Ehl-i Beyt şairi Fuzûli mısralarında ne güzel anlatır: "Hazret-i Ali yaşadığı sürece Ehl-i Beyt'in gül bahçesinde hiçbir zaman belâ rüzgârı esmedi. Hazret-i Ali şehid edildikten sonra belanın hurma ağacı kanlı gözyaşıyla sulanmadan Âl-i abâya yemiş vermedi. Murteza, velilik denizinin bir incisidir ki o eşsiz incinin sedefi de Kâbe'nin haremidir."Hz. Fahri Âlem Efendimiz: "Kıyamet günü insan dört şeyden sorguya çekilmedikçe adım atmaz: Ömrünü ne ile geçirdiğinden, bedenini ne ile eskittiğinden, malını nerede harcadığı ve nereden kazandığından ve biz Ehl-i Beyt'in sevgisinden sorgulanacaktır. Resulullah (sav)'a: "Ya Resûlullah, sizi sevmenin belirtisi nedir?" diye sorulması üzerine, Resûlullah eliyle Ali'nin omzuna vurdu." (Taberanî "Mu'cem-ul Avsat" c.2, s.348/2191; Menakıb-ı Harezmî, s.77/59.)Geçtiğimiz Cumartesi Yeni Mesaj Gazetesi öncülüğünde düzenlenen Gadir-i Hum Bayramındaydık. Yürekler Ehl-i Beyt aşkıyla bir oldu, diri oldu. Yurt içinden ve yurt dışından gelen Ehl-i Beyt sevdalıları; Âl-i Abâ altında buluşmanın heyecanını yaşadı. Ehl-i Beyt Külliyatının müellifi, Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumlarının bânisi BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, Kerbelâ'dan getirilen büyük hediyeyi -İmam Hüseyin'in kabir örtüsüne- sarılıp başına tâc eylediği, öpüp kokladığı an, unutulmayacak bir kareydi.Yaşadığı hâl sözlerine yansımıştı: "İmam Hüseyin Efendimizin türbesindeki örtünün bize emanet edilmesi kelimelerle izah edilemeyecek kadar büyük bir husustur, büyük bir servettir, büyük bir hazinedir. Allah şefaatlerinden mahrum eylemesin. Bu örtü, Hamse-i Âli Abâ'nın yani Cenabı Peygamber Efendimizin torunlarını, kızını, oğlunu altına aldığı abayı temsil eden bir işarettir, bir ifadedir. Ben bunu böyle görüyorum. Yüce Türk milletini bu örtünün altında hep beraber bir araya gelmeye davet ediyorum."Kerbelâ, Hak-batıl mücadelesinin adıdır. İmanların test edildiği yer, herkesin rengini belli ettiği aynadır. İmam Hüseyin'in zaferidir. İhtirasıyla iktidarda kalmaya çalışan Yezid ve sürülerinin Peygamber ciğerparesine yenildiği makamdır. Nübüvvet şehrinin velâyet kapısının evlâdı İmam Hüseyin (a.s) duyduğu derin aşk ve bağlılıkla Müslümanları ayrım yapmaksızın Kurtuluş Gemisi Ehl-i Beyt'te beraber olmaya davet eden Prof. Dr. Haydar Baş, İslam Dünyasında oynanan sinsi oyunları bozdu. Nefret tohumu atanların aksine O, Hacı Bektaş gönlüyle Alevi, Sünni, Caferi, Şii, Bektaşi, Nusayri kardeşlerimizle el ele, gönül gönüle, Resûlullah'ta, İmam Ali'de, Hz. Fatıma'da, İmam Hasan'da, İmam Hüseyin'de buluşanların ortak noktalarını haykırdı. Kucaklayan oldu, bölen değil. Birleştiren oldu, ayrıştıran değil. Gadir-i Hum günü ile tamamlanan İslam'ın "Kur'an ve Ehl-i Beyt" ile anlaşılmasının Hakk'ın bir emri, Resûlullah'ın kutsal emaneti olduğunu hatırlattı. Ölçü belli. Sözün güzeli Resûlullah'ın: "Ya Ali! Seni ancak mü'min sever ve ancak münafık sana buğz eder. Ali hak iledir, hak da Ali iledir ve onun etrafında döner." İmam Ali ise hatırlatır bize: "Biz Ehl-i Beyt'i anmak, pisliğe, hastalıklara, şüphe ve günah vesvesesine şifadır ve bizim sevgimiz Allah'ın rızasıdır. Emirlerimizi dinleyen, yolumuza koyulan ve yolumuzu kabullenen kimseler, yarın Firdevs cennetinde bizimle beraber olacaklardır."Aslında Ehl-i Beyt sevgisi, milletimizin ruh dünyasını şekillendiren yegâne harcımız. Nitekim Urfalı Nâbi: "Öyle bir ilim şehrini arayıp bul ki kapısı Peygamber'in (s.a.v.)'in damadı İmam Ali olsun!" diyerek gönüllerimize tercüman olmuştur. Emevi mantığı ile slogana, felsefi doktrine, Ehl-i Beyt'siz bir anlayışa dönüştürülen din telakkileri, bugün Resûlullah'ı devre dışı bırakan Vatikan orijinli dinlerarası diyalogla paralellik arz eder. Her ikisi de aramızdaki Resûlullah ve Ehl-i Beyt aşkından gelen birlik bağlarımızı zayıflattı. Hâlbuki Türk Milleti İslam'ı Ehl-i Beyt evladından ahzetmişti. Zillet girdabında Son Sahibini bekleyen İslam Âlemi ancak izzeti Şâh-ı Velâyet İmam Ali ile bulabilir. ABD imali BOP karşısında yıkılmayan/sarsılmayan tek kale Ehl-i Beyt'tir. Diğerleri kumdan kaledir.Son söz Ehl-i Beyt'in hizmetkârı Prof. Dr. Haydar Baş'ın olsun: "Ehl-i Beyt'i terk edersen, Yezid'in gemisine binersin!"Allah senden razı olsun, hepimize bu sevgiyi yaşatan canım Hocam! Şems diyeceğimi demiş zaten:"Sen ol da; ister 'yâr' ol, ister 'yara'; lütfun da başım üstüne, kahrın da."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yavuz Ekim / diğer yazıları
- Sizin bir Haydar Hocanız oldu mu? / 13.04.2025
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018