Kerbela’da vahşetten sonra talan başlıyor
İmam Hüseyin’e karşı yapılan vahşet tamamlanmış, sırtındaki elbiseler dahi alınmıştı
16.08.2022 23:41:00





İmam Hüseyin'e karşı yapılan vahşet tamamlanmış, sırtındaki elbiseler dahi alınmıştı. Sıra Ehl-i Beyt'inin bulunduğu çadırlara geldi. Şimr'in emri ile çadırlara saldırıldı ve orada bulunan mallar yağmalandı.
Elbiselerinin sırtlarından soyulmasına izin vermeyen kadınların elbiselerini zorla çıkartıp aldılar.
İmam Zeynelâbidin çadırların yağmalanması ile ilgili şöyle buyurmuştur:
"Allah'a yemin ederim ki, ne zaman halalarımı ve kız kardeşlerimi görsem, gözyaşlarım boğazımda düğümleniyor. Aşura günü azgın güruhun münadisi, "Yakın zalimlerin evlerini!" diye bağırırken, bir çadırdan diğerine, bir sığınaktan öbürüne kaçışları gözlerimin önüne geliyor."
Hz. Hüseyin (a.s.)'ın çadırındaki şeyler kapışılırken Kûfe leşkerinden biri Hz. Hüseyin (a.s.)'ın kızı Fatıma'nın ziynetini alınca, Fatıma ağlamaya başladı.
Adam, "Ne diye ağlıyorsun? Resulüllah (s.a.v.)'in kızı soyulurken ağlar mı hiç" dedi.
Fatıma, "Bırak onu!" diye bağırınca, adam başka bir şey almaya korktu.
"Kafilesini, develerini ve yüklerini talan ettiler, kafiledeki kadınlara ait süs eşyalarını da yağmaladılar."
Mübarek vücut atların ayakları altında
Rasulüllah'ın cennet gülü İmam Hüseyin (a.s.) şehit edilmiş, vahşi gürüh şehit etmekle yetinmemiş, mübarek başı bedeninden ayırmıştı.
Zalimlerin azgın nefisleri kana doymamıştı; şimdi Kûfe ordusu, vicdanlara sığmayan cinayetini daha da ileri götürüyordu. Sıra mübarek bedenin atlara çiğnetilmesine gelmişti.
Bu konuda Ubeydullah'ın emri olduğu da söylenmektedir.
Ubeydullah, Şemir ile gönderdiği mektupta, Ömer'e Hz. Hüseyin (a.s.)'ı öldürmesini ve arkasından da cesedinin atlarla çiğnenmesini emretmiş ve bu konuda yemini olduğunu da ifade etmiştir.
Bu mektubun metnini de verelim:
"Şimdi, bilesin ki, ben seni Hüseyin'e ilişmeyesin, ona zaman tanıyasın, onun selametini ve varlığını güvence altına alasın veya benim yanımda onun için aracılık yapasın diye göndermedim.
Bak eğer Hüseyin ve adamları yönetimi kabul edip teslim olurlarsa, sağ olarak onları bana gönder. Yok eğer bunu kabul etmezlerse, onlarla savaş; onları öldür ve organlarını kes. Çünkü onlar bunu hak ediyorlar.
Eğer Hüseyin öldürülürse, göğsünü ve sırtını atlara çiğnet! Çünkü o bir asi, bir eşkıya, bir haydut ve bir zâlimdir.
Gerçi öldükten sonra böyle bir uygulamanın ona bir zararı olmaz; ancak bu kendime verdiğim bir sözdür, onu öldürürsem mutlaka böyle yapacağım diye…"
Bu vazifeyi yerine getirmek için seçilen 10 atlı mübarek bedeni parça parça etmiştir.
Bunların arasında İshak b. Havye el-Hadramî'nin de bulunduğu yazmaktadır.
Kerbela şehitleri kaç kişi idi?
"Hz. Hüseyin (a.s.)'ın ashabından şehit edilenlerin sayısı yetmiş iki kişi idi."
Şehitlerin 23'ü İmam Hüseyin ve ev halkı idi.
Burada bir muhakeme yapmak gerekir ki, İmam Hüseyin (a.s.) temizliği ve masumiyeti Cenab-ı Hak tarafından tasdik edilmiş bir kişidir. Ve onu yalnız bırakmayan ailesi tamamen masum olmasına rağmen kundaktaki bebeği dahil herkes kılıçtan geçirilmiştir.
Kerbela faciası, tarihte eşi görülmemiş bir soykırımdır.
İmam Hüseyin'in kabri gizlenmek istenmiştir
"İmam Hüseyin (a.s.)'ın kabrini belirsiz etmek için faciadan kırk gün sonra Fırat'tan su salınmıştı.
