Ankara katliamı? Bu tabloyu hak etmiyoruz. Peki, bu yöneticileri ve yönetimi hak ediyor muyuz? O halde 1 Kasım'da gönüllü olarak çukura atlar gibi değil de aklımızı başımıza alarak oyumuzu atalım.Kanı kanla temizleyemeyiz. Savaş değil barış istiyorsak, nefreti söküp atacağız.Barış verilecek bir lütuf değil, bir vicdan meselesidir. Kollektif vicdanın sesi MEM'de yankılanmaktadır. Dramatik dönüşümlerden geçtiğimiz şu günlerde toplumsal krizin temelinde ekonomik kriz yatmaktadır. Krizden kurtuluşun yolu "Milli Devlet", "Sosyal Devlet" tezlerine dayalı
Milli Ekonomi Modeli'nden (MEM) geçer.AKP'nin sosyal ve eğitim politikaları insanlarımızı modern dünya değerlerini inkâr etmeyi ve durağan bir hayat yaşamayı dayatıyor. Bu dayatmanın ekonomik gelişmeye engel olacağı ortadadır. Ekonomik gelişme yerine rant ekonomisi önde gitmektedir; bu ekonominin en büyük zararı kaynakların iş yapmayı değil, politik güç sahiplerini yanına almayı beceren insanların eline geçmesi ve kaynakların kısa dönemde en yüksek kârı sağlayacak verimsiz alanlara akmasıdır. AKP iktidarı önemli miktarda kamu kaynağını kendi adamlarına aktarmış; daha sonra bu kaynaklar yanlış yatırımlar ve lüks tüketimle heba olup gitmiştir. Yabancıların kullanımına devredilen madenlerimiz ise millet egemenliğine ve ekonomimize vurulan darbedir. Doğal kaynaklarımızın sahibi milletimizdir; milletimiz adına devletin hüküm ve tasarrufundadır (Anayasa ve Medeni Kanun hükümleri). TC Devletinde rejim, millet egemenliğine dayanır. Memleketimizin madenler dahil tüm doğal kaynakları ve kamu yararı malları milletin egemenliği altındadır. Bugün bu kaynakların çoğu yabancıların istifadesine sunulmak suretiyle millet egemenliği ortadan kaldırılmıştır; milli servet, rant ekonomisi uğruna feda edilmiştir, siyasi rant için sessiz kalınan ölümler gibi.Kamu kaynaklarının, toplumun zayıf ve korumasız kesimlerine destek yerine sermayeye yönelik desteğe ayrılması, toplumda huzursuzluğa neden olmakta, krize yol açmaktadır.Sosyal ve ekonomik hakların tahribatını önleyecek olan sosyal hukuk devletidir. Krize karşı sosyal programın adı MEM'dir. Modelin sahibi, sosyal projenin mimarı Prof. Dr. Sayın
Haydar Baş'tır. Modelin adı milli olsa da proje beynelmilel bir şöhrete sahip olup onay görmüş ve önde gelen ülkelerde uygulanmıştır.Program herkesi kucaklamakta, tabii servetimizi sahibine yani milletimize geri kazandırmayı amaçlamaktadır. İnsanların karnı tok sırtı pek olunca birbirleriyle iyi geçinir, kendisiyle de, ailesiyle de, toplumla da barışık olur.Asıl savaş, asıl mücadele barış uğruna verilecek olandır. Bu barış mücadelesi sadece ölenlerin ruhları için değil, yaşayanların umudu için lazımdır.Toplumsal krizi ekonomik refaha dönüştürecek, barışsız eksik hayatı tamamlayacak, insanlığın ortak umudu MEM, bir kitle hareketinin lokomotifi olarak 1 Kasım istasyonunda sizleri bekliyor.