Gadir-i Hum Velayet Bayramı, özetle, Maide Suresi 67. ayetin emri üzere Hz. Peygamberin (s.a.a), Hz. Ali'yi kendinden sonraki halifesi ve velayetin başı olarak ümmetine ilan etmesi, Veda Haccı dönüşünde Gadir-i Hum bölgesinde topladığı ümmetinden ikrar alması olayıdır (Prof. Dr.
Haydar Baş, İmam Ali, İcmal Yay., İstanbul, s.353-455).
Gadir-i Hum gerçeği, Şii-Sünni tüm İslam kaynaklarında mütevatir olarak nakledilen bir esastır.
21. asırda Sünni kesim başta olmak üzere İslam dünyası ve Türk milleti, Gadir-i Hum gerçeğini, Prof. Dr. Haydar Baş beyden öğrendi. Allah ömrüne bereket versin; Prof. Dr. Baş, bu gerçeği 220 Sünni kaynaktan ispat etti (Prof. Dr. Haydar Baş, Tevhid'in Merkezi
Ehl-i Beyt, İcmal Yay., İstanbul, ss. 81-115).
14 asırdan beri gizlenen ve Haçlı lobilerinin İslam alemini birbirine kırdırttıkları bu büyük oluş bağlamında, Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tiresasıyla taşı gediğine koyup birlik çığırı açtı.
Bugün bu büyük oluşa, bu Tevhid'e ve bu birliğe dünden daha çok muhtacız.
Suud-Amerika, Gadir-i Hum'a inanıyor,Ehl-i beyti seviyor diye çoluk-çocuk demeden masum Yemenli Müslümanların başına bomba yağdırıyor. Aynı bahaneler ve Sii-Sünni savaşı tezgahtarlığıyla 7 yıldan beri Suriye yakılıyor, yıkılıyor.
Müslümanlığı kimseye bırakmayanlar,Yüce Allah'ın "mü'minlerancak kardeştir" emriyle tesis ettiği ebedi "İslam kardeşliği"ni yok ederek,Müslümanları katletmek üzere ellerini duaya kaldıracak derecede bir cinnet ve cinayet hali yaşıyor. Böyle vahşi bir süreçteGadir-i Hum gerçeğini idrak etmek, elbettehayatidir.
Gadir-i Hum vakıası ve ahkamı, ilk günden bu yana adeta ümmetin imtihanı olmuştur. Niceevliya külahlılarınayaklarısürçmüş, buradan gayyaya yuvarlanmışlardır.
Gadir-i Hum vakıası ve ahkamı, Şii-Sünni tüm İslam kaynaklarına göre sahih, isnadı sağlam ve mütevatir bir gerçektir. İslam'da "zarurât-ı diniyye"nin ahkamı, namaz, oruç, hac, zekatvs.'nin hükmü ve değeri ne ise, Gadir-i Hum gerçeğinin de hükmü ve yeri odur.
Bu husustaİslam kaynaklarından birkaç sahih hükmü ve temel esası hatırlatarak yetinelim:
1- Gadir-i Hum vakıası, Maide Suresi 67. ayetinin gereği ve uygulamasıdır; ayet-i kerime, Hz. Ali'nin velayeti ve hilafeti hakkında Gadir-i Hum gününde nazil olmuştur (İbnEbi Hatim, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, Riyad-1997, c.4, s. 1172; es-Salebi, El Keşfvel Beyan, c. 4, s. 92; Vahidi, Esbab-u Nüzüli'l-Kur'an, Beyrut-1991, s. 204)
2- İslam alimlerinin tamamına yakın çoğunluğu, tam bir ittifakla, Gadir-i Hum günü (Hz. Peygamber tarafından) irad edilen hutbedeki hadislerin metninde icma etmişlerdir (İmam Gazali, Sırru'lÂlemeyn ve KeşfuMaFi'd-Dareyn, Millet Kütüp., A. E. Arabi, Yazma-915, s. 15-16).
