logo
20 NİSAN 2024

Kaybolan güzellikler

04.06.2005 00:00:00
Tadımız kalmadı vesselam. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz, ne gördüğümüz, ne duyduğumuz, ne dokunduğumuz, ne de okuduğumuz gelecek adına bize umut verir oldu. Turfanda meyve ve sebze bize tat vermiyor. Hoş turfanda dediklerimiz her mevsim tezgahlarda artık... Hormonlu, mormonlu, şekli ve şemali bozulmuş gıdalar, ne damağımızda tat bıraktı, ne de soframızda zevk. Domates desen domates değil, eciş bücüş bir ucube. Karpuz desen şubat sonu arz-ı endam eder oldu mübarek. Kabuğunun denize düşmesini rehber edinenler, yandı ki ne yandı.  Öyle ya, şubat sonu sofraya gelen karpuzun, mart ayında kabuğu denizle müşerref olacağına göre, bir özdeyiş de tarih olmak üzere. "Karpuz kabuğu denize düşmeden, suya girilmez"... Hangi birini anlatayım kaybettiklerimizin.Mazideki TrabzonTrabzon deyince, aklıma bir salkım kara yemiş gelir.Bahçeler dolusu, zindan yeşili,Kandil, kandil için, için ballanır.Kandiller içinde bir kandil yanar...Bir kız deli gibi koşmaya başlar,Yanaklarında amoftaların alı,Dudaklarında karayemişlerin moru.Göğsünde!Elinin körü...Çocukluğumun ve gençliğimin Trabzon'unu arıyorum. İzine rastlamak ne mümkün.  Arnavut kaldırımlarını, cumbalı evlerini, uzun sokağını, Ganitasını, kemer kayadaki kumsalını, yalı evlerini arıyorum yok... Zağanos meydanında, Atapark karşısındaki Tekfur çayırında kurulan panayırı, vahşi hayvanları ile arz-ı endam eden sirki, gerilmiş tel üstünde türlü şaklabanlıklar yaparken seyredenlerin yüreğini hoplatan cambaz boncuğu arıyorum, heyhat yok... Kale parkın önündeki büyük kayadan denize kırlangıç atladığımız günleri, hırçın kara denizimi,  arıyorum, yok... Uzun kum yok. Sahilime toprak doldurmuşlar. Denizimiz küskün, dağımız kırgın, yaylamız sitem dolu. Fındık harmanlarının coşkusu, mısır ırgatlarının zevki, davul zurnalı köy düğünlerinin doyumsuz temaşası yok artık... Yanaklarından kan damlayan, beyaz at üstündeki vakur Türk gelini,  güveyisi birden bire yok oldular. Salon denilen bir yere "evleniniz, çoğalınız" ilahi emrinin düğünle gelen coşkusunu sığdırabilmeyi kim akıl etmiş bilinmez. Ama inanın düğünler düğün olmaktan çıkınca o temaşa yok olmuş!... Çarşı Camii imamı rahmetli Haydar Hafızın arkasında saf tutuğumuz teravih namazlarının huşu ve huzurunu arıyorum. Yok... Artık o gönül eri insanlar yok. Öğreten, özleten huzuru arıyorum, yok... Yerine; diyalog mu, miyalog mu, işte öyle bir şey koymuşlar ama uymamış. Vallahi sırıtıyor... Hoş yüce kitabımızı, tuvalete atanlara sığınan mantık, hangi doğrunun yerine uyar ki?... Pazar sabahlarının vazgeçilmezi, yayık tereyağının lezzetine lezzet kattığı peynirliler artık yok... Trabzon'da İzmir tereyağının satıldığını görmenin hayreti içinde soruyorum? Nerde o Salnamelerle istenip, Dersaadet'e gönderilen Vakfıkebir'in  sarı yağı! Nerde?...  Bal mı? Eh işte, bal niyetine arının çiğnediği şeker... Hos'un salatalığı, Zafanoz'un amoftası (çileği), Holamana'nın sebzesi,  Ayvasıl'ın kavunu, karpuzu,  hepsi, hepsi koybolmuş...  