logo
28 ARALIK 2025


Kavmiyetçi ırkçılar, pervasızlaşıyor

30.01.2013 00:00:00
Türk düşmanları, son günlerde CHP milletvekili Birgül Ayman Güler’in “Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit olamaz” sözünden hareketle cerbeze yapmaya, Türk’e kinlerini kusmaya başladılar. Her gün gazete ve televizyonlarda bizzat PKK’lısından, İslamcı ve liberal görünümlü PKK yalakalarına kadar bir sürü hain, Kürtçü kavmiyetçiliğe dayalı en kaba ırkçı söylemlerde bulunmaktadırlar. Bu duruma ses çıkarmayanlar, hatta bu tutumu demokrasi diye yutturmaya çalışanlar, bir milletvekili hanımın dil sürçmesine ya da terim karmaşasına dayalı yanlış söylenmiş bir cümlesinden hareketle, Türk düşmanlıklarını iyice köpürtmüşler, Türkleri ırkçılıkla suçlama densizliğini tekrar sergilemişlerdir.
Her şeyden önce ister CHP’li, ister AKP’li olsun, bu konuyla ilgili ne terimleri biliyorlar, ne hukukî boyutunu, ne de işin tarihsel gelişim sürecini.
“Ulus”, “millet”, “kavim”, ”etnik grup” gibi terimleri, tam olarak bilmediklerinden, bugün bazı siyasetçiler ve birtakım yazarlar, emperyalist Batının etnik siyaset projesine uygun olarak ülkemizde Türk düşmanlığına dayalı kavmiyetçiliği körüklemektedirler.
“Ulus” ile “millet” aynı anlama gelen bir terimdir. ”Ulus” Moğolca, “millet” ise Arapçadır. Her ikisi de siyasi ve coğrafi çerçevesi belli, kesin ve net olan bir devlet kurumu içinde sosyolojik, hukuki ve kültürel anlamda üst siyasi toplumsal yapıyı ifade eder.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayan bütün vatandaşlarımızın ortak millet adı “Türk Milleti”dir. Bu Türk milleti bütünlüğü içinde elbette Kürt kavmi de var, Arap kavmi de var, Çerkez kavmi de, diğer kavimler de. “Kavmiyet” ya da “etnik aidiyet”, doğuştan getirilen verili kimliktir. Kimse, kendi kavmini seçme özgürlüğüne ve tercihine sahip değildir. Gayr-i iradî olarak Allah’ın insanlara verdiği bir hususiyettir. Bu kavimlerden birine mensup olarak doğmak, suç ya da övünç kaynağı değildir. O bakımdan etnik aidiyet ya da kavmiyet, diğer kavimler karşısında üstünlük vesilesi sayılamaz ve dava edilemez.
“Millet” ise sosyolojik, hukukî ve kültürel bir toplumsal birliktir, isteğe bağlı kazanılmış bir kimliktir. İnsan, bir kavme istese de giremez, ama millete isteyerek dahil olabilir. Nitekim ülkemizdeki değişik kavimden olan insanlar, Türk milletine dahildirler. Zira Türk milliyeti, bir üst kimliktir. Türk milleti, kişilerin hangi kavme mensup olursa olsun sosyolojik, hukukî ve kültürel birlikteliğinin adıdır. Ama milletimizi bölüp parçalamak isteyenler, kavimleri isimlerini de tek tek sayarak bunları ayrı ayrı millet olarak sunmaktalar. Türklüğü de bir kavim sırasına sokarak, yani milleti kavme indirgeyerek sosyal dokuyu paramparça etmektedirler.
Millet, kavim ya da etnik grup demek değildir. Millet, ya saf bir etnik gruptan oluşur ya da kurucu unsurun hâkim olduğu ve diğer etnik grupların da içinde yer aldığı bir yapıdır.
Mesela Fransa, siyasi ve coğrafi sınırları belli egemen bir devlettir. Fransız milleti (ulusu) ise kurucu ve hâkim unsur olan ve oran olarak da üçte bir miktara sahip bulunan Frank kavmi ve diğer etnik grupların toplamından oluşur. Fransa’daki milletin adı “Fransa vatandaşı” ya da “Fransalılar” değil, ”Fransız milleti”dir. Türkiye de böyledir. Türkiye’de de yaşayan insanların toplamının adı “Türk milleti”dir.
Buna bir örnek verelim. İlhan Akın’ın, Sılada Gurbet Zahit Kevserî (Parşömen Yayıncılık, İstanbul 2012) adlı eserinde Tanzimat sonrası dönemde Osmanlı müderrislerinden olan büyük İslam âlimi Zahid Kevserî (1879-1951)’nin hayatı anlatılır. Zahid Kevserî, aslen Çerkez kavminden olup, Türk milletine mensuptur. Bütün Çerkezlerde olduğu gibi Zahid Kevserî’nin babasında da bu Türk milliyetine mensubiyet bilinci vardır. Nitekim babası, oğlu Zahid Kevserî’yi İstanbul’a medresede okumaya, ilme gönderirken şöyle bir nasihatte bulunuyor:
“Zahit.. Oğlum..
Diyeceklerimi iyi dinle şimdi. Türkçe bizim ana dilimiz olmuştur artık. Onu adamakıllı öğrendik. Bundan sonra da unutmamız mümkün değildir.” (s.170)
Demek ki Türkiye’de yaşayan insanlar hangi kavme mensup olursa olsun, kendi kavmini ileri sürmeden, kavimcilik dava etmeden, mensup oldukları Türk milleti adını korumaları en doğrusudur. Türkçede ve İslam’da birleşmek, aynı vatanda, aynı bayrakta, aynı eğitim sisteminde, aynı hukukta, aynı gelecek tasavvurunda birleşmek, tek millet olmak demektir. Yoksa gâvurun lafına, emperyal projesine aldanıp da her kavim, kendi kavmiyetini kutsallaştırmaya, kendi kavminden ayrı bir millet oluşturmaya kalkarsa, o zaman bundan kendileri de fayda görmez. Ancak zayıf, güçsüz bir devletçik olarak emperyalizme kolayca yem olurlar.