Esad oğullarından bir Bedevi, gelip Hz. Hüseyin (a.s.)'ın kabrini araştırdı. Toprakları avuç avuç alıp koklamaya ve kabrin bulunduğu yere doğru yavaş yavaş gitmeye başladı.
Kabri bulunca da, "Babam, anam sana feda olsun! Senden ve senin toprağından daha hoş, daha tatlı bir şey olmamıştır!" diyerek ağladı.
Sonra da, "Onun düşmanları kabrini belirsiz etmek istediler. Halbuki kabrinin hoş kokulu toprağı kabrine delalet edip durmaktadır" beytini söyledi.
Bu kabir zaman içinde kötü muamelelere de mâruz kalmıştır. Ancak bu davranışlarda bulunanlar çeşitli belalardan kurtulamamıştır.
"Esedoğulları kabilesinden bir adam, Hz. Hüseyin (a.s.)'ın kabrini kirletmişti. Onun tüm halkına delilik, alaca ve cüzam hastalığı geldi. Onlar yoksulluktan da kurtulamadılar."
Kerbela şehitleri defnedildi mi?
Ömer b. Sa'd ordusu ile beraber Kerbela'da iki gün daha kaldı. Bu sürede kendi ordusundan ölenler için cenaze namazı kıldırdı ve onları gömdürdü.
Ancak İmam Hüseyin (a.s.)'ın ashabına dokunmadılar. Onların defin işlemleri ancak Ömer b. Sa'd'ın ordusu Kerbela'dan çekilince gerçekleşti.
"Rivayet edilmiştir; tarihin sayfalarına geçen o kara günde gökyüzünden ağlama sesleri gelmiştir. Ama bu ses nereden gelmekteydi? O sesin sahibi kimselere görünmüyordu.
Yalnız şu beyt, şu iki mısra işitiliyordu:
"Hesap günü, Hz. Hüseyin (a.s.)'ı öldürenler
Acaba dedesi Hz. Muhammed (s.a.v.)'den şefaat mi umarlar?"
Sonra bir ses daha işitildi:
"İnsanlığın efendisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'in evladı Hz. Hüseyin (a.s.)'ın mübarek teni o şehit olan Müslüman şehitlerle birlikte üç gün o sahrada yattı.
Fırat ırmağı kıyısında olan Amiriyye köyünde, Esedoğulları'ndan bir cemaat vardı.
Bu köy halkı, "Ey Müslümanlar! Bu cesetleri kurtların, çakalların yemesine nasıl razı olunur. Geliniz bunları gömelim" dediler. Geldiler.
Hz. Hüseyin (a.s.)'ın başsız gövdesini buldular. Bir çukur kazarak gömdüler. Ehl-i Beyt'ini de çevresine gömdüler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Elbiselerinin sırtlarından soyulmasına izin vermeyen kadınların elbiselerini zorla çıkartıp aldılar.
İmam Zeynelâbidin çadırların yağmalanması ile ilgili şöyle buyurmuştur:
"Allah'a yemin ederim ki, ne zaman halalarımı ve kız kardeşlerimi görsem, gözyaşlarım boğazımda düğümleniyor. Aşura günü azgın güruhun münadisi, "Yakın zalimlerin evlerini!" diye bağırırken, bir çadırdan diğerine, bir sığınaktan öbürüne kaçışları gözlerimin önüne geliyor."
Hz. Hüseyin (a.s.)'ın çadırındaki şeyler kapışılırken Kûfe leşkerinden biri Hz. Hüseyin (a.s.)'ın kızı Fatıma'nın ziynetini alınca, Fatıma ağlamaya başladı.
Adam, "Ne diye ağlıyorsun? Resulüllah (s.a.v.)'in kızı soyulurken ağlar mı hiç" dedi.
Fatıma, "Bırak onu!" diye bağırınca, adam başka bir şey almaya korktu.
"Kafilesini, develerini ve yüklerini talan ettiler, kafiledeki kadınlara ait süs eşyalarını da yağmaladılar."
Mübarek vücut atların ayakları altında
Rasulüllah'ın cennet gülü İmam Hüseyin (a.s.) şehit edilmiş, vahşi gürüh şehit etmekle yetinmemiş, mübarek başı bedeninden ayırmıştı.
Zalimlerin azgın nefisleri kana doymamıştı; şimdi Kûfe ordusu, vicdanlara sığmayan cinayetini daha da ileri götürüyordu. Sıra mübarek bedenin atlara çiğnetilmesine gelmişti.
Bu konuda Ubeydullah'ın emri olduğu da söylenmektedir.
Ubeydullah, Şemir ile gönderdiği mektupta, Ömer'e Hz. Hüseyin (a.s.)'ı öldürmesini ve arkasından da cesedinin atlarla çiğnenmesini emretmiş ve bu konuda yemini olduğunu da ifade etmiştir.
