İSO Başkanı: Bu faiz oranıyla batarız
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yüzde 40'ları aşan mevcut faiz oranları ile Türkiye'nin bırakın yeni yatırım yapmasını, mevcudu bile sürdürmesinin mümkün olmadığına işaret ederek, "Bu yüzden mutlak suretle enflasyon ve faizleri, finansal istikrarın çizgisi içinde makule getirmemiz gerek” dedi
13.11.2018 00:00:00





İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, AA Finans Masası'nın konuğu oldu ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ekonomik bünyenin bağışıklığının son 2.5 yıl içinde zaman zaman düştüğünü anlatan Bahçıvan, finansal istikrarın korunmasının önemine dikkati çekti.
Bahçıvan, temel sorunların altında finansal istikrardan uzak olmanın yattığını belirterek, şunları kaydetti: "Bazı ülkeler enflasyona, bazı ülkeler işsizliğe hassas. Türkiye ekonomisi, Türk toplumsal hayatı da dövize hassas… Dövizin mutlaka dengeye oturması çok önemliydi. Şu anda o konuda önemli, pozitif gelişmeler var. Bunun arkasından enflasyonu dengelememiz gerekiyor. Türkiye'nin yeniden hiper enflasyonu yaşama lüksü yok. Enflasyon bütün kötülüklerin anası-babası… Çift haneli enflasyonun en kısa zamanda hayatımızdan çıkması gerekiyor. Tabi biraz zaman alacak, burada biraz sabra ihtiyacımız var. Ardından da faizlerin dengeye oturması gerek. Faizlerin şu an en yüksek seviyesinden geriye doğru gidişini görmekteyiz ama bunun Türk sanayisi için rekabet edebilir faiz oranı olduğunu söylemek mümkün değil."
Bu şartlarda yatırım imkânsız
Erdal Bahçıvan faiz oranlarına ilişkin, "Bu faiz oranları ile Türkiye'nin bırakın yeni yatırım yapması, mevcudu bile sürdürmesi mümkün değil. Bu yüzden mutlak suretle enflasyon ve faizleri, finansal istikrarın çizgisi içinde makule getirmemiz gerek. Belki Hazinenin faizleri bir iki puan düşüyor, bu sevindirici ama bankaların oluşturduğu kaynak noktasında henüz enflasyona bağlı olarak daha mevduat faizlerini düşürmesi adına elleri çok güçlü değil. Dışarıdan da henüz istenen ölçüde, güçlü, Türkiye'yi rahatlatacak maliyetli fon akışı sağlanmış değil" diye konuştu.
Ekonomi bankalara bağlı
Türkiye'de sermaye piyasalarında yeterli derinliğin sağlanmadığını, kaynak kullanımı noktasında herkesin aklına gelen adresin bankalar olduğunu anlatan Bahçıvan, bu durumun bankalara gereğinden fazla talep oluşmasına yol açtığını belirtti.
Bahçıvan, reel sektörün bütün ihtiyaçlarını bankalardan karşılamaya çalıştığını aktararak, "Bu da böylesine sıkıntılı dönemlerde bankaların bazen hadlerini aşan boyutta reel sektörün üzerine gelmesi gibi bir imkânı doğurabiliyor" dedi.
Ekonomiyi riske atan dertler
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'a göre Türkiye ekonomisini sıkıntıya sokan bazı başlıklar şunlar...
Özel sektörün döviz borcu: Reel sektörün çok ciddi döviz yükümlüğü var. Dövizde oynama olduğu zaman Türk şirketlerinin bilançolarında ciddi bir tahribat oluşuyor.
Tasarruf eksikliği: Temel problemimiz şu; ne yazık ki biz kendi tasarruflarımızla borçlanmıyoruz. Öyle olunca da tabii yurt dışındakilerin tasarrufuna ihtiyacınız var. Bu nedenle özel sektörün borç yükünün ötesinde bu borcun kaynağının yabancı finansman olması sorunu Türkiye'nin temel problemi.
KDV yük oldu: Tüketim vergisi diye hayatımıza giren KDV, tüketim vergisi olmaktan çıkmış sanayicilerin üzerinde muazzam bir finansman yükü haline gelmiş. Geçen yılın en büyük 500 sanayi şirketinin 7-8 milyar lira seviyesinde KDV yükü var. Reel sektör üzerinde tahminimiz 70-80 milyar liralık KDV yükü var. Haksız rekabet, kayıt dışının en temel nedenlerinden birisi KDV. Bu haliyle KDV'nin Türkiye'nin menfaatlerine ve gerçek anlamda girişimciliğine fayda mı zarar mı getirdiği konusunda şüphelerim var. Bunun masaya yatırılması lazım. Bu para şirketin içinde kalsa iş, yatırım ve üretim olarak ekonomiye yönelse daha mı fazla değerli olur.