Çakırgöl deresinin alabalığını, güz aylarının vazgeçilmezi bıldırcınını, kumsala vuran hamsisini, palamutunu, tekirini, uskumrusunu, izmaritini. Okkalık istavritini, sofra balığını, (kalkan balığı) aradım. Ne yazık ki yok. Nefis odun dönerini, hamsili kayganasını, daha neleri, neleri aradım. Yok, yok, yok... Dere yolundan karlı dağlara, yaylalara koşarcasına giden, yaylacıları... Çağıltılarla akan "Hoşoğlan" deresini... Kulaklarımızda bir senfoni gibi kalan koyun, kuzu, inek melemelerini... At kişnemelerini... Kanlı pelit yolunu, Mecit'in hanını, Cevizlik değirmenlerini, Kınalıköprüyü, Marsı, Medoş kayasını, Gordeni aradım. Bulamadım... Mavi boyalı ahşap evleri ile görkemli Meryemana deresini, sihirli isgalita vadisini, çiseli köprüyü, ağaç başını, mezereyi aradım... Yok.  Ağustosta zirvesi karlı,  Çakırgölü aradım... Suyunu mu çalmışlar ne? Nesini anlatayım dostlar, her bir şeyimizi yok etmişler. Geçmişimizi çalmışlar. Bizi Mankurt etmeye çalışıyorlar. Evlerde sokaklarda, mahallelerde, şehirlerdeki armoni, saygı, sevgi ölçü, sabır kısacası bizi biz yapan o güzellikler bir, bir ortadan kayboldu. Yerlerine; saygısızlık, sevgisizlik, ölçüsüzlük, sabırsızlık oturuverdi birdenbire.Millet olarak kaybettiklerimize bakıp o eski güzelliklerin nereye sıvıştığını soruyorum kendime. Üzülerek mazimizi, tarihimizi, hafızamızı imha etmeye çalışıyorlar diyebiliyorum.Muasır medeniyeti anlamakO güzellikleri biz yok ettik. Muasır medeniyeti Avrupa'da zannettik. Oysa M. K. Atatürk bunu kastetmemişti. O milletinin var olan değerlerini muhafaza etmemizi, her alanda Avrupa'yı taklit etme geleneğinden uzaklaşmamızı arzuluyordu. Atatürk'ün bu sözünün arkasına sığınan istismarcılar,  milletimizin sahip olduğu hazineyi, Avrupa'nın, sözde değer diye ifade ettiği sapıkları ile değiştirmeyi marifet saydılar. Milletimize; Türk'ü içine düşürdükleri çukuru, terakki diye takdim ettiler. Tabiri caizse milletimiz, maalesef sahip olduğu mücevheratı,    teneke ile değiştirmeyi marifet sayanların tuzağına düşürülmüştür.Elimizi kolumuzu bağladılarBugün; örf, adet, gelenek ve göreneklerin planlı bir şekilde yok edilmesine, üzülerek tanıklık etmenin ızdırabı ile muzdarip olanı biteni çaresizlik içinde seyretmekten başka elimizden bir şey gelmemesinin azabı ile yaşamaktayız. Buna yaşamak denirse tabi. Ne diyelim buna da şükür...Milleti millet yapan ne varsa fütursuzca tahrip edilmekte, ilgililer seyretmektedir. Önümüze konulan hedefler Türk Milletinin "büyük millet" olma özelliğinin ortadan kalkması için kurulan bir tuzaktan başka bir şey değildir.Büyük olmak için"Hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülken için gerçek amaç ne ise onu görecek,o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin. Önüne sonsuz engeller de yığacaklardır. Kendini büyük değil, küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonrada sana büyük derlerse bunu söyleyenlere güleceksin"... Mustafa Kemal Atatürk.Tanzimat'ın yıktıklarıAB, ABD, Hıristiyan batı dünyasının emir ve direktifleri ile hareket etmek mi bizi büyük millet olma vasfına yeniden ulaştıracaktır? Dün "Evropa, Evropa" diyen Tanzimatçılar; koca Devlet-i Ali Osman'ın yıkılmasına sebep olmadılar mı? Batı Müslüman Türk'ü potansiyel düşman olarak görme fikrini asla terk etmez. Bu düşünce tarzı ilk haçlı seferinden bu güne böyledir. Travma halini alan batı hayranlığından, onları taklit etmekten vazgeçmek zorundayız. Kaybolan değerlerimizi ortaya çıkarmalıyız ki kaybolmayalım!..Türk gibi onurluDedik ya karpuz karpuz gibi, kiraz kiraz gibi, adam adam  gibi, güzel güzel gibi olmalı. Türk Milleti, Türk gibi olmalı. Nasıl mı? Onurlu, saygılı, sevgili...  Kısacası kendi tarihini, ecdadını örnek almalı... Türk oğlu kendine dönmeli.
 
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.