Türkiye’de Türk milliyeti, kavimlerin yani etnik grupların matematiksel anlamda eşitliğine dayalı ayrı ve bağımsız unsurların yan yana geldiği bir toplam değil; ırmakların karıştığı bir denizdir. Ayrı yönlerden gelen ırmak sularını denizden ayırmak nasıl imkânsızsa, Türk millet birliğinden de farklı boy ve kavimleri ayrıştırmaya ve bunları demokratik, hukuki, kültürel, toplumsal haklar verilerek eşitlemeye çalışmak, hem o kadar saçmadır hem de bu iş tamamen bölücülüktür. Bu işi demokrasi adına yapanlar toplayamazlar. Belki de toplamak gibi bir niyetleri de yoktur.
Türkiye’de Türk milleti, onuncu yüzyıldan beri Selçukluların, Türk boylarının, Yesevî dervişlerinin, Hacı Bektaş Velilerin, Yunus Emrelerin ve diğer Horasan erenlerinin bu vatan topraklarını İslam ve Türkçe ile İslamlaştırma ve Türkleştirme çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan tarihî, kültürel, sosyolojik bir vakıadır. Yalnız sözünü ettiğimiz bu İslamlaştırma ve Türkleştirme çalışmaları, zorla, baskıyla, kılıçla değil; tamamen gönül rızasıyla olmuş, iradî bir süreçtir. Asimilasyon değil, entegrasyondur. Hatta Kürdün, Arabın dışında, Ermeni, Rum, Keldanî ve diğer bazı topluluklar, kendi istekleriyle Müslüman ve Türk olmuşlardır. İşte bu tarihin sürükleyip getirdiği, yoğurup pişirdiği toplumsal yapının hukukî adı “Türk milleti”dir.
Haçlı-Siyon emperyalizmi, bu millet birliğinden rahatsız olduğu için içerideki temsilcileri vasıtasıyla parçalamaya çalışıyorlar.
Hangi kavme mensup olursa olsun Türkiye’de yaşayan herkes, “Dinim: Lâi ilâhe illallah, Muhammedün Resulullah”, milliyetim: Ne mutlu Türk’üm diyene” derse bu belayı savuşturmuş olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Gazze'de şiddetli rüzgar ve yağmur
Filistinlilerin çadırları sular altında kaldı
Futbolda şike kumpası soruşturmasında 4 şüphelinin savcılık ifadeleri ortaya çıktı
Lütfü Arıboğan: 'Türk futbolunu korumak zorundaydık'
Yılın en çok kazanan futbolcuları listesi
Esenyurt'taki feci kazada 4 kişi hayatını kaybetti
Kazanın güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı
Uçak kazasında son durum
Libya komutanlarını uğurladı
Devletler İslam düşmanlığını körüklüyor
Avrupa'da Müslüman karşıtlığı normalleşiyor
Aylık işgücü maliyeti 120 bin TL
En iyi maaş veren sektör belli oldu
Vahşet üstüne vahşet!
Yahudiler, 2025'te Filistinlilere nefes aldırmadı
Afrika'da İsrail hamlesi
İsrail’in Somaliland’i tanımasında hedef ne?
Yenidoğan Çetesi davası
3 sanık tahliye edildi
Gazze'de katliam sürüyor
Can kaybı 71 bin 266'ya yükseldi
İran'da nüfus krizi
İran İçişleri Bakanı: '75 yılda 40 milyonun altına inecek'
Bayrampaşa İtfaiye Daire Başkanı gözaltına alındı
Bayrampaşa Belediyesine yönelik soruşturmada yeni gelişme
Türkiye'de düşen İHA'lar alarm veriyor
Güvenlik Uzmanından vatandaşlara kritik uyarılar
Yapay zeka tehlikesi büyüyor
'Sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor'
Gazze'de şiddetli rüzgar ve yağmur
Filistinlilerin çadırları sular altında kaldı
Futbolda şike kumpası soruşturmasında 4 şüphelinin savcılık ifadeleri ortaya çıktı
Lütfü Arıboğan: 'Türk futbolunu korumak zorundaydık'
Yılın en çok kazanan futbolcuları listesi
Esenyurt'taki feci kazada 4 kişi hayatını kaybetti
Kazanın güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı
Uçak kazasında son durum
Libya komutanlarını uğurladı
Devletler İslam düşmanlığını körüklüyor
Avrupa'da Müslüman karşıtlığı normalleşiyor
Aylık işgücü maliyeti 120 bin TL
En iyi maaş veren sektör belli oldu
Vahşet üstüne vahşet!
Yahudiler, 2025'te Filistinlilere nefes aldırmadı
Afrika'da İsrail hamlesi
İsrail’in Somaliland’i tanımasında hedef ne?
Yenidoğan Çetesi davası
3 sanık tahliye edildi
Gazze'de katliam sürüyor
Can kaybı 71 bin 266'ya yükseldi
İran'da nüfus krizi
İran İçişleri Bakanı: '75 yılda 40 milyonun altına inecek'
Bayrampaşa İtfaiye Daire Başkanı gözaltına alındı
Bayrampaşa Belediyesine yönelik soruşturmada yeni gelişme
Türkiye'de düşen İHA'lar alarm veriyor
Güvenlik Uzmanından vatandaşlara kritik uyarılar
Yapay zeka tehlikesi büyüyor
'Sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.