Bir milletin varlığını oluşturan maddi manevi değerlerin toplamına kültür denir. Bu sayede milletler tarih sahnesinde yer alır, bu varlıklarını koruyup kollayıp gelişmesini sağladığı müddetçe milletler var olmaya devam ederler.
Kültürel değerlerimiz, maddi ve manevi olarak ikiye ayrılır.
Maddi olanlar; vatan, bayrak ve milleti oluşturan fertlerdir.
Manevi olanlar; inanç, konuşulan yaygın dil, inancımızın tarih içerisinde şekillendirdiği örf, adetlerimiz, gelenek ve göreneklerimizdir ki esasen milletin şahsiyetini bunlar oluşturur.
Maddi varlıklar zamanla kaybedilse bile, manevi varlıklar korunduğu müddetçe millet olarak varlığımızı koruruz.
Dünyanın kadim tarihinden beri bu kültürel zenginliğini geniş coğrafyalarda koruyan tek millet Türk milletidir.
Onun için Türk milleti kavramı bir ırkı ifade etmenin yanında, onu çok daha ötelere taşıyan bir kavramdır.
Bunu en veciz bir şekilde özetleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" sözüdür.
Tarihin kadim süzgecinden geçerek geniş coğrafyada kabul görmüş olan dil, inanç, örf, adetlerimiz, gelenek ve görenekleriniz Türk milletini oluşmuştur.
Hatta bu güçlü insani kültürel varlığımız Türk milleti olarak gittiğimiz her coğrafyada diğer milletlerin kolaylıkla severek kabullendiği bir kimlik olmuştur.
Kadim dünya tarihinden Türk milletini çıkarırsan medeniyetler yok olurlar.
Onun için bu güçlü Türk kültür medeniyeti her zaman iç ve dış düşmanlar tarafından yok edilmesi gereken birinci öncelikli varlıklardır.
Kökleri tevhit hamuruyla yoğrulmuş kültürümüzün kadim kanunlarından dolayıdır ki, Türk milleti olarak gittiğimiz her yere adaletle insani değerler getirmişiz. Ve bundan dolayı Asakirullah unvanını geçmişten beri hak etmiş ve bunun bilincinde olan tek millet Türk milletidir.
Yaşadığımız coğrafyalarda zaman içerisinde kurduğumuz devletlerin adları farklı olsa da, kültürel varlığımızın nesillere aktarılmasından dolayı Türk milleti varlığını hep devam ettirmiştir. Destanlarımız ve yazılı tarih bunun şahididir.
Her devirde bu kültürel değerlerimizi şahlandıran bir lider ve kadrosu olmuştur.
Mondros antlaşmasıyla Türk milletini ve yurdumuzu düşmana teslim eden Osmanlı'ya rağmen Türk milleti, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde yeniden küllerinden silkinerek Türk kültür ve geleneği sayesinde çıkmıştır.
Türk milletini seven ve varlığını milletine adayan bir Türk ulu lideri olarak Atatürk, esasında İngiliz'i Fransız'ı İtalyan'ıyla bütün bir batı medeniyetini yenerek dünya milletlerine örnek olmuştur.
Esasında Atatürk kurtuluş savaşıyla Yunanı, Rum ve Ermeni çetelerini değil, Batı emperyalizmini ve Batı medeniyetinin sömürü maşası kapitalizmi unutamayacakları bir yeniliğiyle yendi ve vatanımızdan kovdu.
Kurtuluş savaşımızı gençlerimize anlatırken, Batılı emperyalistleri ve kapitalizmi yenerek tarihe geçen tek bir milletin torunları olduğunun bilincinde aktarmalıyız.
Bundan dolayı da zaten emperyalist Batının kuyruk acısı asla dinmez.
Bunu bilen Atatürk vatanı kurtarırken hemen kadim Türk kültürünü korumak ve kollamak adına saltanatı kaldırıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde millet adına uzun uzun milletinin vekilleriyle görüşerek Cumhuriyet'i ilan etmiştir.
Bununla beraber Türk devletinin kurumlarını, Türk milletinin milli manevi kimliğini korumak için sağlam bir şekilde oluşturmuştur.
Milli eğitim ve öğretim seferberliği ile kısa zamanda fikri hür vicdanı hür genç nesillerin yetişmesini sağlamış, Cumhuriyetimizi ve devletimizi gençlere emanet etmiştir.
