Dogan Grubu'nun baskı tesislerinin açılışı için 3 Temmuz'da Frankfurt'ta düzenlenen tören, girdiğimiz erken seçim havası açısından bir milat niteliğinde. Bu törende biraraya gelen iktidar- muhalefet- medya üçgeni MHP'siz yeni hükümet senaryolarını planladığı için Bahçeli hemen harekete geçmiş ve korktuğu halde erken seçim kararını almak zorunda kalmıştı. Bahçeli, Frankfurt'taki bu ittifak karşısındaki paniğini 7 Temmuz'da Bursa Kocayayla'da: "Burada kumpas kuruldu, 'MHP'siz hükümet' ittifakı yapıldı" diyerek dile getirmiş ve 3 Kasım'da erken seçim yapılmasını istemek zorunda kalmıştı.
Bahçeli'nin ve MHP'nin Aydın Doğan'a, yaptığı "siyaset mühendisliği"nden ötürü duydukları öfke büyüktü. Her fırsatta bu öfkeyi dile getiren MHP'lilerden en ilginç tepki Sağlık Bakanı Osman Durmuş'tan gelmişti. Durmuş, "Ankara'daki değişikliği gidip Frankfurt'ta ayarlıyorlar, yengesi gâvur olanlar" diyerek Aydın Doğan ve Mesut Yılmaz'a olan öfkesini ifade ediyordu.
57. Hükümet kurulduğundan beri MHP'yi hedef tahtasına alan Doğan Medya Grubu'nun MHP'ye karşı takındığı tavır, Doğan Grubu'na olan öfkeyi biriktirerek çoğaltıyordu. Ama Bahçeli, Doğan'ın gözden çıkardığı iki bakanını bu kampanyalara feda etmekten kurtulamamıştı. Sağlık Bakanı Osman Durmuş da son anda kurtulmuştu feda edilmekten. Ne de olsa Bahçeli her isteyene kelle vermeyi adet haline getirmişti. Doğan'ın karşısına dikilebilmesi mümkün müydü?
Bizler tam, Aydın Doğan ile Bahçeli arasındaki bu gerginliğin son günlerde anlaşılamayan bir şekilde yumuşamasının hikmetini kavramaya çalışırken, önceki gün Aydın Doğan ile Devlet Bahçeli'nin birbirlerine samimi iltifatlarda bulundukları Gümüşhane Kelkit'te Doğan tesislerinin açılışı gerçekleşti. Kelkit'e şeref konuğu olarak giden Bahçeli'nin takındığı tavır, gerçekten çok ilginçti ama şaşırtıcı değildi. Çünkü Bahçeli yaklaşık 3 yıldır Türk milletini şaşırtmaya devam ediyordu...
Bahçeli ile Doğan'ın Kelkit'te birbirlerine yağdırdıkları iltifatlar görmeye değerdi. Bahçeli yaptığı iltifatlardan sonra Aydın Doğan'ı kastederek şunları söylerken, "Hepimizin bildiği gibi toplumlar, kendilerine yön veren müteşebbis, aydın, önder ruhlu, vefakar ve fedakar insanların çokluğu ölçüsünde gelişme ve kalkınma yolunda mesafe kaydedebilirler. Bu kişiler, maddi ve manevi bütün varlıklarını, içersinden çıkmış olduğu toplumla paylaşmak, toplumun gelişimi ve ilerlemesi için kullanmaktan mutluluk duyarlar. Toplum içinde üreterek kazandıklarını, yine toplum için sarfederler. Bizim ülkemiz de bu açıdan son derece şanslı bir ülkedir. Hayırda yardımlaşma ve dayanışmada birbirleriyle hatta kendisi ile yarışan güzel insanlarımız bulunmakta. Birbirinden seçkin zaruri ve kalıcı eserlerle millete hizmet vermektedirler" Aydın Doğan da Bahçeli'ye şöyle mukabele ediyordu: "Sayın Bahçeli, seçim kararı ile Türkiye'nin önünü açtınız. Bu, okul ile Türkiye'nin önünü açacak gelişmeleri hep birlikte başlatıyoruz." Aralarından adeta su sızmıyordu. Frankfurt'tan Kelkit'e uzanan bu süreçte Bahçeli kanadında yaşanan bu değişimin kerameti tam anlaşılamamışken, Bahçeli Gümüşhane'de bambaşka bir telaş yaşıyordu. Bahçeli basında ısrarla yayınlanan: "MHP Avrupa Birliği'ne karşı" haberlerinden duyduğu rahatsızlığı adeta bir "Avrupa telaşı" haline getirerek, ortağı Yılmaz'ın yaşadığı "Avrupa paniği"ne ortak oluyordu. Bahçeli ısrarla "Ben de Avrupa Birliği'ne girişi destekliyorum, benim ve partimin AB uğruna çıkardığı yasaları ve gösterdiği gayreti görmezlikten gelemezsiniz" vurgusunu yapıyordu. Gümüşhane'de Avrupa Birliği uyum yasaları paketini bütün yönleriyle değerlendirdiklerini belirten Bahçeli, Türkiye'nin AB üyeliği siyasi hedefini "samimiyetle desteklediklerini" söyleyerek, "AB üyelik sürecinde gelinen bu aşamada, konunun böyle dar bir çerçeve ile sınırlandırılmasının" nedenini ve mantığını anlayamadığından yakınıyordu. Yani Bahçeli, AB karşıtı gösterilip, AB cephesinde yeralamamaktan müştekiydi. Ciddi bir frekans sorunu yaşayan Bahçeli ve MHP, yıllardan beri bir türlü milletle aynı frekansı tutturamamıştı.
