İsrail intihara mı gidiyor?

Ortadoğu'daki Kudüs ve etrafı, tüm Semavi dinlerin kutsal toprakları olarak kabul edilmektedir. Bu topraklar Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için kutsal topraklar olduğundan dolayı tek bir din hakimiyetine girmesi ve diğerlerine yasak edilmesi büyük bir infial uyandırmaktadır. 1918 yılında Osmanlı Devleti'nin çöküşü, tüm İslam dünyasını bir nevi lidersiz ve başsız bıraktı. O tarihten sonra artık Batılılar, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Afrika'da ve Ortadoğu'da istedikleri gibi at koşturmaya başladılar. Fakat daha 1917 yılında, İngiliz kabinesinin "Balfour deklarasyonu" olarak bilinen kararla "Siyonist" harekete Filistin'de bir devlet kurmaları için söz vermişti. Bu verilen söz üzerinde ve uzun vadeli bir planlamadan sonra 4 Mayıs 1948 yılında eski Osmanlı toprakları olan Ortadoğu'da, İngiliz Kraliyet Devleti'nin mandası altında bulunan Filistin toprakları üzerinde Batının ve özellikle ABD'nin zoruyla bir İsrail Devleti kurulmuştur. Asya kıtasının güneybatısı, Akdeniz'in doğu kenarı ve Akabe Körfezi'nin başı arasında, küçük bir "İsrail" Devleti kurulmuştur. Ancak kuruluşundan beri Ortadoğu'nun ve dünyanın başına adeta bir "Çıbanbaşı" şeklinde gelişme göstermiştir. İsrail devleti kuruluşundan beri o bölgede huzursuzluklar ve zaman zaman kanlı savaşlar, hatta soykırımların andıran katliamlar oluşmakta, insanlık adına büyük kayıplar verilmekte ve zayiat oluşmaktadır. İsrail Devleti'nin kuruluşunu, etraftaki Arap Devletleri ve özellikle Filistin halkı, büyük bir infialle karşılamış ve buna karşı gelmiştir. Bu sebeple daha kuruluşunun birinci yılında 1949 senesinde, ilk "İsrailArap" savaşı patlak vermişti. Bu savaşta batının da yardımı ile İsrail Devlet güçleri, kendi torpaklarının yaklaşık olarak yarısı kadar büyüklükte, "Kudüs" dahil, yeni toprakları işgal ederek kendi ülkesine dahil etmiştir. Bunun yanında 1967 yılındaki "Arapİsrail" savaşından sonra da, İsrail yeni topraklar elde etmiş bulundu. Bunun yanında, Birleşmiş Milletler'in kararıyla o bölge ikiye bölündü ve "İsrail" ile "Filistin" adındaki iki Devlet kısımlarına ayrıldı. Kudüs ve etrafı da uluslararası kaldı. Bu kararla Kudüs'ün doğu ve kuzey kısmı ve etrafı, batı yakası, Ürdün Nehri, Sina şeridi, Gazze ve Golan Tepeleri de İsrail kontrolünde kaldı. 1979 yılındaki Mısırİsrail barış antlaşmasında ise İsrail Sina bölgesini 3 yıl sonra Mısır'a devretti. 1994 yılında İsrail güçlerinin büyük kısmı Gazze şeridinden ve Batı yakasındaki bölgelerden çekilerek 1993 Oslo atlaşmasına uygun olarak Filistin Milli Otoriteye (Filistin Kurtuluş Teşkilatına) terk etmiş oldu.

İsrail'in kuruluş hikayesi ve bazı rakamlar

Verilen bazı bilgilere göre, Osmanlı'nın çöküşü olarak kabul edilen 1918 yılındaki tarihte, Filistin'deki Musevi sayısı yaklaşık olarak 65.000 civarındaydı. 1918 yılındaki İsrail'in kuruluşundan hemen sonraki rakam ise 600.000'e yükselmişti. Demek ki, 1918 yılından 1948 yılına kadar o bölgeye planlı bir şekilde yaklaşık olarak 500.000'in üzerinde Yahudi adeta taşınmıştı. Öte taraftan Filistin halkını o bölgeden kaçırmak için İngiliz idaresi ellerinden geleni de yapmıştı. Bilhassa 1948 yılında İsrail Devleti'nin ilanından sonra, Filistin halkı topraklarından adeta topluca sürüldü. Genellikle Filistin halkının İngiliz ve Yahudi propagandası olarak topraklarını sattıklarını yazmaktadır. Bu durum hikafi hakikattır. Çünkü o zamanlara bağlı bazı bilgilere göre Yahudilerin ellerindeki tapulu arazilerin toplamı yaklaşık olarak % 5 civarında olduğu anlaşılmıştır.

(Not: Şu andaki verileren bilgilere göre GAP topraklarının bile yaklaşık olarak % 7'si yabancılara satılmış, bir o kadarı da onlara kiralaya verilmiştir. Kısacası bizim durumumuz o zamankiden de beter görülmektedir!) İsrail Devleti'nin kuruluşundan sonra, bir yıl içinde nüfusu dünyanın çeşitli ülkelerinden o bölgeye getirilen Yahudilerle birlikte 600.000'den 1.5 milyona çoğalmıştı. Böylece bu nüfus taşıma politikası böyle devam etmiş ve 1967 yılında bu rakam 3 milyonu bulmuştur. 1967 yılından sonra yeni topraklar elde eden İsrail, yeni nüfus taşımalarına devam etmiş ve günümüzde 6.000.000 nüfusa sahip olan bir Devlet durumuna gelmiştir. Ama İsrail'in esas gizli gayesi dünyadaki tüm Yahudileri İsrail'e getirtmek ve "Büyük bir İsrail Devleti" kurmaktır. Bunun bilhassa kökten dinci ve Şaron liderliğindeki Şahinler grubu bu durumu bilhassa zorlamaktadır. Çünkü onların gayeleri başkadır. Onların hedefleri, "Büyük İsrail" devletini kurmak ve önce kendi bölgesine, daha sonra da tüm Ortadoğu'ya, hatta Dünya politikalarına egemen olmaktır!