Bu arada yeni açılım sürecinin milli birliğimize ve değerlerimize zarar vermemesi Türk milletinin kırmızıçizgisidir.
Milli birliğimizin korunması için gerekli düzenleme anayasada vatandaşlık ilkesiyle mahyalaşmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devletimize vatandaşlık bağıyla bağlı her yurttaş eşit haklara sahiptir. Bu yasa ve anlayış, milli birliğimizin ve ulusal birliğimizin en önemli manifestosudur.
Konudan uzaklaşmamak adına şunu bilmeliyiz, Türk kültürünü, örf adetlerimiz ve göreneklerimizi korumak milletimizin ve devletimizin geleceği için en önemli beka meselesidir.
Bütün cumhuriyet hükümetlerinin kırmızıçizgisi bu olmalıdır.
Bunu denetleyecek olan kurumlar her kademede uyarı ve ikazlarını yapmaktan çekinmemelidirler.
"Türk istiklalini ve cumhuriyetini korumak ve müdafaa etmek" emri ve görevi herkes için ortadadır. Bu şekilde ancak inancımızı arı duru bir şekilde korumalı, milli kültürümüzü yediden yetmişe yaşamalı yaşatmalıyız.
Bu manada son devrin bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bir ömür vererek ortaya koyduğu davası milletimizin kurtuluş simididir.
Onun dava ettiği gibi, inanç birliğimizi korumak için tevhidin merkezi Ehl-i Beyt anlayışına geçmişte olduğu gibi sarılmak kültürel birliğimiz için şarttır.
Milli birliğimizi korumak için Atatürk'ün çizgisi ortak kırmızıçizgimizdir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu mücadelesi kendi yetiştirdiği kadrosu ile her kesimden vatandaşlar tarafından kabul görmüş; aydınımıza, köylümüze kentlimize vb. milletimizin yediden yetmişe her kesimini aydınlatan bir çırağ olmuştur.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi;
"Vatanın bölünmez bütünlüğü için, milletin kardeşliği için, huzur ve refah için, devlete ve millete adanmış bir ömür sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın anlayışı, milli birliğimizin teminatı, kültürel değerlerimizin korunması için şarttır.
Kültürel değerlerimiz, maddi ve manevi olarak ikiye ayrılır.
Maddi olanlar; vatan, bayrak ve milleti oluşturan fertlerdir.
Manevi olanlar; inanç, konuşulan yaygın dil, inancımızın tarih içerisinde şekillendirdiği örf, adetlerimiz, gelenek ve göreneklerimizdir ki esasen milletin şahsiyetini bunlar oluşturur.
Maddi varlıklar zamanla kaybedilse bile, manevi varlıklar korunduğu müddetçe millet olarak varlığımızı koruruz.
Dünyanın kadim tarihinden beri bu kültürel zenginliğini geniş coğrafyalarda koruyan tek millet Türk milletidir.
Onun için Türk milleti kavramı bir ırkı ifade etmenin yanında, onu çok daha ötelere taşıyan bir kavramdır.
Bunu en veciz bir şekilde özetleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" sözüdür.
Tarihin kadim süzgecinden geçerek geniş coğrafyada kabul görmüş olan dil, inanç, örf, adetlerimiz, gelenek ve görenekleriniz Türk milletini oluşmuştur.
Hatta bu güçlü insani kültürel varlığımız Türk milleti olarak gittiğimiz her coğrafyada diğer milletlerin kolaylıkla severek kabullendiği bir kimlik olmuştur.
Kadim dünya tarihinden Türk milletini çıkarırsan medeniyetler yok olurlar.
Onun için bu güçlü Türk kültür medeniyeti her zaman iç ve dış düşmanlar tarafından yok edilmesi gereken birinci öncelikli varlıklardır.
Kökleri tevhit hamuruyla yoğrulmuş kültürümüzün kadim kanunlarından dolayıdır ki, Türk milleti olarak gittiğimiz her yere adaletle insani değerler getirmişiz. Ve bundan dolayı Asakirullah unvanını geçmişten beri hak etmiş ve bunun bilincinde olan tek millet Türk milletidir.
Yaşadığımız coğrafyalarda zaman içerisinde kurduğumuz devletlerin adları farklı olsa da, kültürel varlığımızın nesillere aktarılmasından dolayı Türk milleti varlığını hep devam ettirmiştir. Destanlarımız ve yazılı tarih bunun şahididir.
