Hem de her fırsatta, her vesile ile ve tekrar tekrar, yeniden karılmalı, kardeşlik bağları yeniden güçlendirilmeli ve bu tez elden başarılarak, ülkemiz, vatanımız ve bayrağımız üzerinde sinsi emelleri olanların umutları kırılmalıdır.
Kardeşlik harcı karılmalı, dahili ve harici düşmanların umutları kırılmalıdır.
Kalemlerin sivrilmesini bekleyenlerin, dillerin adeta demirden dillere dönüşmesini dört gözle gözetleyenlerin inadına yazan-çizen, konuşan-tartışan herkesin, milletten bir adım önde olanların, kutsal mekanlarda görev yapanların her tür aşırılıktan kaçınmaları kardeşliğin olmazsa olmaz şartlarındandır.
Kardeşliğe zarar verecek, muhatapları incitecek, komşuyu-akrabayı darıltacak kelimeler derhal terk edilmeli ve üsluplara ayar verilmelidir.
Hiçbir şey kardeşlikten, kardeşçe, dayanışma içinde yaşamaktan daha önemli değildir.
Kardeşçe yaşayarak, omuz omuza vererek her türlü müşkilin üstesinden gelinebilir, sarp yokuşlar aşılır, derin dereler geçilir ama kardeşliğe gölge düşerse, kardeşlik zarar görürse elde edilecek hiç başarının zerre kadar bir anlamı yoktur.
Her fırsatta hatırlattığımız gibi Yunus Emre'nin şu dizeleri herkesin kulağına küpe olmalı ve küpe olarak kalmalıdır:
"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz."
Seçimse seçim, referandumsa referandum, her şey olur, gelir geçer ama birliğimizin-beraberliğimizin yerini hiçbir şey tutamaz, bunun için herkesin ağzından çıkanı kulağı duyması lazım, sarf edilen bir cümlenin muhatapların sinelerinde hangi kırıklıklara ve burukluklara sebep olacağını inceden inceye hesap etmesi lazım.
Sosyal medyayı kullananlardan yazılı ve görsel medyayı kullananlara kadar, siyasi partilerin mahalle teşkilatlarından en tepedeki liderlerine kadar hemen hepsinin milletin kardeşliği üzerinde titremeleri, kılı kırk yararak konuşup yazmaları istiklal ve istikbalimiz için olmazsa olmaz şartlardandır.
Büyüklerimizin; "uslub-u beyan aynıyla insan" ölçüsünü asla aklımızdan çıkarmadan yazmalı, konuşmalı ve kitlelere hitap etmeliyiz.
Unutulmasın ki seksen milyonun kardeşliği, kardeşçe barış içinde yaşaması esastır, bu haslet devam ettikçe her müşkil halledilir, her problem çözülür, her derde deva bulunur.
Kardeşliğin harcı, her fırsatta, her vesile ile yeniden ve tekrar tekrar karılmalı, düşmanların ülkemiz üzerindeki umutları kırılmalıdır.
Kardeşlik harcı karılmalı, dahili ve harici düşmanların umutları kırılmalıdır.
Kalemlerin sivrilmesini bekleyenlerin, dillerin adeta demirden dillere dönüşmesini dört gözle gözetleyenlerin inadına yazan-çizen, konuşan-tartışan herkesin, milletten bir adım önde olanların, kutsal mekanlarda görev yapanların her tür aşırılıktan kaçınmaları kardeşliğin olmazsa olmaz şartlarındandır.
Kardeşliğe zarar verecek, muhatapları incitecek, komşuyu-akrabayı darıltacak kelimeler derhal terk edilmeli ve üsluplara ayar verilmelidir.
Hiçbir şey kardeşlikten, kardeşçe, dayanışma içinde yaşamaktan daha önemli değildir.
Kardeşçe yaşayarak, omuz omuza vererek her türlü müşkilin üstesinden gelinebilir, sarp yokuşlar aşılır, derin dereler geçilir ama kardeşliğe gölge düşerse, kardeşlik zarar görürse elde edilecek hiç başarının zerre kadar bir anlamı yoktur.
Her fırsatta hatırlattığımız gibi Yunus Emre'nin şu dizeleri herkesin kulağına küpe olmalı ve küpe olarak kalmalıdır:
"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz."
Seçimse seçim, referandumsa referandum, her şey olur, gelir geçer ama birliğimizin-beraberliğimizin yerini hiçbir şey tutamaz, bunun için herkesin ağzından çıkanı kulağı duyması lazım, sarf edilen bir cümlenin muhatapların sinelerinde hangi kırıklıklara ve burukluklara sebep olacağını inceden inceye hesap etmesi lazım.
Sosyal medyayı kullananlardan yazılı ve görsel medyayı kullananlara kadar, siyasi partilerin mahalle teşkilatlarından en tepedeki liderlerine kadar hemen hepsinin milletin kardeşliği üzerinde titremeleri, kılı kırk yararak konuşup yazmaları istiklal ve istikbalimiz için olmazsa olmaz şartlardandır.
Büyüklerimizin; "uslub-u beyan aynıyla insan" ölçüsünü asla aklımızdan çıkarmadan yazmalı, konuşmalı ve kitlelere hitap etmeliyiz.
Unutulmasın ki seksen milyonun kardeşliği, kardeşçe barış içinde yaşaması esastır, bu haslet devam ettikçe her müşkil halledilir, her problem çözülür, her derde deva bulunur.
Kardeşliğin harcı, her fırsatta, her vesile ile yeniden ve tekrar tekrar karılmalı, düşmanların ülkemiz üzerindeki umutları kırılmalıdır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024