Konkordato: Konkordato dünya alacak sisteminde yer etmiş bir uygulama. Doğru uygulanırsa belli bir nefes almak isteyen firmalar için bir fırsat ama bunu aşırı derecede suistimal edersek ifrat ile tefrit arasında bir karışma oluyor. Bunun spekülasyona dönüşmesi bile yanlış.
Ekonomik bünyenin bağışıklığının son 2.5 yıl içinde zaman zaman düştüğünü anlatan Bahçıvan, finansal istikrarın korunmasının önemine dikkati çekti.
Bahçıvan, temel sorunların altında finansal istikrardan uzak olmanın yattığını belirterek, şunları kaydetti: "Bazı ülkeler enflasyona, bazı ülkeler işsizliğe hassas. Türkiye ekonomisi, Türk toplumsal hayatı da dövize hassas… Dövizin mutlaka dengeye oturması çok önemliydi. Şu anda o konuda önemli, pozitif gelişmeler var. Bunun arkasından enflasyonu dengelememiz gerekiyor. Türkiye'nin yeniden hiper enflasyonu yaşama lüksü yok. Enflasyon bütün kötülüklerin anası-babası… Çift haneli enflasyonun en kısa zamanda hayatımızdan çıkması gerekiyor. Tabi biraz zaman alacak, burada biraz sabra ihtiyacımız var. Ardından da faizlerin dengeye oturması gerek. Faizlerin şu an en yüksek seviyesinden geriye doğru gidişini görmekteyiz ama bunun Türk sanayisi için rekabet edebilir faiz oranı olduğunu söylemek mümkün değil."
Bu şartlarda yatırım imkânsız
Erdal Bahçıvan faiz oranlarına ilişkin, "Bu faiz oranları ile Türkiye'nin bırakın yeni yatırım yapması, mevcudu bile sürdürmesi mümkün değil. Bu yüzden mutlak suretle enflasyon ve faizleri, finansal istikrarın çizgisi içinde makule getirmemiz gerek. Belki Hazinenin faizleri bir iki puan düşüyor, bu sevindirici ama bankaların oluşturduğu kaynak noktasında henüz enflasyona bağlı olarak daha mevduat faizlerini düşürmesi adına elleri çok güçlü değil. Dışarıdan da henüz istenen ölçüde, güçlü, Türkiye'yi rahatlatacak maliyetli fon akışı sağlanmış değil" diye konuştu.
Ekonomi bankalara bağlı
Türkiye'de sermaye piyasalarında yeterli derinliğin sağlanmadığını, kaynak kullanımı noktasında herkesin aklına gelen adresin bankalar olduğunu anlatan Bahçıvan, bu durumun bankalara gereğinden fazla talep oluşmasına yol açtığını belirtti.
Bahçıvan, reel sektörün bütün ihtiyaçlarını bankalardan karşılamaya çalıştığını aktararak, "Bu da böylesine sıkıntılı dönemlerde bankaların bazen hadlerini aşan boyutta reel sektörün üzerine gelmesi gibi bir imkânı doğurabiliyor" dedi.
Ekonomiyi riske atan dertler
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'a göre Türkiye ekonomisini sıkıntıya sokan bazı başlıklar şunlar...
Özel sektörün döviz borcu: Reel sektörün çok ciddi döviz yükümlüğü var. Dövizde oynama olduğu zaman Türk şirketlerinin bilançolarında ciddi bir tahribat oluşuyor.
Tasarruf eksikliği: Temel problemimiz şu; ne yazık ki biz kendi tasarruflarımızla borçlanmıyoruz. Öyle olunca da tabii yurt dışındakilerin tasarrufuna ihtiyacınız var. Bu nedenle özel sektörün borç yükünün ötesinde bu borcun kaynağının yabancı finansman olması sorunu Türkiye'nin temel problemi.
KDV yük oldu: Tüketim vergisi diye hayatımıza giren KDV, tüketim vergisi olmaktan çıkmış sanayicilerin üzerinde muazzam bir finansman yükü haline gelmiş. Geçen yılın en büyük 500 sanayi şirketinin 7-8 milyar lira seviyesinde KDV yükü var. Reel sektör üzerinde tahminimiz 70-80 milyar liralık KDV yükü var. Haksız rekabet, kayıt dışının en temel nedenlerinden birisi KDV. Bu haliyle KDV'nin Türkiye'nin menfaatlerine ve gerçek anlamda girişimciliğine fayda mı zarar mı getirdiği konusunda şüphelerim var. Bunun masaya yatırılması lazım. Bu para şirketin içinde kalsa iş, yatırım ve üretim olarak ekonomiye yönelse daha mı fazla değerli olur.
Konkordato: Konkordato dünya alacak sisteminde yer etmiş bir uygulama. Doğru uygulanırsa belli bir nefes almak isteyen firmalar için bir fırsat ama bunu aşırı derecede suistimal edersek ifrat ile tefrit arasında bir karışma oluyor. Bunun spekülasyona dönüşmesi bile yanlış.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.