Her devirde bu kültürel değerlerimizi şahlandıran bir lider ve kadrosu olmuştur.
Mondros antlaşmasıyla Türk milletini ve yurdumuzu düşmana teslim eden Osmanlı'ya rağmen Türk milleti, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde yeniden küllerinden silkinerek Türk kültür ve geleneği sayesinde çıkmıştır.
Türk milletini seven ve varlığını milletine adayan bir Türk ulu lideri olarak Atatürk, esasında İngiliz'i Fransız'ı İtalyan'ıyla bütün bir batı medeniyetini yenerek dünya milletlerine örnek olmuştur.
Esasında Atatürk kurtuluş savaşıyla Yunanı, Rum ve Ermeni çetelerini değil, Batı emperyalizmini ve Batı medeniyetinin sömürü maşası kapitalizmi unutamayacakları bir yeniliğiyle yendi ve vatanımızdan kovdu.
Kurtuluş savaşımızı gençlerimize anlatırken, Batılı emperyalistleri ve kapitalizmi yenerek tarihe geçen tek bir milletin torunları olduğunun bilincinde aktarmalıyız.
Bundan dolayı da zaten emperyalist Batının kuyruk acısı asla dinmez.
Bunu bilen Atatürk vatanı kurtarırken hemen kadim Türk kültürünü korumak ve kollamak adına saltanatı kaldırıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde millet adına uzun uzun milletinin vekilleriyle görüşerek Cumhuriyet'i ilan etmiştir.
Bununla beraber Türk devletinin kurumlarını, Türk milletinin milli manevi kimliğini korumak için sağlam bir şekilde oluşturmuştur.
Milli eğitim ve öğretim seferberliği ile kısa zamanda fikri hür vicdanı hür genç nesillerin yetişmesini sağlamış, Cumhuriyetimizi ve devletimizi gençlere emanet etmiştir.
Bu arada yeni açılım sürecinin milli birliğimize ve değerlerimize zarar vermemesi Türk milletinin kırmızıçizgisidir.
Milli birliğimizin korunması için gerekli düzenleme anayasada vatandaşlık ilkesiyle mahyalaşmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devletimize vatandaşlık bağıyla bağlı her yurttaş eşit haklara sahiptir. Bu yasa ve anlayış, milli birliğimizin ve ulusal birliğimizin en önemli manifestosudur.
Konudan uzaklaşmamak adına şunu bilmeliyiz, Türk kültürünü, örf adetlerimiz ve göreneklerimizi korumak milletimizin ve devletimizin geleceği için en önemli beka meselesidir.
Bütün cumhuriyet hükümetlerinin kırmızıçizgisi bu olmalıdır.
Bunu denetleyecek olan kurumlar her kademede uyarı ve ikazlarını yapmaktan çekinmemelidirler.
"Türk istiklalini ve cumhuriyetini korumak ve müdafaa etmek" emri ve görevi herkes için ortadadır. Bu şekilde ancak inancımızı arı duru bir şekilde korumalı, milli kültürümüzü yediden yetmişe yaşamalı yaşatmalıyız.
Bu manada son devrin bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bir ömür vererek ortaya koyduğu davası milletimizin kurtuluş simididir.
Onun dava ettiği gibi, inanç birliğimizi korumak için tevhidin merkezi Ehl-i Beyt anlayışına geçmişte olduğu gibi sarılmak kültürel birliğimiz için şarttır.
Milli birliğimizi korumak için Atatürk'ün çizgisi ortak kırmızıçizgimizdir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu mücadelesi kendi yetiştirdiği kadrosu ile her kesimden vatandaşlar tarafından kabul görmüş; aydınımıza, köylümüze kentlimize vb. milletimizin yediden yetmişe her kesimini aydınlatan bir çırağ olmuştur.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi;
"Vatanın bölünmez bütünlüğü için, milletin kardeşliği için, huzur ve refah için, devlete ve millete adanmış bir ömür sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın anlayışı, milli birliğimizin teminatı, kültürel değerlerimizin korunması için şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ömer Turan / diğer yazıları
- Kültürel değerlerimizin korunması / 11.05.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vuslatının 5. yılında duam / 16.04.2025
- AKP yasa çıkardı, ‘evime, mülküme çökme’ / 06.12.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vuslatının 5. yılında duam / 16.04.2025
- AKP yasa çıkardı, ‘evime, mülküme çökme’ / 06.12.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023