Geride kalan 23 yılı bu cümle ile özetleyebilirim. Birileri koşulsuz teslimiyete bürünmüşken bir başkaları da koşulsuz karşı duruyor.
Haliyle birlik olmayan yerde dirlik de olmuyor. Dirlik olmayan yerde de huzur da ve adalette olmuyor.
Huzur ve adaletin olmadığı yerde de büyüklük laf ile olur, düşman ise çok olur.
Ne hazindir ki bu vahim tabloyu Erdoğan iktidarı bizzat inşa etti. Meclisteki muhalefette destekledi.
Tarihi bir, dini bir, kıblesi bir, acıları, tatlıları bir, dahası düşmanı, düşmanları belli Türk Milleti öyle bir girdabı sokuldu ki artık acılarını bile ayırmaya başladı.
Milletimize öfke yutturulup, kindarlaştırıldı. Öyle bir kin ki artık eğriye, doğruya bakmadan ya teslimiyet ya da karşıtlığa dönüştü.
Alkışlayanlar
En sevdiklerini, anne, babalarını, evlatlarını bile sorgulayan, yerine göre itiraz eden insanımız, Sayın Erdoğan'ın her şartta alkışlıyor.
Bu duruma çok muhterem din alimlerimiz, sosyologlar, psikologlar, siyaset uzmanları ne der, nasıl tanımlar bilmem ama bu ruh hali benim çok dikkatimi çekiyor ve de meraklandırıyor.
Birkaç örnek vereyim;
İktidarının birinci yılında, 'yoksulluğu bitireceğiz' dediğinde alkışlayanlar 22'ci yıl 'biraz daha sabır' dediğinde yine alkışlıyor.
Birinci yıl, 'yolsuzlukları bitireceğiz' dediğinde alkışlayanlar yolsuzlukların üzerine duble yollar yapıldı. Yine alkışlıyorlar.
'Faiz dünya gerçeğidir, kabul etmemiz lazım' dediğinde alkışlayanlar, 'milletin parasını faize yatıranlar vatan hainidir' dediğinde alkışladı. 'Nas var Nas' dediğinde de alkışladı. Faiz % 50 yine alkışlıyorlar.
'ABD, kadim dostumuzdur, Ortadoğu'da ABD ile birlikte hareket ediyoruz' dediğinde alkışlayanlar, 'ABD terör örgütlerine yardım ediyor' dediğinde de alkışladı.
'Avrupa Birliği Hıristiyan kulübüdür' derken alkışlayanlar, 'Avrupa Birliği ile Katolik nikahı kıydık, nihai hedefimiz AB üyesi olmaktır' dediğinde de alkışladı.
'Biz terör örgütleriyle (PKK) pazarlık etmeyiz' sözlerini alkışlayanlar, 'PKK ile görüşen arkadaşı ben görevlendirdim' sözlerini de alkışladılar. Şimdi İmralı canisi ile el ele yürüyorlar. Yine alkış alıyorlar.
Listeyi biraz daha uzatalım mı?
Sayın Erdoğan; 'Kürt sorunu vardır' derken alkışlayanlar 'Kürt sorunu yoktur' dediğinde de alkışlıyor.
'Dön bitsin bu hasret' dediğinde de alkışlandı, 'verin papazı, alın papazı' dediğinde de alkışlandı.
'Ergenekon'un savcısıyım' dediğinde de alkışlandı, 'Ergenekon kumpastı dediği zaman da alkışlandı…
'17-25 Aralık yalandı', denildiğinde alkışlayanlar 'İBB yolsuzluğa batmış', denildiğinde yine alkışladılar.
Erdoğan'ın 'eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir' sözlerini alkışlayanlar şimdi ellerini semaya açıp, adalet çığlıyı atanları provokatör, hain ilan ediyor.
Erdoğan'ın; "Benim vatandaşım çöpten rızık topluyorsa, pazarlardan atık topluyorsa, meydanlar 'açız' diye bağırıyorsa, ev kirasını elektriği suyu ödeyemiyorsa, %25'i açlık sınırının %50'si yoksulluk sınırının altındaysa ülkeyi bu hale mevcut hükümet getirmiştir' sözlerini alkışlayanlar, çöpten rızık toplayanları, açız, diye bağıranları hain, dış güçlerin maşası ilan ediyor.
Daha ilginci
Bu alkışçılara: 'Ben İstanbul'un seçilmiş belediye başkanıyım. Hakkımda verilen bu haksız karara karşı hukuktan doğan bütün haklarımı demokratik ölçüler içinde kullanma kararındayım.
Kararlılığım, milletime verdiğim sözlerin gereğidir. Çünkü ben İstanbul'un "seçilmiş belediye başkanı" olarak en azından bütün İstanbul halkına karşı sorumluyum. Ve milletime verdiğim sözlere sonuna kadar sadakat göstereceğim' sözlerini sorsanız, 'her şey ortada! İBB'yi batırmış, milletin parasını peşkeş çekmiş' cevabını alırsınız.
Ama bu sözler hakkında 10'dan fazla yolsuzluk davası açılan Sayın Erdoğan'ın İBB Başkanı iken sarf ettiği sözler' derseniz.
Bu tablo maalesef diğer partilerde kişi-lider babında olmasa da parti adında da geçerli.
Oysa iman ehli için doğru ve yanlışın terazisi belli, sonucu nettir. Haksızlık karşısında susmak, haksıza haklı, demek şeytan işidir.
