Bir Öğretmenler Günü daha geride kaldı. Her yıl olduğu gibi, dilekler, temenniler, günün mana ve önemine ilişkin mesajlar, açıklamalar ard arda geldi. Kimi güzel tablolar ortaya koydu, kimi öğretmenlerin zor şartlarından bahsetti.
Öğretmenler gününü tebrik eden çokça açıklama artık geride kaldı. Çünkü o gün geçti, inşallah gelecek sene 24 Kasım geldiğinde benzerlerini, belki de birçoğunu aynı şekilde tekrar göreceğiz.
Ben de bir öğretmen olarak, bütün mesaj yayınlayanların iyi niyetlerine katılmakla beraber, bu temennilerin öğretmenlerin isteklerine, sorunlarına çözüm ve katkı noktasında ne kadar faydaları olduğunu da sizlerin takdirine bırakıyorum.
Bir konuyu gerçek manada değerlendirebilmek ve çözüm ortaya koyabilmek için konuya muhatap olan unsur her ne ise onu hakkıyla tanımak ve bilmek şarttır.
Bu noktada aklıma gelen Mevlana'nın fil hikayesini kısaca sizlerle paylaşmak isterim.
"Hayatında hiç fil görmemiş birkaç insanı karanlık bir yerde bulunan filin yanına koymuşlar ve içerideki hayvana dokunmalarını istemişler. Bunlardan biri karanlıkta filin hortumunu tutmuş, diğeri kuyruğunu, öteki de bacağını tutmuş. Adamları dışarı çıkarmışlar ve onlardan fili tarif etmeleri istenmiş. Hortumunu tutan 'fil boru gibi bir şey demiş', kuyruğunu tutan 'fil ip gibi bir şey demiş', bacağını tutan da 'fil sütun gibi bir şey' demiş.
Mevlana diyor ki; evet, o adamlar fil den bir parçayı tuttular ve ona göre yorumda bulundular. Hepsi filden bir parçadan bahsetti ama hiçbiri fili tarif edemedi."
Teşbihte hata olmasın, ama Öğretmenler Günü ile ilgili yapılan açıklamalar da ben bu hikayeyi görüyorum. Çünkü her birinde az da olsa bir şey var. Ama hiçbiri bize gerçekten 'Öğretmeni' anlatmıyor. Çünkü öğretmene bakan gözler onu "Öğretmen" gibi görmüyor.
Ancak Öğretmenler Gününde öyle bir mesaj ve açıklama daha var ki, hepsine bedel. Gönüllere hitap eden, taşları yerine koyan, ondan sadece bir parçayı değil, tablonun tamamına bakıp gerçek analizi yapan bir açıklama. Öncelikle öğretmeni tanıyan, onu yerli yerine oturtan ve millet için önemi ortaya koyan bu açıklama günümüzde 'öğretmen'in kaybolan itibarını yeniden kazanabilmesi için de son derece önemli.
Bu güzel sözlerin sahibi, Gönül İnsanı ve Kendisi de Öğretmen – Eğitimci olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdır.
Sayın Baş diyor ki; "Öğretmenlerin kazancı insandır. Her meslek sahibi servet kazanır, para kazanır ama öğretmen İNSAN kazanır. Bu yüzden öğretmenlik kutsal bir meslektir."
Okuyunca bir kez daha "iyi ki öğretmenim" dediğim bu cümleleri yazan Prof. Dr. Haydar Baş Hocama çok teşekkür ediyorum.
Yıllardan beri ihtiyaçlarına ve sıkıntılarına çözüm üretilemeyen, her geçen itibarı yerlere düşen öğretmenlerin bütün dertlerine aranan çare de ancak muhatabını tanıyan ve en güzel şekilde tarif edebilen bu bakış açısıyla sağlanabilir.
- Atatürk olmasaydı! / 22.09.2023
- Dikkat! Konu Anayasa / 15.09.2023
- Sohbet ‘spaces’ odası izlenimleri / 08.09.2023
- Hatırlıyor musunuz? / 01.09.2023
- Haydar Baş olmak / 14.04.2023
- Kitap, ama hangi kitap? / 15.01.2022
- Bırakın gençler konuşsun… / 08.01.2022
- Gözlerdeki ışıltı / 01.01.2022
- Eserinizle gurur duyabiliyor musunuz? / 29.11.2021