(dünden devam…)
Sünni eserlerden "Menâkıb"da, Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Her peygamberin vasi ve vârisi vardır; Benim vasi ve vârisim ise Ebu Tâlib oğlu Ali'dir." (Menâkıb-i İbn-i Meğazilî, s. 201).
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ey Ensar topluluğu! Sizleri sıkıca sarıldığınız takdirde asla sapmayacağınız bir kimseye hidayet edeyim mi?" Ensar: "Evet ya Resûlallah" deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sarılmış olduğunuz takdirde dalalete düşmeyeceğiniz o kimse (gördüğünüz) bu Ali'dir. Öyleyse Benim sevgimle O'nu seviniz; Benim kerametimle O'na ikramda bulununuz. Şüphesiz Cebrail, Allah tarafından size söylediklerimi Bana emretti." (Sünni âlimlerden Hafız Ebu Nuaym Ahmed b. Abdullah İsfahani, Hilyetü'l-Evliya, c.1, s.63).
Sünni İbn Esir-i Cezerî, Amran bin Hüseyin'den, dedi ki: "Resûlullah (s.a.v.) başında Ali bin Ebi Tâlib olmak üzere bir ordu göndermişti. Savaştıkları yerde aldıkları esirlerden Ali Kendine de bir cariye aldı. Ali (a.s.)'ın etrafındakiler bunu Ali (a.s.)'a fazla görüp istemediler. Ashabdan dört kişi birbiriyle anlaşıp şöyle dediler: 'Resûlullah (s.a.v.)'i gördüğümüzde Ali (a.s.)'ın yaptığını anlatacağız.'
Müslümanlar bir seferden döndüklerinde ilk önce Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına uğrayıp selamlaştıktan sonra evlerine giderlerdi. Bu ordu da Medine'ye vardığında önce Resûlullah'a (s.a.v.) uğradı. Selamlaştıktan sonra o birbiriyle anlaşan dört sahabeden biri ayağa kalkıp şöyle dedi: 'Ya Resulallah, bakmaz mısın, Ali bin Tâlib şöyle şöyle yaptı?'
Resûlullah (s.a.v.) yüzünü o sahabeden çevirdi, ikincisi ayağa kalkıp birincinin dediğini söyledi, Resûlullah (s.a.v.) ondan da yüzünü çevirdi. Üçüncüsü de ayağa kalkıp aynı sözleri söyledi. Resûlullah (s.a.v.) bu sahabeden de yüzünü çevirdi. Sonra dördüncüsü ayağa kalkıp aynı şeyi söyledi, bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.)'in yüzünde öfke alametleri belli olduğu halde şöyle buyurdu: Ali'den ne istiyorsunuz? Ali'den ne istiyorsunuz? Ali'den ne istiyorsunuz? Ali Benden, Ben de Ali'denim. Ali, Benden sonra tüm mü'minlerin velisidir." (Usdü'l-Gabe fi Ma'rifeti's-Sahabe, el-Cezerî, s. 107).
İmam Ali'nin (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonraki halife olması ile ilgili ayet ve hadisler ortada iken, maalesef, sahabeler O'na sırtını dönmüştür. Ve büyük bir işaret olarak, Resûlullah'ın (s.a.v.) şu hareketini verelim: Sünni Ahmet bin Hanbel, Zeyd bin Erkam'dan: Bazı ashabın mescide açılan kapıları vardı.
Bir gün Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ali'nin mescide açılan kapısından başka tüm kapıları kapatınız." Bu durumdan hoşlanmayanlar konuştular, bundan haber alan Resûlullah (s.a.v.) hamd ü senâdan sonra şöyle buyurdu: "Ben, Ali'nin kapısından başka mescide açılan tüm kapıların kapatılmasını emrettim, aranızdan konuşanlar oldu. Allah'a yemin olsun ki, Ben kendimden ne kapattım, ne de açtım, sadece Bana emrolunan şeyi yerine getirdim." (Ahmed bin Hanbel, Müsned, c .4, s.369). Gerek Gadir-i Hum Hutbesi'nde ve gerekse diğer hadislerinde Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali'yi nasb etmiştir.
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020