Ülke olarak tüm enerji sahalarında olduğu şekliyle 'jeotermal enerji'de de 'hazine üzerinde oturan dilenci'liği oynamaya son hızıyla devam ediyoruz.Türkiye Jeotermal Derneği'nin hesaplamalarına göre, jeotermal potansiyelimiz aktif hale getirilirse 5 milyon konut veya 150.000 dönüm sera ısıtılabilir. Eşdeğer ısıtmanın fuel-oil'le yapılması halinde gereken tonajı 30 milyon ton, değeri ise 9.3 milyar Amerikan Doları olarak hesaplıyor. Dernek, Türkiye'de ilk planda ısıtılabilecek toplam konut sayısını 935.000, bununla sağlanacak kalorifer yakıtı tasarrufunu da yılda 1,150 milyar dolar olarak veriyor. Aynı enerjinin bize 1 milyonun üzerinde kaplıca yatak kapasitesi sunabileceğini de belirtiliyor. Jeotermal Derneği'nin hesaplamalarına göre Türkiye, jeotermal enerji ile elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 5'ini, ısıtma ihtiyacının da yüzde 30'unu karşılayabilecek durumda. Türkiye Jeotermal Derneği toplam jeotermal potansiyelimizin; elektrik üretimi, şehir ısıtma-soğutma, sera ısıtma, termal tesis ısıtma, termal turizm, kimyasal maddeler üretimi ve sınaî kullanım uygulamalarıyla tam kapasite değerlendirilmesi sonucu sağlanacak yıllık yurt içi katma değeri de, 20 milyar dolar olarak hesaplıyor.Türkiye jeotermal potansiyelinin yüzde 65'i Ege Bölgesinde bulunmaktadır. İzmir bundan 9 yıl önce jeotermal enerjiyle tanışarak; Balçova ve Narlıdere'de açılan 17 kuyusuyla 6 bin 500 konutunu ısıtabilmiş son yıllarda yapılan çalışmalarla konut bazında ısıtılan yer sayısı 12 bine ulaşmış bulunmakta. Ege'deki kaynakları ve çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz şeklinde MTA yetkililerine sorulduğunda " Müthiş bir potansiyele sahibiz. Germencik'te, Seferihisar'da, Alaşehir'de elektrik enerjisi üretebiliriz. Yapmıyoruz bunu. Balçova'da konut eşdeğerini 11.500'e çıkardık diye övünüyoruz. Aslında bundan utanmamız lazım. Bugün orada en az 40 bin konut jeotermal kaynaktan ısıtılıyor olmalıydı." şeklinde cevaplıyorlar. Rakamlara bakıldığında, kaynağı bizde olan, tamamen yerli malı jeotermal enerjinin kullanımını yaygınlaştırma işinde kaplumbağa hızıyla ilerlediğimiz ortada.12 yılda sadece 12 bin konuta jeotermal götürebilmiş durumdayız. Oysa raporlara göre Seferihisar'da yıllarca atıl duran, Urla, Güzelbahçe, Bayındır, Menderes, Aliağa'da çıkarılmayı bekleyen jeotermal kaynaklarla İzmir'de 220 bin konut, vanası bizim elimizde olan bu enerjiden yararlanabilir.Bu konuda DEÜ Jeotermal Enerji Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yılmaz Savaşçın, jeotermal enerji konusundaki ihmal, en az matbaanın ülkemize gelişindeki gecikme kadar büyüktür, derken Prof. Dr. Macit Toksoy ise, 1926'dan kalma yasa ile kaynakların, sürdürülebilir biçimde yönetilemeyeceğini belirterek acil yasal düzenleme istiyor. Maalesef günümüzün ihtiyacı olan elektrik üretimi, ısıtma, tedavi amaçlı uygulamalar termal, mineral gaz esaslarına uygun bir düzenleme yapılmamıştır. Bu yüzden de jeotermal kaynaklarla ilgili hukuki alanda tam bir karmaşa yaşanmaktadır. Yani bu işin bir kanunu yoktur.Yerin altında bulunan en temiz en ucuz enerji olan jeotermal zenginliğimiz ortada dururken, ısınmak için şehrin havasını, çevresini kirletecek enerji kaynaklarına muhtaç edilmemizin izahı olmasa gerek. İnsanlarının da avuç dolusu parasını bu enerji yakıtlarına harcattırılıp boşa atmak da kimler için ve ne adına acaba? Yani anlayacağınız varlık içindeki Ege halkı, ısınmada yokluğa muhtaç edilip, dışa bağımlı Rus gazına razı hale getirilmiştir. Kentlerin ısıtılmasında iktidar jeotermalden vazgeçiyor, doğalgazcıların önünü açıyor. Vanası dışarıda olan bir yakıta ülke muhtaç hale getirilmesi hem ekonomik açıdan, hem bağımsızlığımız açısından gelecekte ufkumuzu karartan bir gelişme değil midir? Memleketimizde 170'e yakın jeotermal alan atıl olarak durmaktadır. Bu servet elimizin altında dururken insanımızın ısınması ve enerji ihtiyacı için dışa parasının akıtılması ne kadar akılcı olacağını da Türk halkının takdirine bırakıyoruz.