Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, 'Veda Hutbesinde İnsan Hakları' eserinde kadın-erkek eşitliği konusunda şu bilgilere yer veriliyor:
"Bir diğer tartışma konusu da, kadın-erkek eşitliği meselesidir. Kadınla erkeği eşit kabul etmek, aslında elmayla armudu eşit kabul etmek gibi eşyanın tabiatına aykırı bir haldir. Zira, kadınla erkek ne psikolojik ve ne de biyolojik olarak eşittirler. Yaradılışları farklı olduğu gibi, vazifeleri ve sorumlulukları da farklı farklıdır.
Saadeti ve huzuru bulabilmeleri için, her biri yaradılışına uygun olan sahada hayatını devam ettirmeli, o görevi yüklenmelidir. Mesela erkeğin çocuk doğurmak gibi eşyanın tabiatına aykırı bir hali olmadığı gibi, kadının da hayatın güçlükleri karşısında erkek kadar dayanıklı olamadığı bir hakikattir. O halde kadın ve erkeğin her biri kendi vadisi içindeki gerçeklerle değerlendirilmelidir.
Kadın, her şeyden önce bir anadır. Sabır, şefkat ve merhametle çocuğunu yetiştirir ve terbiye eder ki, bir baba, çocuğu yetiştirmede bu derece sabır ve merhamet gösteremez. Zira kadının yaradılışındaki hususiyet, onu yüce ve farklı yapan sır, iç âleminde baskın olan merhamet, şefkat, anlayış ve sabır gibi vasıflardır. Kadının bu vasıfları, aile ortamında anneliği yaşamasıyla beraber ortaya çıkar ve anne bu özellikleriyle toplumları, cemiyetleri, devletleri meydana getirecek, kainata şekil verecek olan o varlığı, yani insanı yetiştirir.
Erkeğin ise fıtratı, vazifeleri, görev sahası farklıdır. Bu noktada akla şu soru gelebilir: Öyleyse kadın mı üstündür, yoksa erkek mi? İslâm nokta-i nazarından konuyu değerlendirir ve deriz ki: Kur'an'da kâmil bir insan modeli beyan edilmektedir. Sabır, şükür, kanaat, merhamet, tevazu, fedakârlık, hoşgörü, yardımseverlik gibi vasıflara sahip ve aynı zamanda takva (Allah'tan korkma) hali üzere olan bir insan modelidir bu. İşte, kadın veya erkekten hangisi bu vasıfları şahsında taşıyorsa, başka bir deyişle hangisi o anlatılan kâmil ahlaka sahipse, üstün olan odur. Kadınsa kadın üstündür, erkek ise erkek üstündür. Bunun dışındaki bir üstünlük ölçüsünü Kur'an reddetmektedir. Cinsiyet, ırk, millet vs. gibi unsurlar insanlar arasında asla bir üstünlük vesilesi olamaz.
Kadın-erkek eşitliği, kadının aile hayatından çalışma hayatına geçmesi meselesi derken, kadının en önemli vasfı anneliği unutulmuş, bir kenara itilmiş, hiçlenmiş ve hatta kadını ezen, kişiliğini yok eden bir ayak bağı olarak gösterilmek istenmiştir. Yahudi asıllı bir feminist olan Emma Goldman, çocuk doğuran kadınların evlerinde esir hayatı yaşadıklarından uzun uzun bahseder ve neticede doğum kontrol yöntemlerini yaygınlaştırmaya çalışır. (S. Cereci, Vahşi Batı 154).
Batı, kadını böylesine yaradılışıyla ters düşürmüş, böylesine bir yanlışa itmiş ve onu kendi kendiyle çatışma noktasına getirmiştir. Bu şekilde kadın, aile hayatından ve anneliğinden koparılırken, her sahada kendinden istifade edilen bir yaratık haline dönüşmüştür. Bütün bunlar inkârı mümkün olmayan hakikatlerdir ve tarih buna şahittir."
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020