Maliyet enflasyonun en önemli kaleminin işçi ücretlerindeki artış olduğu görüşü de zaten bu anlayışın bir sonucudur. Gerçi enflasyon bahsinde bunun böyle olmadığını geniş olarak anlattık ancak kısaca değinmek gerekirse asıl maliyetleri yukarıya çeken üretim unsurları hammadde girdilerinde, istihdam vergilerinde ve enerji maliyetlerinde meydana gelen artıştır.
Toplam maliyetler içerisinde genellikle işçi ücretleri çok fazla bir oran işgal etmemektedir. Ekonomilerin emek yoğun üretimden, teknolojiye dayalı üretime doğru geçmesi kaçınılmaz bir süreçtir. Yine kapitalist anlayışlara göre belli oranlardaki işsizlik, çalışan bireylerin işten atılma korkusuna kapılmasına sebep olacağından dolayı daha verimli çalışmasını sağlayacaktır. Ayrıca kapitalist anlayışlara göre işçi ücretlerinin düşük kalması işçilerin kârdan daha az oranda pay alması manasına geleceği gibi, işçi ücretlerinin düşük kalması nüfus artışını da azaltacaktır. Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğu yanlışından yola çıktığı için, toplumun her kesiminin gelirinde meydan gelecek artışların nüfus artışına sebep olacağı, böylelikle kaynakların artan nüfusa yetmeyeceği endişesini taşımaktadırlar.
Her iki sistem de işe yaramazKapitalist anlayış elde edilen kârın bölüşümünü kavga mantığında ele aldığı için, kapital sahipleri ile işçiyi kârın bölüşümünde birer rakip olarak görmekte ve tercihini kapital sahiplerinden yana kullanmaktadır. Bu sebeple kapitalist anlayışların ne tam istihdamı, ne de işçi ücretlerinin istenilen düzeylerde konumlanmasını sağladığı veya hedeflediği söylenebilir. Zaten sosyalist anlayışların kapitalist anlayışlara karşı bir tepki olarak ortaya çıkmasının sebebi de işçi ücretlerinde ve işçi haklarında yaşanan bu çarpıklıktır. Kapitalist anlayışlarda kapitali elinde tutan birkaç kişi toplumun gelirlerini kendisine transfer ederken, sosyalist modelde de proletarya milli gelire hükmetmektedir. Her halükarda çalışan kesim ne emeğinin hakkını almakta, ne de milli gelirden olması gerektiği oranlarda istifade etmektedir. Oysa Milli Ekonomi Modeli'nde işveren ile işçi birbirini tamamlayan bir bünyenin iki parçası olarak görülmekte, toplumun tamamının refah düzeyini yükseltecek büyüme ekonomik büyüme olarak kabul edilmektedir. Milli Ekonomi Modeli'nin konuya nasıl çözüm getirdiğine şu soruları sorarak başlayalım: Kapitalist anlayışlar için normal bir sonuç olan doğal işsizlik oranı ekonomiler için bir kader midir? İşçi ücretleri asgari gelir düzeyinde neden konumlanır?Emek talebini belirleyen parametreler nelerdir?Emek arzı nelere bağlıdır?Tam istihdam gerçek hayatta yakalanabilir mi?
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Rovshen Quliyev / İngiltereMEM, ekonomi ilmini yeniden tanımlıyorProf. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, ekonomi ilmini yeniden tanımlamakta ve kaynakları sınırsız gören bir anlayış ortaya koymaktadır.Sayın Baş'ın, kaynakların sınırsız, ihtiyaçların ise sınırlı olduğu tespiti ekonomi tarihinde bir ilktir ve katılmamak mümkün değildir. Bu temel tespitle Prof. Dr. Baş, dünyada büyük kaoslara neden olan kaynak savaşına da mani olacak bir temel oluşturmaktadır.Milli Ekonomi Modeli mevcut durumu eleştirmekle kalmıyor, vaziyeti düzeltecek mekanizmalar da öneriyor. Paraya yüklediği yeni misyon, tüketiciden yola çıkarak oluşturulan bir arz-talep dengesi, ekonominin spekülatif alanlardan kurtulup üretim-tüketim bazlı bir hale gelmesi, sosyal devlet projeleriyle devletin milletin elinden tutması, devletin halkına hizmet edecek derecede güçlü olabilmesi ve daha bir çok orijinal yaklaşım Model'de detaylı bir şekilde yer alıyor.Milli Ekonomi Modeli, kapitalizmde olduğu gibi sadece azınlık zengin bir gruba hizmeti hedef almamaktadır, sermaye sahibi olmayan kişilerin de kamunun imkânlarından rahatlıkla yararlanabilmelerinin önünü açmaktadır.
