İstanbul ve Bağdat'ta sahur

Sahur berekettir. Sahur rahmettir. Sahur şenliktir? İftar gibi, en az iftar kadar? Ramazan'ın ilk gecesi, - ellerinizden öper- 7 yaşındaki en küçük oğlum Ali ve kızım Fatıma da iştirak etti sahur soframıza.Okulda öğretmenlerim besleneyim diye zorla yemek yediriyorlar, okul başlamadan ben de oruç tutayım, beni de kaldırın sahura, demişti Ali bir gün önce. Kaldırdık. İlk sahurun zevkini tattık.Sabah namazını da bekleyelim, teklifi yaptım. Ben size İmsak'ta okunan çeşit çeşit ezanları dinletirim balkondan? Artık o ezanlardan sonra, ta güneş batıp akşam ezanı okununcaya kadar hiçbir şey yenilip içilmez, dedim. Tamam dediler, sevindiler.İmsak vaktine birkaç dakika kala balkona çıktık. Hava serindi, soğuk biraz ısırıyordu.Babacığım ne kadar çok ışık yanıyor böyle, sanki gün doğmuş, dedi Ali? Minarelerin ışıkları da çok güzel!Çocuğun ilk tepkisi bu?Herkes sahura kalktı oğlum, dedim, herkes?Gerçekten sahurda İstanbul aydınlandı. Gönüller imanla ve oruçla şenlerdi, evler nurlandı. Her taraf "ibadet kandilleri"yle donandı adeta.Birgün önce aynı vakitlerde yine balkondaydım; ıssızlık çökmüştü İstanbul'un üstüne, yalnızlık ve hüzün çökmüştü içime.Seher vakti, arkadaş arıyordu kendine sanki İstanbul.Birgün önce sabah namazı vaktinde evlerin pencerelerinden yansıyan ışık tek-tük idi. Sokak lambaları da yanmasa "zifiri karanlık", karabasan gibi çökecekti İstanbul'un üstüne? Şimdi öyle mi?!İstanbul, nurlandı sahur vakti.İman coştu, ışık oldu dışa vurdu sahur vakti.Karanlığı darmadağın etti halkımız? "Her sengine yekpare Acem mülkü feda" olan güzelim iman ve medeniyet şehrini ve gönülleri kuşatan kasvet adeta dağılıverdi birden.Tebrik ediyorum; hanelerimizde ve gönüllerimizde Ramazan ve iman bereketinin devamını diliyorum.Araya laf girdi? Biz hala balkondayız çocuklarla.İmsak ezanlarını bekliyoruz.Ve vakit doldu? Her bir minareden bir sada.O ne muhteşem manzara? O ne muhteşem senfoni.Baba ne kadar çok ezan okuyan var, hem de hepsi aynı anda başladılar, dedi Ali'm.Sahurun ve seherin bereketinde ezanı keşfetti sanki.Ezanlar, gün içinde de aynı anda okunuyor ama şehrin gürültüsü bastırıyor. İmsak vakti, seher vakti öyle mi?Sanki minarelerin her biri, Hz. Peygamber'in müezzini Bilal oluvermiş? İnsanın yüreğinde gürlüyor müezzinin sadası:Eşhedü el'Lailaha illallah? Eşhedü el' Lailaha illallah?- Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur.- Eşhedü enne Muhammed'er Rasûlüllah? Eşhedü enne Muhammed'er Rasûlüllah?- Şehadet ederim ki Hz. Muhammed Allah'ın Rasulü'dür.-Bu ezanların gürlediği medeniyeti, kimse AB'ye almaz, AB eşiğinden içeri sokmaz, dedim içimden. Körü körüne AB'ye girmek isteyenler, mantar gibi kilise türetebildiklerine göre, acaba bu ezanları susturacaklar mı, ne zaman ezana sıra gelecek, diye düşündüm. Ürperdim, irkildim? Babacığım üşüdün mü, diye soruverdi Ali'm.Ezanları dinledik hep beraber. İçeri geçtik usulca.Korktum; Ali'min, baba Irak'ta da, Bağdat'ta da çocuklar böyle bizim gibi imsak ezanları dinleyebiliyorlar mı, diye sormasından? Amerikan işgali altındaki Irak'ta, şehirleri sahur ışıkları mı aydınlatıyor, yoksa bombaların dumanlı ateşleri mi, diye sormasından. Birkaç gün önce haberleri izlerken benzer sorular sormuştu çünkü.Epeyce bekledikten sonra sabah namazlarımız kıldık.Ben hem kendi ahvalimi muhasebe ettim; hem de işgalcilere yardım, yataklık ve ortaklık yaparak, Ramazan ikliminde sahur ışıklarının aydınlatması gereken İslam şehirlerinde "işgalcilerin bomba ve ağır silahlarının aydınlatması"na ve çoluk-çocukların öldürülmesine "sebep olanlar"ın ahvalini?Mü'minler bir vücud gibidir, buyurur Alemlerin Efendisi Hz. Muhammed; vücudumun ve yüreğimin bir tarafının yandığını daha şiddetle hissettim sahur vakti.Sahurlarını işgal bombalarının ve ibadet kandillerinin aydınlattığı İslam dünyasına, Ramazan'ın huzur, bereket ve kalbî diriliş getirmesini diliyorum.Dün, "sirkatin söyleyen yeniçağın merd-ı Kıptî"sının zırvalarına daha sonra değinirim?