanan iş dünyasının şimşeklerini hükümet, Kemal Derviş paratoneri ile etkisiz hale getirdi.
Aynı iş dünyası TÜSİAD'ı ile TOBB'u ile tekmili birden Kemal Derviş'in arkasında saf durdu.
"Biracı" gibi devasa sanayi işletmecisi bir patronun yönetimindeki TÜSİAD'ın Kemal Derviş'e desteğini anlayabilirdik ancak bir milyonu aşkın üyesi olan büyük orta ve küçük boy sanayicimizi ve tüccarımızı temsil eden TOBB'un desteğine bir anlam verememiştik.
Bu çarpıklık bir gerçeği daha gösteriyordu. Temsil krizi sadece siyasette değil sivil toplumun kuruluşlarında da yaşanıyordu.
İyice politize olan odalar, tabanın sesinden çok, medya ve siyasetin gürültüsüne göre yol çiziyordu.
İş adamlarımıza, TOBB'a haksızlık etmemeli. Derviş, iç ve dış güç odakları tarafından öyle efsaneleştirildi ki bilim adamlarından, ekonomistlerden hatta rakip politikacısına kadar herkes Derviş hayranı kesildi.
Derviş ilk programını açıkladığı gün bu toz duman arasında bir tek güçlü muhalif ses çıktı. Prof. Dr. Haydar Baş.
Çok iyi hatırlıyorum 18 Nisan 2001'de Derviş politikalarını değerlendiren Prof. Dr. Haydar Baş, şu teşhislerde bulunuyordu: "Derviş de aynı paradan para kazanma sistemine devam edecek. Hedefi enflasyonu düşürmek değil, uluslararası finans kuruluşlarının alacaklarını IMF alacaklarına, özel banka borçlarını Hazine borcuna çevirmek. Yani borç takası...
Enflasyonu düşürmeyecekler. Çünkü IMF talep enflasyonu varmış gibi piyasadan yüksek faiz ve vergi yoluyla parayı çekin diyor.
Oysa ülkemizdeki enflasyon maliyetten kaynaklanıyor. Vergi, SSK pirimi, hammadde (döviz), finansman maliyetleri, enerji giderleri, işlem-bürokrasi maliyetleri azaltılmazsa enflasyon düşmez.
Dalgalı kurla milletin emeği ve serveti ucuza dışarıya transfer edilir.
Yanlış enflasyon politikası ile stagflasyona itilir ülke. Bir yandan fiyatlar artarken bir yandan da üretim azalır, işsizlik artar. İflaslar başlar ve fabrikalar haraç - mezat yabancılara satılır.
'Para basma, borç al' mantığı ile her yıl 47 katrilyon küresel sermayeye aktarılıyor. Bu güçleri milletin sırtından atabilmek için liberal zihniyetten kurtulmak lazım. Emisyonu arttırıp vergiyi kaldırmak, işçiyi çiftçi ve esnafı vergi yükünden kurtarmadıktan sonra ekonomi canlanmaz, üretim ve istihdam artmaz.
Piyasada TL yerine ikame edilen dövizi piyasadan çekip kuru devlet belirleyecek. İthalat sınırlandırılıp, ihracat teşvik edilecek ki dış ticarette denge sağlansın."
İş dünyası o gün bunları söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinleseydi ve hükümete bu yönde pres uygulasaydı Türkiye belki de böyle büyük bir bedeli ödemezdi.
Şimdi iş dünyası yeniden sızlanmaya başladı. Ticaret ve sanayi odaları, Enflasyonun nedeninin vergi, enerji ve finans maliyetleri olduğunu söylüyor ve maliyetleri düşürülsün diyor.
Neden ülke harap olduktan sonra.
Ama Derviş, esip gürlüyor. Hiç boş yere sızlanmayın. IMF'nin bir milim sözünden çıkmayız diyor.
İş dünyası soramıyor; 5 milyar dolar batık bankaları ayağa kaldırmak için harcayınca enflasyon olmuyor da 2 milyar dolar sanayiye aktarılınca mı oluyor diye.
Enflasyon bahane. Liberal zihniyet diyor ki para, para sahiplerinindir. İşçi, çiftçi, üreticiye giderse olmaz. Çünkü paraya hep onlar hükmedecek. Onlar kim, döviz, bono, borsa, üçgeninde köşe dönmece oynayan siyasetçi, bürokrat, finans, medya.
Bu denklemi artık millet çözdüğü için de milli ekonomik modele koşuyor.
Gerçekten alın teri, el emeği ve beyin gücü ile kazanan işadamı da, sanayicisi de artık bu gerçeği anlarsa süreç daha da hızlanacak. Şimdilik sızlanmakla yetiniyorlar.
Bağımsız Türkiye olmadan ekonominin de düzelemeyeceğine umarız tez zamanda görürler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014