Bu mektubun metnini de verelim:
"Şimdi, bilesin ki, ben seni Hüseyin'e ilişmeyesin, ona zaman tanıyasın, onun selametini ve varlığını güvence altına alasın veya benim yanımda onun için aracılık yapasın diye göndermedim.
Bak eğer Hüseyin ve adamları yönetimi kabul edip teslim olurlarsa, sağ olarak onları bana gönder. Yok eğer bunu kabul etmezlerse, onlarla savaş; onları öldür ve organlarını kes. Çünkü onlar bunu hak ediyorlar.
Eğer Hüseyin öldürülürse, göğsünü ve sırtını atlara çiğnet! Çünkü o bir asi, bir eşkıya, bir haydut ve bir zâlimdir.
Gerçi öldükten sonra böyle bir uygulamanın ona bir zararı olmaz; ancak bu kendime verdiğim bir sözdür, onu öldürürsem mutlaka böyle yapacağım diye…"
Bu vazifeyi yerine getirmek için seçilen 10 atlı mübarek bedeni parça parça etmiştir.
Bunların arasında İshak b. Havye el-Hadramî'nin de bulunduğu yazmaktadır.
Kerbela şehitleri kaç kişi idi?
"Hz. Hüseyin (a.s.)'ın ashabından şehit edilenlerin sayısı yetmiş iki kişi idi."
Şehitlerin 23'ü İmam Hüseyin ve ev halkı idi.
Burada bir muhakeme yapmak gerekir ki, İmam Hüseyin (a.s.) temizliği ve masumiyeti Cenab-ı Hak tarafından tasdik edilmiş bir kişidir. Ve onu yalnız bırakmayan ailesi tamamen masum olmasına rağmen kundaktaki bebeği dahil herkes kılıçtan geçirilmiştir.
Kerbela faciası, tarihte eşi görülmemiş bir soykırımdır.
İmam Hüseyin'in kabri gizlenmek istenmiştir
"İmam Hüseyin (a.s.)'ın kabrini belirsiz etmek için faciadan kırk gün sonra Fırat'tan su salınmıştı.
Esad oğullarından bir Bedevi, gelip Hz. Hüseyin (a.s.)'ın kabrini araştırdı. Toprakları avuç avuç alıp koklamaya ve kabrin bulunduğu yere doğru yavaş yavaş gitmeye başladı.
Kabri bulunca da, "Babam, anam sana feda olsun! Senden ve senin toprağından daha hoş, daha tatlı bir şey olmamıştır!" diyerek ağladı.
Sonra da, "Onun düşmanları kabrini belirsiz etmek istediler. Halbuki kabrinin hoş kokulu toprağı kabrine delalet edip durmaktadır" beytini söyledi.
Bu kabir zaman içinde kötü muamelelere de mâruz kalmıştır. Ancak bu davranışlarda bulunanlar çeşitli belalardan kurtulamamıştır.
"Esedoğulları kabilesinden bir adam, Hz. Hüseyin (a.s.)'ın kabrini kirletmişti. Onun tüm halkına delilik, alaca ve cüzam hastalığı geldi. Onlar yoksulluktan da kurtulamadılar."
Kerbela şehitleri defnedildi mi?
Ömer b. Sa'd ordusu ile beraber Kerbela'da iki gün daha kaldı. Bu sürede kendi ordusundan ölenler için cenaze namazı kıldırdı ve onları gömdürdü.
Ancak İmam Hüseyin (a.s.)'ın ashabına dokunmadılar. Onların defin işlemleri ancak Ömer b. Sa'd'ın ordusu Kerbela'dan çekilince gerçekleşti.
"Rivayet edilmiştir; tarihin sayfalarına geçen o kara günde gökyüzünden ağlama sesleri gelmiştir. Ama bu ses nereden gelmekteydi? O sesin sahibi kimselere görünmüyordu.
Yalnız şu beyt, şu iki mısra işitiliyordu:
"Hesap günü, Hz. Hüseyin (a.s.)'ı öldürenler
Acaba dedesi Hz. Muhammed (s.a.v.)'den şefaat mi umarlar?"
Sonra bir ses daha işitildi:
"İnsanlığın efendisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'in evladı Hz. Hüseyin (a.s.)'ın mübarek teni o şehit olan Müslüman şehitlerle birlikte üç gün o sahrada yattı.
Fırat ırmağı kıyısında olan Amiriyye köyünde, Esedoğulları'ndan bir cemaat vardı.
Bu köy halkı, "Ey Müslümanlar! Bu cesetleri kurtların, çakalların yemesine nasıl razı olunur. Geliniz bunları gömelim" dediler. Geldiler.
Hz. Hüseyin (a.s.)'ın başsız gövdesini buldular. Bir çukur kazarak gömdüler. Ehl-i Beyt'ini de çevresine gömdüler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.