Toplam maliyetler içerisinde genellikle işçi ücretleri çok fazla bir oran işgal etmemektedir. Ekonomilerin emek yoğun üretimden, teknolojiye dayalı üretime doğru geçmesi kaçınılmaz bir süreçtir. Yine kapitalist anlayışlara göre belli oranlardaki işsizlik, çalışan bireylerin işten atılma korkusuna kapılmasına sebep olacağından dolayı daha verimli çalışmasını sağlayacaktır. Ayrıca kapitalist anlayışlara göre işçi ücretlerinin düşük kalması işçilerin kârdan daha az oranda pay alması manasına geleceği gibi, işçi ücretlerinin düşük kalması nüfus artışını da azaltacaktır. Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğu yanlışından yola çıktığı için, toplumun her kesiminin gelirinde meydan gelecek artışların nüfus artışına sebep olacağı, böylelikle kaynakların artan nüfusa yetmeyeceği endişesini taşımaktadırlar.
Her iki sistem de işe yaramazKapitalist anlayış elde edilen kârın bölüşümünü kavga mantığında ele aldığı için, kapital sahipleri ile işçiyi kârın bölüşümünde birer rakip olarak görmekte ve tercihini kapital sahiplerinden yana kullanmaktadır. Bu sebeple kapitalist anlayışların ne tam istihdamı, ne de işçi ücretlerinin istenilen düzeylerde konumlanmasını sağladığı veya hedeflediği söylenebilir. Zaten sosyalist anlayışların kapitalist anlayışlara karşı bir tepki olarak ortaya çıkmasının sebebi de işçi ücretlerinde ve işçi haklarında yaşanan bu çarpıklıktır. Kapitalist anlayışlarda kapitali elinde tutan birkaç kişi toplumun gelirlerini kendisine transfer ederken, sosyalist modelde de proletarya milli gelire hükmetmektedir. Her halükarda çalışan kesim ne emeğinin hakkını almakta, ne de milli gelirden olması gerektiği oranlarda istifade etmektedir. Oysa Milli Ekonomi Modeli'nde işveren ile işçi birbirini tamamlayan bir bünyenin iki parçası olarak görülmekte, toplumun tamamının refah düzeyini yükseltecek büyüme ekonomik büyüme olarak kabul edilmektedir. Milli Ekonomi Modeli'nin konuya nasıl çözüm getirdiğine şu soruları sorarak başlayalım: Kapitalist anlayışlar için normal bir sonuç olan doğal işsizlik oranı ekonomiler için bir kader midir? İşçi ücretleri asgari gelir düzeyinde neden konumlanır?Emek talebini belirleyen parametreler nelerdir?Emek arzı nelere bağlıdır?Tam istihdam gerçek hayatta yakalanabilir mi?
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Rovshen Quliyev / İngiltereMEM, ekonomi ilmini yeniden tanımlıyorProf. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, ekonomi ilmini yeniden tanımlamakta ve kaynakları sınırsız gören bir anlayış ortaya koymaktadır.Sayın Baş'ın, kaynakların sınırsız, ihtiyaçların ise sınırlı olduğu tespiti ekonomi tarihinde bir ilktir ve katılmamak mümkün değildir. Bu temel tespitle Prof. Dr. Baş, dünyada büyük kaoslara neden olan kaynak savaşına da mani olacak bir temel oluşturmaktadır.Milli Ekonomi Modeli mevcut durumu eleştirmekle kalmıyor, vaziyeti düzeltecek mekanizmalar da öneriyor. Paraya yüklediği yeni misyon, tüketiciden yola çıkarak oluşturulan bir arz-talep dengesi, ekonominin spekülatif alanlardan kurtulup üretim-tüketim bazlı bir hale gelmesi, sosyal devlet projeleriyle devletin milletin elinden tutması, devletin halkına hizmet edecek derecede güçlü olabilmesi ve daha bir çok orijinal yaklaşım Model'de detaylı bir şekilde yer alıyor.Milli Ekonomi Modeli, kapitalizmde olduğu gibi sadece azınlık zengin bir gruba hizmeti hedef almamaktadır, sermaye sahibi olmayan kişilerin de kamunun imkânlarından rahatlıkla yararlanabilmelerinin önünü açmaktadır.