AKP'nin icraatları sebebiyle KKTC'li soydaşlarımız da Türkiye'dekiler gibi ayıkmaya başladı. KKTC Barış Harekatı törenlerine işte bu "ayıkma" belirtileri damgasını vurdu. Kutlamalar protestolara sahne oldu.Resmi törenlerin yapıldığı alanda, Başbakan Erdoğan'ın gözünün önüne "Türkiye'm AB yolunda? KKTC adağınız mı?" ve "Tek umudumuz-güvencemiz Türkiye bizi satmak mı istiyor?" gibi pankartlar açıldı. Erdoğan'ın korumalarının müdahalesiyle kaldırıldı. Erdoğan, meydanlardaki "Türkiye bizi satmak mı istiyor?!", "KKTC, AB adağınız mı?!" türünden pankartları kaldırttı; fakat soydaşlarımızın gönlündeki "KKTC'yi satan Türkiye imajı"nı nasıl ortadan kaldıracak?!Kıbrıslı soydaşlarımız, AKP hükümetinin AB ham hayali uğruna KKTC'yi nerelere sürüklemeye çalıştığını gördü, iki dönem yaşadığı tecrübelerle fark etti. Vatandaşın demokratik tepkisi, bu "fark etme" sebebiyledir. Tabii Başbakan R. T. Erdoğan, bu belirtilerden son derece rahatsızlık duydu.Erdoğan, "Hele hele böyle milli günlerimizde, birbirimizi yıpratma gayreti içine girmeyelim" diye konuştu.Hatta Erdoğan, Kıbrıs topraklarının asla satılamayacağına vurgu yaptı; açılış töreninde "Şehit kanları ile alınmış olan bu topraklar üzerinde kalkıp da, birilerine asla hak etmedikleri bir imkanı teslim edemeyiz, böyle bir hakkımız yok" diye çıkış bile yaptı.Ancak soydaşlarımız, kendi aralarında ister istemez şöyle fısıldaştılar:Erdoğan konuştuklarında haklı. Olması gereken bu; kan ile, can ile alınmış vatan, parayla veya AB hülyasıyla satılamaz? Lakin, AKP hükümeti, Türkiye topraklarını parsel parsel, köy köy nasıl ve hangi hakla ecnebilere satıyor, oralar şehit kanlarıyla sulanmış değil mi?! Türkiye topraklarını ecnebiye peşkeş çeken AKP hükümeti, bugün Kıbrıs'ta neden Kuvay-ı Milliyeci kesilsin?!Erdoğan, "Kıbrıs Türkleri'ne uygulanan izolasyonların sürdürülmesini kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz" diye de gürledi.Kendisini dinleyenler, madem uygulanan izolasyonları kabul etmiyordunuz, etmiyorsunuz; iki dönemden beri işbaşındasınız, bu izolasyon ve tecrit politikalarını ortadan kaldıracak hangi adımları attınız, diye sormadan edemediler.AKP hükümetinin "AB ham hayali" iflas ettiği gibi, AB'ye endeksli "KKTC atraksiyonları" da iflas etmiş vaziyettedir.Türk milleti, AKP'nin her alandaki iflasını nasıl yaşayarak fark etti ise, Kıbrıslı soydaşlarımız da AKP-Talat konsorsiyumunun AB endeksli iflasını fark etmiş vaziyettedir. "Egemenlik hakkımızı savunacağız", "Egemen olmayan azınlık olur" pankartları karşısında, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, "Egemenlikten taviz verilmiyor. Azınlık olacağını söylemek böyle ihtimal varmış gibi düşünmektir. Bunun tartışılması yazıktır, içler acısıdır" tarzındaki çıkışı, soydaşlarımız için hiç de inandırıcı olmadı.AB'ci iktidarla eliyle Türkiye, 1960 tarihli Garanti ve İttifak Anlaşmaları'na aykırı olarak Avrupa Birliği'nin Rum Kesimi'ni tam üye olarak kabul etmesinin yolunu açtı? Kimin ne yaptığı belli değil! Böyle olunca da elbette "KKTC, AB adağınız mı?!" pankartı açılır.BTP'den başka KKTC konusunda milli politika ve ekonomik çözüm sunan bir parti maalesef yok. Bu sebeple Türkiye gibi KKTC'nin kurtuluşu da BTP iktidarına bağlı.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, "Türkiye, nasıl anavatan ise, Kıbrıs da yavruvatandır; asla satılamaz. Değil Kıbrıs'ı vermek, Ada'dan bir çakıl tanesini vermek bile Türkiye için zillet olur" diyor ve ekliyor: "Kıbrıs, stratejik konumu itibariyle son derece mühim bir noktadadır. Burası adeta Doğu Akdeniz'in ortasında, Afrika'ya nazır; Anadolu'ya nazır. Ortadoğu'ya nazır bir yer... Kıbrıs'ın etrafında petrol var. Petrol rezervleri mükemmel olan bölge devletlerine yakın... Bu sebeple ayakları sağlam yere basan bir devlet politikası oluşturulmalı. Partilere göre, iktidarlara göre değişmeyen bir politika."İzolasyonun kaldırılması ve KKTC'nin tanınması hususunda Prof. Dr. Baş "Türk Cumhuriyetleri, iyi bir çalışmayla ile KKTC'yi tanıyabilir. Rusya zaten bu konuda sinyal verdi. Keza Ortadoğu ve Afrika ülkeleri de KKTC'yi tanıyabilir? Gerçi onlar İngiltere'ye ve ABD'ye göbekten bağlanmışlar; ama bu devletlerin bir bölümü iyi bir çalışmayla ikna edebilir. Zaten seçimlerde Batı, KKTC'yi kabul etmiştir. Tanımadığın, kabul etmediğin bir yerdeki seçimlerde niye gözlemci gönderiyorsun? Bu durumu da değerlendirmek suretiyle bu kabulü, dünya kamuoyuna deklare edip KKTC'nin tanınması için faaliyete girişmek lazım. Konfederasyon şu anda Türkiye'nin şartlarına daha uygun? Bu konuda bir devlet politikası oluşturalım ki, bundan sonra işbaşına gelecek siyasiler KKTC rotasında kafasına veya hülyasına göre değişiklik yapmasın" diyor? KKTC, işte bu devlet adamlığı yaklaşımıyla kurtulur. Başka türlü AB'ci ve ABD'ci yaklaşımlar, ancak vakit kaybı, toprak kaybı, can ve hak kaybıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019