Avrupa çatırdamaya başlayınca hükümette titremeye başladı. Evet, en yetkili ağızlar krizin kapıda olduğunu ve teğet geçmeyeceğini bizzat söylüyorlar. Gerçi bunu tespit etmek için illa ekonomist olmaya gerek yok. Bir hükümet düşünün ki, iktidara geldiğinde, devletin gelir getiren en önemli kurumlarını satsın, ama devraldığı borç üç katına çıksın. Madenleri ve bankaları özellikle yabancılara devretsin. Her ay ve her yıl cari açık rekorları kırsın. Sonrada "kriz geliyor aman dikkat!" desin. Avrupa birliğine girmek adına sen, onların ister ekonomi, ister siyasi sahada her türlü isteklerini, dayatmalarını kabul edeceksin. Tarımını, hayvancılığını sahipsiz bırakacaksın. Sanayide üretim yerine montajcı bir anlayışa gireceksin. Teknolojiyi ithalatla kullanacaksın. Haliyle krizde kapıyı çalacak. Gerçi çok uzun süredir kapıda bekliyor, birileri kapıyı çaldırmıyordu. Ama artık herkes kendi derdine düştü. Ne demişti Prof. Dr. Haydar Baş; "Şimdi bendeniz Avrupa'ya baktığım zaman Avrupa'nın yer altı kaynaklarını ve nüfusunu bitirdiğini çok net görüyorum. Aynı zamanda Avrupa'da gençlik diye bir şey kalmadı. Bir coğrafyası var. Var olan topraklarında da bazı ülkelerin tarıma müsait, bazılarının ise değil. Batı dünyasında insanlar ya patrondur veya işçidir. Bu ikinin arasında bir sınıf Batıda yoktur. Eğer şirketler batarsa işçiler açıkta kalacak. Şu anda Avrupa patır patır dökülmeye başladı. Bankaları da çökmeye başladı. Böyle bir birliğin ila nihaye devam etmesi hiç mümkün değildir. Küresel kriz baş gösterdiği zaman dört Avrupa ülkesinin liderleri bir araya geldiler. Almanya Başbakan'ı Sayın Merkel bu toplantıda "Herkes kendi başının çaresine baksın. Her koyun kendi bacağından asılır" dedi. Avrupa Birliği dağılacak. Bu dağılma AB için bir kaderdir. Yıllar önce 'ekonomik şartları oluşturmadan gerçekleştirilen bu şekildeki birliktelik Avrupa'nın yıkılışına sebep olacaktır' demiştik. Öngördüğümüz şekilde de gerçekleşti." (07-01-2011 Yeni Mesaj Gazetesi)AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, dünya ekonomisi üzerinde kara bulutların gözükmeye başladığını ifade ederek, "Türkiye'ye olumsuz etkileri olacaktır. O yüzden tedbirli olun. Ne varsa onu tutun. Fazla harcamayın" diyor. Ayrıca dünya ekonomisinin iyiye gitmediğini ifade ederken, kendilerinin hiçbir şeyi "tozpembe" göstermediklerini, söylüyor. Neden? Yarın bir gün birileri çıkıp, hani her şey yolundaydı, kişi başı gelir 10 bin küsür dolardı, nedir bu açlık? Nedir bu yoksulluk? vs. diye hesap sormaya kalkarsa baştan cevabı hazırlıyor. Öte yandan bir ekonomi Profesörü ekranlarda millete, sakın gelirinizin üçte birini geçecek harcamalarda bulunmayın, diyor. Ali Babacan, Avrupa'da yaşanacak olası ekonomik kriz ile ilgili "Olumsuz senaryolara biz de hazır olalım" uyarısını yapıyor. Egemen Bağış ise "Türkiye bu konuda rüştünü ispat etmiştir. 2002'den bu yana bu ülkede biz bir kriz yaşatmadık. Eğer dünyada bir kriz korkusu varsa, biz önlemlerimizi aldığımız için huzurluyuz, rahatız. Ekonominin dönmesi için de akışın devam etmesi gerekir." Zafer Çağlayan ise "Kriz kelimesini çöpe attık. Ne ekonomide ne de siyasette artık kriz yok. Türkiye'nin çok sağlam temelleri var. Vatandaşa harcayın ya da harcamayın demedik" diyor. Tabi Bülent Gedikli'ye de ulu orta konuşma, anlamına gelecek "yürütme görevinin hükümette olduğunu, hatırlatıyor. Sizce bu ülkede kriz kelimesi çöpte mi, yoksa cepte mi? Birde Tayyip beyin Kıbrıs'tan Rum'a, Yunan'a, AB'ye çıkışı, tehditleri, acaba yarın olabilecek bir ekonomik krizin faturasını peşinen AB'ye mi kesiyor? Sorusunu da aklıma getiriyor. Umarım yanılırım da Tayyip bey Kıbrıs'taki duruşunu hayata geçirir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Küfür tek millet, Müslümanlar paramparça / 14.11.2025
- David Phillips’in raporu ve Devlet Bahçeli / 13.11.2025
- Al sana ‘Osmanlı millet sistemi’ / 12.11.2025
- Bizim öğrendiğimiz Atatürk / 10.11.2025
- AKP’nin 22 yıl önceki vaatlerinin sağlamasını yapalım mı? / 09.11.2025
- Maduro neden hedefte? / 08.11.2025
- Kimliğimizi güncellememiz lazım / 07.11.2025
- Türkiyelilik bize uymaz / 06.11.2025
- İcazetten meşruiyete 23 yıl / 05.11.2025
- Bebek katiline övgü Erhan Usta’ya tepki / 03.11.2025
- David Phillips’in raporu ve Devlet Bahçeli / 13.11.2025
- Al sana ‘Osmanlı millet sistemi’ / 12.11.2025
- Bizim öğrendiğimiz Atatürk / 10.11.2025
- AKP’nin 22 yıl önceki vaatlerinin sağlamasını yapalım mı? / 09.11.2025
- Maduro neden hedefte? / 08.11.2025
- Kimliğimizi güncellememiz lazım / 07.11.2025
- Türkiyelilik bize uymaz / 06.11.2025
- İcazetten meşruiyete 23 yıl / 05.11.2025
- Bebek katiline övgü Erhan Usta’ya tepki / 03.11.2025

















































































