Mü'min emin insandır, emniyetli insandır, hem güvenen hem de kendisine her hal ve şartta güvenilen insandır.
Mü'min her şeyden evvel Allah'a inanan ve O'na güvenendir.
Mü'min insan hem inanır hem de yakinen bilir ki Allah asla kullarına zulmetmez, asla kullarına haksızlık etmez ve asla kullarının zararını murat etmez.
Allah ve Resulü daima selama, selam yurduna, barışa ve esenliğe çağırırlar, daima insanlara hayat bahşedecek şeylere davet ederler, bütün teklifleri kulların her iki dünyada da mutlu olmaları içindir.
Mü'min insan, Allah'ın güvenini kazanmak için kılı kırk yarmalıdır ve aynı zamanda Allah'ın kullarının güvenlerini de kazanmak için kılı kırk yarmalıdır.
Kullar arasında güven vaad etmeyen, kendisine güvenilmeyen bir insan elbette Allah'ın güvenine de mazhar olamaz.
Mü'min insan, kadın olsun erkek olsun, genç olsun ihtiyar olsun, zengin olsun fakir olsun her hal ve şartta, her zaman ve zeminde Allah'ın buyrukları karşısında "işittik ve itaat ettik" tavrını takınmalıdır.
Allah, faizi ve faizli işlemleri yasaklamış mı?
"Hay hay, başım gözüm üstüne" deyip bir daha semtine uğramamaktır mü'min olmak.
Dünya hayatımızı berbat eden ve haliyle ahiret hayatımızı da perişan edecek olan bütün haramlar karşısında tavrımız ve tutumumuz aynı olmalıdır.
Hem dünyamızı hem de ukbamızı güzelleştirecek olan İlahi emirler karşısında da şeksiz ve şüphesiz "işittik ve itaat ettik" deyip gereğini yapmalıyız.
Bilmeliyiz ve inanmalıyız ki emirlerde mutlak faydalarımız var ve yasaklarda mutlak zararlarımız var.
Bugüne kadar Müslümanların başına hangi bela ve musibetler, hangi felaketler gelmiş ise; İlahi emirler ve yasaklar karşısında "ama, fakat, ancak" diyerek sağa-sola yalpa yapmalarından gelmiştir.
Her hal ve şartta, her zaman ve zeminde asla değişmez tavrımız; "işittik ve itaat ettik" olmalıdır.
"Onlar 'Allah'a ve peygambere inandık, itaat ettik' derler; ondan sonra bir kısmı yüz çevirir. İşte bunlar inanmamışlardır. Aralarında hüküm vermek üzere Allah'a ve Peygamberine çağrıldıkları zaman, bir kısmı hemen yüz çevirir.
Ama haklı çıkacaklarını bilirlerse, başlarını eğerek gelirler.
Kalplerinde hastalık mı var, yoksa şüphe mi ediyorlar? Yahut Allah'ın ve Peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır! Onlar sadece haksızlık etmektedirler.
Aralarında hüküm verilmek üzere Allah'a ve Peygamberine çağırıldıkları vakit 'işittik, itaat ettik' demek, ancak inananların sözüdür. İşte başarıya erenler onlardır." (Nur: 47-51).
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024