Tarihin hangi devrinde olursa olsun ve Müslümanların yönetiminde kim olursa olsun, Kitap ve Sünnet’in belirlediği kırmızı çizgileri pembeleştirenler, hem kendilerinin hem de yönettikleri toplumların felaketini hazırlamışlardır.
Kerim Kitabımız ve onu tebliğ eden Evrenin Efendisi bir konuya dikkat çekiyorsa o konuda tüm Müslümanlar dikkat kesilmeliler ama özellikle yöneticiler pürdikkat kesilmelidirler.
Bu konudaki ihmallerin, umursamazlıkların çok pahalıya mal olduğuna hem tarih şahit hem de yaşadığımız günler.
Müslümanların diğer milletlerle münasebetlerini tanzim eden, olmazsa olmazları belirleyen ve adeta Müslüman yöneticilere kopya veren ayetlerden biri de Al-i İmran sûresinin 118. ayeti ve devamındaki ayetlerdir:
“Ey o bütün iman edenler! Ağyarınızdan yar tutmayın, sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sarpa sarmanızı arzu ederler, görmüyor musunuz buğzları ağızlarından taşmakta, sinelerinin gizlediği ise daha büyüktür, işte size âyetleri sarih bildirdik aklederseniz.” (Hamdi Yazır)
“Ey iman nimetine kavuşanlar, kendi dışınızdakilerden müsteşar, danışman, sırlarınıza vâkıf olacak çalışma arkadaşı edinmeyin. Onlar, size fenalık etmekten, ortalık bulandırmaktan, bozgunculuk etmekten geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri düşmanlıkları ise, daha fazladır. Aklınızı kullanırsanız eğer, size karşı azılı düşman olduklarının delillerini açıkladığımızı anlayacaksınız.” (Ahmet Tekin)
Bu ayetin daha geniş tefsirini ise merhum Hamdi Yazır şöyle yapıyor:
“Bitâne, esasında elbisenin iç yüzündeki astar demektir. Bundan bir kimsenin sırlarına vakıf olan pek sıkı dostuna da "bitâne denilir. Müminler, milletlerinin ehlinden başkasını, yani gerek kâfirleri ve gerekse münafıkları (iki yüzlüleri) iç yüzlerine vakıf olacak özel işlerinde ve muamelelerinde kullanmaktan yasaklanmıştır ki, bu yasaklamanın özel hususlara da şümulü bulunmakla beraber âyetin siyâkı (gelişi) daha çok genel işlere bakmaktadır. Bunun gerekçesi de her iki tarafın ruhî durumları izah olunarak anlatılmıştır.
Evvela size fesat ve zarar yapmakta hiç kusur etmezler. Size meşakkat ve zahmet veren şeylerden memnun olurlar. Buğuzları ağızlarından taşmış, aleyhinize devamlı propaganda yapmaktadırlar. Halbuki sîne (göğüs, kalp)lerinde gizledikleri öfkeler, kinler daha büyüktür.“
On seneden beri ülkeyi idare eden, idare edenlere şartsız destek veren tüm arkadaşlara tavsiye ediyoruz, durumlarını, icraatlarını ve geldikleri noktayı bir de bu ayet ışığında ölçsünler, tartsınlar ve değerlendirsinler lütfen.
Kerim Kitabımız ve onu tebliğ eden Evrenin Efendisi bir konuya dikkat çekiyorsa o konuda tüm Müslümanlar dikkat kesilmeliler ama özellikle yöneticiler pürdikkat kesilmelidirler.
Bu konudaki ihmallerin, umursamazlıkların çok pahalıya mal olduğuna hem tarih şahit hem de yaşadığımız günler.
Müslümanların diğer milletlerle münasebetlerini tanzim eden, olmazsa olmazları belirleyen ve adeta Müslüman yöneticilere kopya veren ayetlerden biri de Al-i İmran sûresinin 118. ayeti ve devamındaki ayetlerdir:
“Ey o bütün iman edenler! Ağyarınızdan yar tutmayın, sizi şaşırtmakta kusur etmezler, sarpa sarmanızı arzu ederler, görmüyor musunuz buğzları ağızlarından taşmakta, sinelerinin gizlediği ise daha büyüktür, işte size âyetleri sarih bildirdik aklederseniz.” (Hamdi Yazır)
“Ey iman nimetine kavuşanlar, kendi dışınızdakilerden müsteşar, danışman, sırlarınıza vâkıf olacak çalışma arkadaşı edinmeyin. Onlar, size fenalık etmekten, ortalık bulandırmaktan, bozgunculuk etmekten geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri düşmanlıkları ise, daha fazladır. Aklınızı kullanırsanız eğer, size karşı azılı düşman olduklarının delillerini açıkladığımızı anlayacaksınız.” (Ahmet Tekin)
Bu ayetin daha geniş tefsirini ise merhum Hamdi Yazır şöyle yapıyor:
“Bitâne, esasında elbisenin iç yüzündeki astar demektir. Bundan bir kimsenin sırlarına vakıf olan pek sıkı dostuna da "bitâne denilir. Müminler, milletlerinin ehlinden başkasını, yani gerek kâfirleri ve gerekse münafıkları (iki yüzlüleri) iç yüzlerine vakıf olacak özel işlerinde ve muamelelerinde kullanmaktan yasaklanmıştır ki, bu yasaklamanın özel hususlara da şümulü bulunmakla beraber âyetin siyâkı (gelişi) daha çok genel işlere bakmaktadır. Bunun gerekçesi de her iki tarafın ruhî durumları izah olunarak anlatılmıştır.
Evvela size fesat ve zarar yapmakta hiç kusur etmezler. Size meşakkat ve zahmet veren şeylerden memnun olurlar. Buğuzları ağızlarından taşmış, aleyhinize devamlı propaganda yapmaktadırlar. Halbuki sîne (göğüs, kalp)lerinde gizledikleri öfkeler, kinler daha büyüktür.“
On seneden beri ülkeyi idare eden, idare edenlere şartsız destek veren tüm arkadaşlara tavsiye ediyoruz, durumlarını, icraatlarını ve geldikleri noktayı bir de bu ayet ışığında ölçsünler, tartsınlar ve değerlendirsinler lütfen.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Kârlı ihanetler! / 20.08.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Kârlı ihanetler! / 20.08.2025