Kantarın ayarları ile, özellikle de adalet kantarının ayarları ile oynayalı çok oldu.
Orta yerde bir kantardan söz edilse bile, ayarları bozuk, tarttığı her şey yanlış.
Daha öncesi de var ama, iptal edilen İstanbul seçimlerinde, zarfın içindeki üç pusulanın geçerli ve sadece birisinin geçersiz sayıldığı gün zaten, hak-hukuk ve adalet kantarının ayarları hepten bozulmuştu.
İstanbul seçmeni, hiç beklenmedik kadar büyük bir farkla mevcut belediye başkanını ikinci defa seçerek, kantarın ayarları ile oynayanlara ciddi bir ders ve önemli bir uyarı vermişti ama, demek ki ders alınmamış ve daha büyük yanlış adımlar atılmaya devam ediliyor.
Haktan-hukuktan ve adaletten yana olanlar, haksızlık ve hukuksuzluk ve dahi adaletsizlik kime yapılırsa yapılsın, her devirde ve yaşadıkları çağın 'dürüst şahitleri' olarak seslerini yükseltmeliydiler ama yükseltmediler.
Söz konusu iptal olayında, çok bariz bir haksızlık olduğu halde, ulema sınıfından olsun, üdeba sınıfından olsun, eli kalem tutan yazar-çizer takımından olsun, hiç kimseden öyle kulakları tırmalayacak bir itiraz yükselmemişti.
Kocaman bir ayıp olarak kayıtlara geçmiş oldu.
Hemen herkes, hazır iptal edilmişken, yepyeni bir fırsat daha doğmuşken, İstanbul'un tekrar nasıl kazanılacağı hususunda iktidara taktikler sıralayıp duruyordu.
Kantarın ayarı kaçmıştı, zihinlerdeki ve gönüllerdeki kantarın şirazesi bozulmuştu bir kere.
Hiç kimse dönüp birbirlerine; 'hani biz her hal ve şartta adil olacaktık, haksızlık kim tarafından gelirse gelsin ve muhatabı kim olursa olsun karşısında dimdik duracaktık' uyarısını yapmadı.
Hiç kimse; 'ayarı ile oynadığınız kantar/ Gün gelir sizi de, bizi de tartar' vecizesini hatırlamadı, bir diğerine hatırlatmadı bile.
Bu tavır ve tutum, hem o zaman için hem de bütün zamanlar için, elinde imkân olduğu halde, elinde kalem, elinde çeşitli iletişim araç-gereçleri olduğu halde ses çıkarmayanların, 'haksızlık karşısında susanların' alınlarında bir kara leke olarak yapıştı kaldı.
Hem kantarın ayarı ile oynama meselesi hem de, son derece yanlış olan bu adım karşısındaki suskunluk meselesi bugün de aynen devam ediyor.
Ulema ve edipler sınıfı, muharrin-i kiram hazerâtı, bir kez daha ciddi bir imtihandan geçiyorlar, bakalım ki bu sefer, dürüst davranıp da alınlarındaki o kara lekeyi silebilecekler mi?
Vicdanlardaki kantarın ayarı bozulunca, hiç bir tamirci üstesinden gelemiyor ne yazık ki.
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025