Haliyle birlik olmayan yerde dirlik de olmuyor. Dirlik olmayan yerde de huzur da ve adalette olmuyor.
Huzur ve adaletin olmadığı yerde de büyüklük laf ile olur, düşman ise çok olur.
Ne hazindir ki bu vahim tabloyu Erdoğan iktidarı bizzat inşa etti. Meclisteki muhalefette destekledi.
Tarihi bir, dini bir, kıblesi bir, acıları, tatlıları bir, dahası düşmanı, düşmanları belli Türk Milleti öyle bir girdabı sokuldu ki artık acılarını bile ayırmaya başladı.
Milletimize öfke yutturulup, kindarlaştırıldı. Öyle bir kin ki artık eğriye, doğruya bakmadan ya teslimiyet ya da karşıtlığa dönüştü.
Alkışlayanlar
En sevdiklerini, anne, babalarını, evlatlarını bile sorgulayan, yerine göre itiraz eden insanımız, Sayın Erdoğan'ın her şartta alkışlıyor.
Bu duruma çok muhterem din alimlerimiz, sosyologlar, psikologlar, siyaset uzmanları ne der, nasıl tanımlar bilmem ama bu ruh hali benim çok dikkatimi çekiyor ve de meraklandırıyor.
Birkaç örnek vereyim;
İktidarının birinci yılında, 'yoksulluğu bitireceğiz' dediğinde alkışlayanlar 22'ci yıl 'biraz daha sabır' dediğinde yine alkışlıyor.
Birinci yıl, 'yolsuzlukları bitireceğiz' dediğinde alkışlayanlar yolsuzlukların üzerine duble yollar yapıldı. Yine alkışlıyorlar.
'Faiz dünya gerçeğidir, kabul etmemiz lazım' dediğinde alkışlayanlar, 'milletin parasını faize yatıranlar vatan hainidir' dediğinde alkışladı. 'Nas var Nas' dediğinde de alkışladı. Faiz % 50 yine alkışlıyorlar.
'ABD, kadim dostumuzdur, Ortadoğu'da ABD ile birlikte hareket ediyoruz' dediğinde alkışlayanlar, 'ABD terör örgütlerine yardım ediyor' dediğinde de alkışladı.
'Avrupa Birliği Hıristiyan kulübüdür' derken alkışlayanlar, 'Avrupa Birliği ile Katolik nikahı kıydık, nihai hedefimiz AB üyesi olmaktır' dediğinde de alkışladı.
'Biz terör örgütleriyle (PKK) pazarlık etmeyiz' sözlerini alkışlayanlar, 'PKK ile görüşen arkadaşı ben görevlendirdim' sözlerini de alkışladılar. Şimdi İmralı canisi ile el ele yürüyorlar. Yine alkış alıyorlar.
Listeyi biraz daha uzatalım mı?
Sayın Erdoğan; 'Kürt sorunu vardır' derken alkışlayanlar 'Kürt sorunu yoktur' dediğinde de alkışlıyor.
'Dön bitsin bu hasret' dediğinde de alkışlandı, 'verin papazı, alın papazı' dediğinde de alkışlandı.
'Ergenekon'un savcısıyım' dediğinde de alkışlandı, 'Ergenekon kumpastı dediği zaman da alkışlandı…
'17-25 Aralık yalandı', denildiğinde alkışlayanlar 'İBB yolsuzluğa batmış', denildiğinde yine alkışladılar.
Erdoğan'ın 'eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir' sözlerini alkışlayanlar şimdi ellerini semaya açıp, adalet çığlıyı atanları provokatör, hain ilan ediyor.
Erdoğan'ın; "Benim vatandaşım çöpten rızık topluyorsa, pazarlardan atık topluyorsa, meydanlar 'açız' diye bağırıyorsa, ev kirasını elektriği suyu ödeyemiyorsa, %25'i açlık sınırının %50'si yoksulluk sınırının altındaysa ülkeyi bu hale mevcut hükümet getirmiştir' sözlerini alkışlayanlar, çöpten rızık toplayanları, açız, diye bağıranları hain, dış güçlerin maşası ilan ediyor.
Daha ilginci
Bu alkışçılara: 'Ben İstanbul'un seçilmiş belediye başkanıyım. Hakkımda verilen bu haksız karara karşı hukuktan doğan bütün haklarımı demokratik ölçüler içinde kullanma kararındayım.
Kararlılığım, milletime verdiğim sözlerin gereğidir. Çünkü ben İstanbul'un "seçilmiş belediye başkanı" olarak en azından bütün İstanbul halkına karşı sorumluyum. Ve milletime verdiğim sözlere sonuna kadar sadakat göstereceğim' sözlerini sorsanız, 'her şey ortada! İBB'yi batırmış, milletin parasını peşkeş çekmiş' cevabını alırsınız.
Ama bu sözler hakkında 10'dan fazla yolsuzluk davası açılan Sayın Erdoğan'ın İBB Başkanı iken sarf ettiği sözler' derseniz.
Bu tablo maalesef diğer partilerde kişi-lider babında olmasa da parti adında da geçerli.
Oysa iman ehli için doğru ve yanlışın terazisi belli, sonucu nettir. Haksızlık karşısında susmak, haksıza haklı, demek şeytan işidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025
- Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin / 20.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025
- Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin / 20.06.2025