Aydın Doğan'ın "siyaset mühendisliğini" kusursuz yapıtığını, kimisini pijamalarıyla karşılayarak, kimisini Frankfurt'ta toplayarak, kimisini Teke Tek, kimisini de kurdela keserek avucunun içine aldığını bir kez daha görmüş olduk.
Bahçeli'nin ve MHP'nin Aydın Doğan'a, yaptığı "siyaset mühendisliği"nden ötürü duydukları öfke büyüktü. Her fırsatta bu öfkeyi dile getiren MHP'lilerden en ilginç tepki Sağlık Bakanı Osman Durmuş'tan gelmişti. Durmuş, "Ankara'daki değişikliği gidip Frankfurt'ta ayarlıyorlar, yengesi gâvur olanlar" diyerek Aydın Doğan ve Mesut Yılmaz'a olan öfkesini ifade ediyordu.
57. Hükümet kurulduğundan beri MHP'yi hedef tahtasına alan Doğan Medya Grubu'nun MHP'ye karşı takındığı tavır, Doğan Grubu'na olan öfkeyi biriktirerek çoğaltıyordu. Ama Bahçeli, Doğan'ın gözden çıkardığı iki bakanını bu kampanyalara feda etmekten kurtulamamıştı. Sağlık Bakanı Osman Durmuş da son anda kurtulmuştu feda edilmekten. Ne de olsa Bahçeli her isteyene kelle vermeyi adet haline getirmişti. Doğan'ın karşısına dikilebilmesi mümkün müydü?
Bizler tam, Aydın Doğan ile Bahçeli arasındaki bu gerginliğin son günlerde anlaşılamayan bir şekilde yumuşamasının hikmetini kavramaya çalışırken, önceki gün Aydın Doğan ile Devlet Bahçeli'nin birbirlerine samimi iltifatlarda bulundukları Gümüşhane Kelkit'te Doğan tesislerinin açılışı gerçekleşti. Kelkit'e şeref konuğu olarak giden Bahçeli'nin takındığı tavır, gerçekten çok ilginçti ama şaşırtıcı değildi. Çünkü Bahçeli yaklaşık 3 yıldır Türk milletini şaşırtmaya devam ediyordu...
Bahçeli ile Doğan'ın Kelkit'te birbirlerine yağdırdıkları iltifatlar görmeye değerdi. Bahçeli yaptığı iltifatlardan sonra Aydın Doğan'ı kastederek şunları söylerken, "Hepimizin bildiği gibi toplumlar, kendilerine yön veren müteşebbis, aydın, önder ruhlu, vefakar ve fedakar insanların çokluğu ölçüsünde gelişme ve kalkınma yolunda mesafe kaydedebilirler. Bu kişiler, maddi ve manevi bütün varlıklarını, içersinden çıkmış olduğu toplumla paylaşmak, toplumun gelişimi ve ilerlemesi için kullanmaktan mutluluk duyarlar. Toplum içinde üreterek kazandıklarını, yine toplum için sarfederler. Bizim ülkemiz de bu açıdan son derece şanslı bir ülkedir. Hayırda yardımlaşma ve dayanışmada birbirleriyle hatta kendisi ile yarışan güzel insanlarımız bulunmakta. Birbirinden seçkin zaruri ve kalıcı eserlerle millete hizmet vermektedirler" Aydın Doğan da Bahçeli'ye şöyle mukabele ediyordu: "Sayın Bahçeli, seçim kararı ile Türkiye'nin önünü açtınız. Bu, okul ile Türkiye'nin önünü açacak gelişmeleri hep birlikte başlatıyoruz." Aralarından adeta su sızmıyordu. Frankfurt'tan Kelkit'e uzanan bu süreçte Bahçeli kanadında yaşanan bu değişimin kerameti tam anlaşılamamışken, Bahçeli Gümüşhane'de bambaşka bir telaş yaşıyordu. Bahçeli basında ısrarla yayınlanan: "MHP Avrupa Birliği'ne karşı" haberlerinden duyduğu rahatsızlığı adeta bir "Avrupa telaşı" haline getirerek, ortağı Yılmaz'ın yaşadığı "Avrupa paniği"ne ortak oluyordu. Bahçeli ısrarla "Ben de Avrupa Birliği'ne girişi destekliyorum, benim ve partimin AB uğruna çıkardığı yasaları ve gösterdiği gayreti görmezlikten gelemezsiniz" vurgusunu yapıyordu. Gümüşhane'de Avrupa Birliği uyum yasaları paketini bütün yönleriyle değerlendirdiklerini belirten Bahçeli, Türkiye'nin AB üyeliği siyasi hedefini "samimiyetle desteklediklerini" söyleyerek, "AB üyelik sürecinde gelinen bu aşamada, konunun böyle dar bir çerçeve ile sınırlandırılmasının" nedenini ve mantığını anlayamadığından yakınıyordu. Yani Bahçeli, AB karşıtı gösterilip, AB cephesinde yeralamamaktan müştekiydi. Ciddi bir frekans sorunu yaşayan Bahçeli ve MHP, yıllardan beri bir türlü milletle aynı frekansı tutturamamıştı.
Aydın Doğan'ın "siyaset mühendisliğini" kusursuz yapıtığını, kimisini pijamalarıyla karşılayarak, kimisini Frankfurt'ta toplayarak, kimisini Teke Tek, kimisini de kurdela keserek avucunun içine aldığını bir kez daha görmüş olduk.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012