İnsanın en büyük düşmanı kendi nefsidir. Nefis, yaratılış itibariyle her an ısrarla kötülüğü emreder. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yusuf'un (a.s.) ağzından, "...Nefis, olanca şiddetiyle kötülüğü emreder" buyrulmuştur. Peygamberin ağzından bu büyük tehlikeye dikkat çekilmiştir.Kötülüğü emreden nefis, çoğu kez iradeyi etki altına alarak insanlara birçok kötülük yaptırır. Yapılması gereken, her kötülüğün kaynağı olan nefsi emmareyi zapt u rapt altına almaktır. İnsan, nefsiyle ciddi şekilde mücadele etmek zorundadır. Cenab-ı Hakk (c.c) büyük mücadeleye dikkat çekiyor. Ankebut Suresi'nin 69. ayetinde şöyle buyuruyor: "Uğrumuzda mücahede edenleri elbette yolumuza hidayet ederiz." Burada hidayete ulaşmanın sebebi olarak Allah yolunda mücahede gösteriliyor.Sevgili Peygamberimiz de bu gerçeği şöyle anlatıyor: "Nefsin en büyük yardımcısı ve insanı helâke sürükleyen ikinci en büyük düşman şeytandır. Şeytanla mücadele aynı yolla mümkündür. Şeytanın hilesi, kanın damarda dolaştığı gibi âdemoğlunda dolaşır, oruç ile onun yollarını daraltın." (Buhari-Müslim).Abdulkadir Geylani Hazretleri ise şöyle buyurmuştur: "Pehlivan rakibini yenen değildir. Nefsini mağlup edendir."Hz. Âdem (a.s) cennetten çıkarılıp dünyaya gönderildiğinde Rabbimize bağışlanmak için senelerce dua etmiş, gözyaşı dökmüş fakat bir türlü affedilmemişti. Son anda Levh-i Mahfuz'da asılı duran "Lailaheillallah Muhammedurrasullullah" cümlesini hatırlayarak, "Ya Rabbi, beni Muhammed (s.a.a.) hürmetine affeyle" diye duada bulunarak af talep etmiştir. Bunun üzerine Allah (c.c) ona mağfirette bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: "Ey Âdem; O, bana mahlûkatın en sevgili olanıdır. Dua edeceğin zaman O'nun hakkı için Bana dua et. Çünkü şu an O'nun hakkı için ettiğin dua sebebiyle Ben seni bağışladım. Bilesin ki şayet Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım." (Hakim, Müstedrek, 672; Beyhaki, Delail, V, 488-488). Görüldüğü gibi nefis çok zalimdir. Her fırsatta bizleri kötülüğe ve yanlışa sürüklemekte ve kimi zaman da ne yazık ki hedefine ulaşmaktadır. Hz. Âdem (a.s) dahi peygamber olmasına rağmen yüce Allah (c.c) onu Sevgili Peygamberimizin hürmetine bağışlıyor. Ve "O olmasaydı seni yaratmazdım" diyerek ikaz ediyor.Muhammed b. İdris Şafii (İmam Şafii), "Ey Allah'ın elçisinin Ehl-i Beyt'i! Sizin sevdiğiniz Allah, indirdiği Kur'an'da farz kılmıştır. Size salavat göndermeyenin namazı kabul değildir" der. (Heysemi, es-Sevaiku'l-Muhrika fi'r-Reddi ala Ehli'l-Bidai ve'z-Zenaika, s.133).Allah-ü Teâla'nın ve Peygamberimizin (s.a.a.) ikazlarından anlaşıldığı üzere İslam dini Ehl-i Beyt'in ölçüyle yaşanmalıdır. İnsanlarımızın sıkça sorduğu şu soruları hatırlayalım: "Ben ibadet ediyorum, İslam'ın ölçülerine uyamıyorum, nefsimi terbiye edemiyorum, doğru istikamette ilerleyemiyorum." Bu gibi soruları hep duyarız ve bazen kendimize de sorarız. Tabii ki bu gibi durumlarda