"Ecnebi bir devletin himaye ve sahabetini kabul etmek insanlık evsafından mahrumiyeti, aczü meskeneti itiraftan başka bir şey değildir. Filhakika bu derekeye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir ecnebi efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.Halbuki Türk'ün haysiyet, izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evladır." (M. Kemal ATATÜRK Nutuk s. 13)Şimdi Atatürk'ün bu sözlerini okuduktan sonra sayın başbakanımızın AB'ne girmek kendine güvenden kaynaklanıyor gibi bir açıklama yapması normal mi, yoksa anormal mi? Karşılaştırmayı millete bırakmak sanırım en doğrusu. Acziyetten mi yoksa onurdan dolayı mı bunca çaba. Mesela Angela Merkel ısrarla haçlı birliği derken birileri AB'de Müslümanlar da var diyerek AB'ye Müslümanlık istinat etmeye çalışıyor. Bu sözlere dayanarak şunu çok açık yüreklilikle söyleyebiliriz.Değerli başbakanımız atanın ya esaret ya da mahviyet sözünden anladığı galiba AB'de fena halini bulup kendini ona adamak. Bize de Türk evladı olarak hatırlatmak düşer. Mahvolmak kahrolmak anlamını taşıyor. AB'de yok olmak ecnebi gibi olmak denilmiyor. Madem Kasımpaşa'da kendine güvenen delikanlı çok kendi ayakları üstünde dimdik duran bir ülke imar etmeye çalışın, üreten, çalışan ve kimseye muhtaç olmayan, IMF, AB ve dayatmalarına boyun eğmeyen bir ülke. Kendine güvenenin ne işi var Avrupa Birliği'nde. Kendine güven başka şey, başkalarına (AB'ye) güven başka.Türkün kanında özgürlük var,dır mandacılık değil. Bu tarihe kadar hiçbir zaman başka bir milletin esaretine asla girmemiştir bu millet. Tarih böyle bir olayı yazmamıştır ve vatanını seven Türk milleti sayesinde inşallah yazamayacaktır. Karakteri gereği tabi olmaktansa tabi olunmak ister. Tabii bu da güç meselesi. Büyük ülkeyiz, çok büyük milletiz bunu milletimiz biliyor da bizi yönetenler unutuyor mu diye geliyor insanın aklına.Evvel zaman içinde bir aslan yavrusu varmış? Ailesini kaybedince koyunların yanında büyümüş. Büyüyünce yapısı gereği diğer yavrulara zarar vermeye başlamış. Bu durum anneyi rahatsız etmiş ve aslan yavrusuna durumu izah etmiş. Sen aslansın koyun değil demiş. Ama aslan anlamamış ve yavruları yaralamaya devam etmiş. Annesi sandığı koyun sonunda demiş ki madem bana inanmıyorsun ormana çık sor başkasına demiş. Aslan ormanda gezerken tilki ile karşılaşmış ve sormuş "ben aslan mıyım koyun muyum" diye. Tilki uyanık tabi.. Ormanda kral yok, aslansın dese tilkinin rahatı bozulacak. Demiş ki sen koyunsun. Ağlayarak yuvasına dönen aslan yavrusu durumu annesi sandığı koyuna anlatmış. Koyun da madem sen koyunsun koyun gibi ses çıkar demiş. Aslan ağzını açınca kükremeye başlamış ve aslını anlamış. Türkiye'nin de çalışması lazım kainatın kralı olduğunu anlaması için ağzını açması lazım. Dut yemiş bülbül gibi bakmaması lazım.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012