İslamafobinin kökleri ve içimizdeki meyveleri

İsterseniz konuya en laik Fransa'dan bakmaya başlayalım.En laik ülke Fransa'da Özel Katolik okulları vardır ve her yüz ilkokul öğrencisinden 15'i ve ortaöğrenimde her yüz öğrenciden 19'u bu okullarında okumaktadır. Kiliseler her yaştan insana dinî kurslar vermektedir. İlkokul öğrencilerinin yüzde 50'ye yakınının Katolik din eğitimi aldığı bilinmektedir. Kiliseler Fransa'da kreş, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite açabilmektedir.İngiltere'de ise üç sınıf okul vardır.1. Devlet okulları2. Özel okullar3. Kiliseye bağlı okullarİngiltere okullarında güne hep birlikte dua ile başlamak yasanın emridir. Devletin başı olan Kral, Anglikan Kilisesinin de başıdır, başbakanın emri ile din görevlilerini o tayin eder. Toplam sayısı 24 bin civarında olan ilk ve ortaokulun üçte biri yani 7 bin okul İngiltere'de dini cemaatler tarafından yönetilir. Yine İngiltere'de "En iyi 500" listesindeki okulların 400'e yakını dini gruplara ait okullardır.Ya İtalya?İtalyan Anayasasının 7. maddesi Devlet ve Katolik Kilisesi'ni "Her biri kendi alanında bağımsız" sayar. Yani Kilise devlet içinde devlettir, belki de İtalya, Kilise içinde devlettir.. Devlet okulları ve özel okullarda din dersleri haftada bir iki saat okutuluyor olmasına rağmen öğrencilerin yaklaşık yüzde 90'ı dini eğitimden yararlanmaktadır. Dersleri kontrol Milli Eğitim Bakanlığı'nın değil Kilisenin elindedir. Din hocalarını İtalya'da bakanlık değil, Kilise belirler.Alman halkı da dinini öğrenir çünkü Alman Anayasasının 7'inci maddesine göre Din dersi kamu okullarında düzenli olarak okutulan bir derstir ve sınıf geçip kalmada etkilidir. Bu ülkede din eğitimi eyaletlere göre farklılıklar gösterse de, anayasanın ilgili maddesi merkez alınır. Kimi eyalette din dersi devletin değil dinî cemaatlerin elindedir. Bizim bilmemiz gereken şey ise Almanya'da anaokullarının çok büyük bir bölümünün Kiliselere ait olduğu geçeğidir. Devlete bağlı anaokullarında da din mutlaka bir şekilde öğretilir. Üniversite seviyesinde Türkiye'deki İlahiyat Fakülteleri karşılığı Katolik ve Protestan bölümleri vardır. Türkiye'den fazla olarak, Almanya'da Kiliselere bağlı akademiler mevcuttur.Avusturya'da din eğitimi Anayasa'nın 2'nci maddesi ile devletin garantisi altına alınmıştır. İlk ve ortaokullarda bütün öğrenciler din dersi ya da ahlak dersini okumak mecburiyetindedir. Belçika'da ağırlık Katoliklerdedir ve Katolik kiliseler eğitim kurumları, sosyal yardım kurumları, hastaneleri, yazılı ve sözlü yayın organları, sendikaları, sigorta şirketleri ile âdeta Belçika'nın ruhuna sinmişlerdir.Yunanistan ise sanki bir "Ortodoks şeriatı devletidir." Din dersleri ilkokulun birinci sınıfından lise son sınıfa kadar Ortodoks mezhebi ağırlıklı olarak mecburi dersler arasındadır.İşte Batı'daki İslamofobinin temeli böyle derin köklere sahiptir yani genetiktir ve sürekli yenilenir.Sözü uzatmaya hiç gerek yok?Avrupa dinini öğreniyor, öğretiyor. Yetmiyor,  gerileterek teslim alabilmek amacıyla İslam'ı öğrenmek için "Oryantalizm" diye bir çığır açıyor. O da yetmiyor, Afrika'dan Asya'ya, Irak'tan Türkiye'ye, dünyanın her noktasına arkalarında devlet ve Vatikan desteği, ceplerinde milyar dolarlar olan yüz binlerce misyoner gönderip, "Gidin şunları Hıristiyan yapın" talimatı veriyor. "BOP'lar, "Dinlerarası Diyaloglar" servise sokuyor; adı adımıza, kılığı kılığımıza benzer meyveler devşiriyor..Bu meyveler(!) şeytanın insanı hayır ve sevaptan kaçırması gibi Türk insanından dinini kaçırmaya çalışıyor. Böylece Çanakkale ve Milli Mücadele ruhu örseleniyor.