ibadetlerimizi terk etmemeliyiz. Şunu iyi bilmemiz gerekiyor ki, Ehl-i Beyt'in nasıl namaz kıldığını, nasıl ibadet ettiğini öğrenmemiz şarttır. Ehl-i Beyt'i sevmek farz olduğuna göre Ehl-i Beyt'i çok iyi tanımamız gerekiyor. Çünkü İslam dinini yaşamak, Ehl-i Beyt'le mümkün. Bütün kurtuluşumuz, Ehl-i Beyt'tedir.Yaptığımız bütün ibadetleri Allah'ın rızası için yaptığımız sürece Allah (c.c) ibadetlerimizi kabul edendir. Ama istikametimizin doğru olması, nefislerimizin terbiye ve tezkiyesi için Ehl-i Beyt'e sımsıkı sarılmamız, onları sevmemiz ve onlara tabi olmamız şarttır.Aklımıza şöyle bir soru gelebilir: "Ehl-i Beyt'i nasıl tanıyacağız?"Ehl-i Beyt'i tanımanın yolu, muhterem hocamız Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı Ehl-i Beyt Külliyatı'nı okumaktan geçer. Allah (c.c) Haydar Baş Hocamızdan razı olsun. Kendisi, Ehl-i Beyt'in kim olduğunu ve İslam dininin nasıl yaşanması gerektiğini açık ve net ortaya koymuştur. Allah'a kul olabilmenin, nefsi terbiye edebilmenin yolu, sevgili Peygamberimiz ve onun Ehl-i Beyt'idir. Kur'an-ı Kerim'dir.Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.), Kur'an-ı Kerim'in canlı örneğidir. Necm Suresi'nin 3. ayetinde şöyle buyrulur. "O kendi arzusuna göre de konuşmaz. Bildikleri vahyedilenden başka bir şey değildir." Yine Haşr Suresi'nin 7. ayetinde ise yüce Allah (c.c), Peygamberin söz ve fiillerine mutlaka uyulmasını istemiş, aksi takdirde çetin bir cezaya çarptırılacağımızı haber vermiştir. "Peygamber size ne verirse (neyi emrederse) onu alın, sizi neden men ederse ondan geri durun; Allah'tan sakının, doğrusu Allah'ın cezalandırması çetindir."Ehl-i Beyt'i sevmek ve onlara tâbi olmak imanın gereğidir. Ehl-i Beyt'siz bir din anlayışı eksiktir. Nefsi terbiye etmenin yolu, cennet ve cemalullahı kazanmak, Ehl-i Beyt'ten geçer. Şûra Suresinin 23. ayetinde "Ey Peygamber! (Müslümanlara) De ki: Sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum; istediğim ancak yakınlarıma (Ehl-i Beyt'ime) sevginizdir."Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.a.) bir hadislerinde de Ehl-i Beyt'i sevmemizi emir buyurdular: "Nimetleriyle sizi beslediği için Allah'ı sevin. Ehl-i Beyt'imi de Benim için sevin." (Tirmizi, Menakıb, 379).Hak olan yol, Ehl-i Beyt'in gittiği istikamettir. Rabbim cümlemize Ehl-i Beyt'in terbiyesini, teslimiyetini, sevgisini nasip eylesin.
Tuğba Varlı / diğer yazıları
- Ölüm gerçek hayattır -2- / 25.09.2021
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016
- Ölüm gerçek hayattır -1- / 24.09.2021
- Annem Fâtıma’nın çeyizi / 22.09.2021
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-2 / 09.11.2017
- Annem Fâtıma'nın çeyizi-1 / 08.11.2017
- Pınardan beslenen gençler-2 / 04.06.2017
- Pınardan beslenen gençler-1 / 03.06.2017
- İnsanı insan yapacak eğitim şart / 15.12.2016
- İnsanın yüce gayesi olduğu sürece insandır / 05.09.2016
- Bir zamanlar aile yapımız-II / 06.04.2016