Kur'an-ı Kerim dikkatle incelendiğinde görülecektir ki ayetlerdeki manalar ile yüce Allah'ın isimleri arasındaki mükemmel uyum, hem manada hem de ayetin zahirinde vardır. Şöyle ki: Yüce Rahman tevbeden bahseden bir ayet-i celilesinde, ayeti "tevbeleri çok kabul eden" anlamında "Tevvab", ya da "çok bağışlayan" anlamında "Gafur" gibi isimleriyle bitirmektedir. Mülk sûresinde "Hiç yaratan bilmez mi?" mealindeki 3. ayetin sonu "her şeyi en iyi bilen" anlamındaki "Habir"le bitmektedir. Yine Cenab-ı Hakk'ın üstünlüğünü, yüceliğini anlatan ayet-i kerimeler genellikle "Kadir, Aziz, Alim" gibi isimlerle bitmektedir. Bütün bunlar bahsedilen mükemmel uyum için birkaç örnek. Kur'an-ı Kerim'de bu konuyla ilgili birçok örnek mevcuttur. Fakat şurası da dikkatlerden kaçmamalıdır ki, 6000 küsur ayetin hepsinin sonu Allah'ın bir ismi ile bitmemektedir. Bazen anlatılan bir kavimle ilgili ayetlerde, bu ayetlerin manalarına uygun olarak hepisinin sonunda Allah'ın güzel isimlerinden biri vardır ki bu adeta bahsedilen kavme ve tüm insanlığa bir meydan okuma, bir ibret ve bir derstir, bununla Cenab-ı Hakk sanki, son noktayı koymuştur.
Aynı şekilde insanların ibret alması için, hikmetlerinden biri olan Kur'an kıssalarında da Allah-ü Teala'nın güzel isimleri görülmektedir. Fakat kıssanın her ayetinde değil, anlatılan manayla ilgili olarak en can alıcı, en dikkat çekici yerde bulunmaktadır. Böylece Allah-u Teala hazretleri hem zahiri hem batıni yönden kullarının dikkatini celbetmiş, gönül ve akıl dünyasının ibret alıp bu şekilde terbiyesini sağlamıştır.
İzzet-Hikmet
"Aziz" ismini Cuma suresinin 1. ayetindeki şekliyle merhum Elmalılı Hamdi Yazır şöyle açıklıyor: "... çok izzetli, kudretine yetişilmez, ezelden vasıflandığı kuvvet ve yüceliği hiç bir surette mağlup edilmez. Mülküne leke sürmek, hakkına tecavüz etmek ve şirk koşmak isteyenlerin cezasını veren, şiddetli intikamıyla mağlup ve perişan eden." "Hakim" ise yine aynı tefsirde kısaca "... yaptığını nizam ve hikmetle sağlam yapan" şeklinde geçmektedir.
Aslında Kur'an sahifelerinde ve kainat kitabında İzzet ve Hikmet bütün halleriyle tecelli etmektedir. Bakmasını bilen bir göz, ayetlerin zahiri özelliklerinde ve Kur'an'ın üslûbunda bile bu isimlerin tecelli ve tezahürlerini görecektir.
Cenab-ı zül Celal hazretleri her şeyi bir hikmete mebni yaratmıştır. Gece ile gündüzün yaratılması, alemdeki zıtlıklar, hayvanların ve insanların yaratılış özellikleri, bir takım farzlar ve haramlar hep Cenab-ı Hakk'ın hikmetinin bir sonucudur. Derin bir tefekkür -ki tefekkürün ibadet sayılması bundandır- kalbin pasını gideren, onu tecelligah-ı Hak yapan zikir sayesindedir ki insan bütün bu hadiselerdeki hikmeti kavrayacak, gönlü mutmain olacaktır.
"Onlara peygamberleri açık deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mı bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmeye layıktır." Teğabun suresi 6. ayette geçen bu ifadeler Cenab-ı Hakk'ın izzetini apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır. Zira yüz çevirenlere karşı Cenab-ı Hakk'ın tavrı bir izzet, onur göstergesidir ve tüm insanlar aynı veya benzer durumla karşılaştığında bu şekilde davranmalıdırlar. Zaten inancımızda da ne kadar mağdur olunursa olunsun, Müslüman'ın zelil duruma düşmeyeceği, izzetini koruyacağı prensibi inananlar arasında yerini almıştır.
Cuma Suresinde İzzet-Hikmet
Cuma Suresinin 1. ayetinde geçen İzzet ve Hikmet isimlerinin manaları yukarıda verdiğimiz şekildedir. Bu surede Cenab-ı Hakk'ın izzet ve hikmetinin gereği olarak sunduğu hakikatler büyük bir lütuftur. Şöyle ki; bu surede ilk dört ayette yüce Rahman izzet ve hikmetinin bir alameti olarak "Ümmiler içinde kendilerine bir resul göndermesini ve henüz o ümmilere katılmamış diğer insanlara da bir resul göndermesini" zikretmiş daha sonra bu resulün özelliklerinden birkaçını saymıştır ki bu bütün insanlık için bir kurtuluş vesilesi Hz. Peygamber (s.a.v)'in bütün insanlığa gönderildiğinin işaretidir.
Hz. Peygamber'in (s.a.v) gönderildiği bedevi Araplar o gelmeden sapıklık ve cehalet içindeyken Allah Resulü'nün gelişiyle Araplar ve tüm insanlık adeta nura gark olmuştur. Allah Resulü onlara Allah'ın ayetlerini okuyarak, onları temizleyerek kitap ve hikmeti öğreterek terbiye etmiştir.
İşte Cuma suresinde Hz. Muhammed'in (s.a.v) Bedevi Araplara ve bütün alemlere gönderilişi ve O'nun insanları nasıl eğitip terbiye ettiği, nefisleri nasıl ıslah ettiği, onları nasıl temizlediği, İzzet ve Hikmet isimlerinin alametleri ve bu isimlerin gereği olarak zikredilmiştir. "Bu, Allah'ın lütfudur, Allah büyük lütuf sahibidir."
İnanan insana düşen görev ise sağlam bir itikad ve doğru bir ilimle İzzet ve Hikmet isimlerini öğrenmek, kalbin gıdası durumundaki zikirle birlikte bu isimleri tefekkür ederek hem zahiri hem bâtıni boyutlarını idrak etmektir. Zira zikir kainatın özü olduğuna göre kainat kitabını okumanın, ayetlerin derin ve ince nüktelerini anlayabilmenin yolu da buradan geçmektedir. Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerinden ikisi olan Aziz ve Hakimi kavramak, hissetmek zikir sayesinde mümkündür. Çünkü "Allah'ın zikri en büyüktür."
Canan ZERENAY