3- Hz. Peygamberin, İmam Ali hakkında beyan ettiği velayet ve sair Gadir-i Hum haberleri ve Menzile hadisi mütevatirdir (İmam Suyuti, Ezharu'lMütenasireBiAhbari'lMütevatire, (Tahk.: H. M. El-Munis), Beyrut-1985, s. 277-282).
4- Ahmed b. Hanbel'in Gadir-i Hum rivayetini, otuz sahabi Hz. Peygamber'den bizzat işittiklerini naklettiler. Nitekim bu yüzden Münavi, haberin mütevatir olduğunu ortaya koydu (el-Kettani, Nazmu'l-MütenasirMine'lHadisi'l-Mütevatir, Mısır, 2. baskı, s. 194-196).
5- Ahmed b. Hanbel, Nesai ve Hakim'in Büreyde'den rivayet ettikleri velayet hadisi, sahihtir, bunda hiçbir şüphe yoktur; hatta büyük hadis bilginleri nezdinde mütevatirdir (Aliyyul Kari, MirkatulMefatih, Beyrut, c. 11, s. 248, H. No: 6-6092).
6- Ahmed, Taberani ve el-Muhtare'deZeyd b. Erkam ve otuz sahabidan nakledilen bu hadis mütevatirdir (Aclunî, Keşfu'l-Hafa ve Müzilu'l-Elbas, Beyrut-1406, s. 384).
7- Gadir-i Hum'daki velayet hadisini tevatür derecesine ulaştıran çok sayıda başka şahitler ve rivayetler vardır (Ahmed b. Hanbel, Müsned, -Tahk.: Şuayib el-Arnavud, Müessesetü'r Risale, c. 1, s. 330)
8- Gadir-i Hum hadisi, Hz. Peygamber ve Hz. Ali ve yüz sahabeden birçok yolla rivayet edilen mütevatir haberlerdir (el-Cezerî, Esne'l-Menakıb, 1983 baskısı, s. 22 vd).
9- Gadir-i Hum hadisi, hadis alimlerinin çoğunluğuna göre mütevatirdir (Muhammed b. İsmail es-San'ani, er-Ravzatu'n-Nediyye, 2011, 2. baskı, s. 185)
Bugüne kadar üzerinde din namına Emevi-Sünni siyaset entrikaları çevrilip murad-ı ilahiden ve hakikat mecraından saptırılan Gadir-i Hum gerçeği, gördük ki, Sünni kaynaklara göre de mütevatirdir?
Dinin mütevatir bir esasını inkar etmenin veya bozmanın İslam'daki hükmü ise bellidir:
- "Mütevatir haberi inkar eden kişi, dinden çıkar" (es-Suyuti, el-Ezharu'lMütenasireFi'lAhbari'lMütevatire, (Tahk: H. M. el-Munis) Beyrut-1985, s. 12-13).
"Hadis usulündeki sıhhat şartlarına sahip olan bir hadisi inkâr eden kimse kâfir olur; Yahudî, Hıristiyan ve diğer kâfir zümrelerle birlikte haşrolur" (Suyutî, Miftahu'l-Cennefi'l-İhticacibi's-Sünne, Tahk.: M. A. Ata, Beyrut-1987, s.14).
- "Mütevâtir olan haber-i Rasulü inkâr eden kâfir olur. Çünkü böyle bir haberi inkâr etmek Rasulu yalanlamaya varır ki, o da şüphesiz küfürdür" (Babanzâde A. Naim, Tecrîd-i SarîhTerc., Ankara-1970, c. I, s. 102).
Bugün içinde bulunduğumuz Ehl-i Sünnet dünyasının, işgalci Amerika ve Haçlı safında Yemen'i bombalayan, Suriye'yi ateşe veren adeta Ehl-i Cinayet dünyasına dönüşmesi, korkarım ki, İslam'ın bu mütevatir Gadir-i Hum gerçeğini inkar yüzünden gönüllerde oluşan büyük uçurum ve gayya sebebiyledir.
Yüce Allah, Prof. Dr. Baş'ın ömrüne bereket versin ki, bizi bu gayyadan kurtardı.