Amerika ile Rusya, kırk yıllık Kâniler...
Yarım asırlık Soğuk savaş yıllarında birbirlerine karşı NATO'yu ve Varşova paktlarını kurdular.
Bu paktlar üzerinden soğuk ve sıcak bilek güreşleri yaptılar, ortalığı kasıp kavurdular.
Lakin devran öyle döndü ki, olur mu yani, derken? Oldu yani.
Kırk yıllık Kâni, şimdilerde oldu yani.
Dünya, ABD ile Rusya arasındaki "ortaklık" mesabesinde yakınlaşmaya şahit oluyor.
Suriye, Irak ve Kuzey Irak ekseninde kolkola yürüyorlar.
Haçlı dünyası, burnumuzun dibine kurdukları seralarda çeyrek asırdan beri el-Kaide, PYD, YPG, PKK, IŞİD, el-Nusra, Barzani ve sair gruplarını türetti.
Semirttiler.
Donattılar.
Terör estirdiler.
Bölgemizde istedikleri gibi at oynatmak ve Amerika'nın kurt diplomatı Henry Kissenger'in bizzat ilan ettiği Büyük İsrail hedefinin önünü açmak üzere konjonktüre göre bu grupları kullandılar, kullanıyorlar.
Bölge ülkelerine karşı, bölgedeki halklara karşı vaziyete göre bunları nöbetleşe devreye sokuyorlar.
PKK'yla vuruyorlar, Barzani'ye razı ediyorlar.
IŞİD ile terör estiriyorlar, el-Nusra ve ÖSÖ'ya razı ediyorlar.
YPG'yle dövüyorlar, PYD'ye razı ediyorlar.
Nihayet bölgemizi paramparça ettiler, yutulacak lokmalar haline getiriyorlar.
Türkiye'nin, yıllardan beri bunlarla dalaşmaktan ve cebelleşmekten değil başını kaşımaya, başını kaldırmaya vakti olmadı, takati kalmadı.
Maalesef bu süreçte Türkiye'yi de kan kaybettirerek elde tutmayı başardılar.
Türkiye'nin milli ve bölgesel bir kolektif akıl ortaya koymasına imkan bırakmadılar.
Türkiye'yi sırtını sıvazlayarak Kuzey Irak ve Suriye'de IŞİD avına sürdüler; kendilerini geri çektiler. Türkiye'yi yalnız bırakmakla kalmadılar, ava giderken PYD ile, YPG ile avlıyorlar.
PYD veya YPG'nin iş göremediği yerde, karşımıza Amerika veya Rusya olarak kendileri çıkıyorlar.
ABD'ye başkan seçilen Trump, seçim öncesinden saman altından yürüttüğü suyu, seçimden sonra da yürütüyor; bölgemizde Rusya ile emperyal ortaklık temelleri atıyor.
Irak-Suriye ekseninde ortak operasyona giriyorlar.
Artık birlikte poz veriyorlar.
Ajanslar, Amerikan ve Rus askerlerinin Membiç'te buluşma ve beraberlik fotoğraflarını yayınlıyor.
Amerika ile Rusya kırk yıllık Kâni, lakin olmuşlar yani? Onun-bunun filan değil, bizzat Türkiye'mizin, bölgemizin ve ülkemizin üzerine geliyorlar.
Bölgemiz ve dünyamız böylesi bir yeni vaziyet ve sürpriz Amerikan-Rus birlikteliği yaşarken; bundan, Türkiye'nin topyekun tek yürek olması gerektiğini artık anlamalıyız.
Günübirlik işler ve karın doyurmayacak prosedürler yüzünden bölünüp-parçalanma, hatta bizi itekleyip sürdükleri el-Bab'ta, Membiç'te boğmaya çalışan küresel güçlerin oyunlarına gelerek içte birbirimizi kırma lüksümüzün olmadığını idrak etmeliyiz.
Bu bağlamda BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Cumartesi gecesi Meltem TV ekranlarından "Herkesi barıştıracaksınız, herkesi barıştıracağız? Bunun karşılığında da kimseden bir şey beklemiyoruz. Gelen kazanır, gelmeyen hangi mevkide, hangi noktada, hangi yerde olursa olsun vallahi de billahi de kaybeder" seslenişi, gerçekten hayati ve tarihidir.
Bu barış ve kardeşlik gerçeğini ancak körelmemiş vicdan, tutulmamış akıl ve mühürlenmemiş kalpler görür. O zaman ülkemiz içinde de kırk yıllık Kâni, elbette olur yani? Böylece de belki vatan kurtulur.
Yarım asırlık Soğuk savaş yıllarında birbirlerine karşı NATO'yu ve Varşova paktlarını kurdular.
Bu paktlar üzerinden soğuk ve sıcak bilek güreşleri yaptılar, ortalığı kasıp kavurdular.
Lakin devran öyle döndü ki, olur mu yani, derken? Oldu yani.
Kırk yıllık Kâni, şimdilerde oldu yani.
Dünya, ABD ile Rusya arasındaki "ortaklık" mesabesinde yakınlaşmaya şahit oluyor.
Suriye, Irak ve Kuzey Irak ekseninde kolkola yürüyorlar.
Haçlı dünyası, burnumuzun dibine kurdukları seralarda çeyrek asırdan beri el-Kaide, PYD, YPG, PKK, IŞİD, el-Nusra, Barzani ve sair gruplarını türetti.
Semirttiler.
Donattılar.
Terör estirdiler.
Bölgemizde istedikleri gibi at oynatmak ve Amerika'nın kurt diplomatı Henry Kissenger'in bizzat ilan ettiği Büyük İsrail hedefinin önünü açmak üzere konjonktüre göre bu grupları kullandılar, kullanıyorlar.
Bölge ülkelerine karşı, bölgedeki halklara karşı vaziyete göre bunları nöbetleşe devreye sokuyorlar.
PKK'yla vuruyorlar, Barzani'ye razı ediyorlar.
IŞİD ile terör estiriyorlar, el-Nusra ve ÖSÖ'ya razı ediyorlar.
YPG'yle dövüyorlar, PYD'ye razı ediyorlar.
Nihayet bölgemizi paramparça ettiler, yutulacak lokmalar haline getiriyorlar.
Türkiye'nin, yıllardan beri bunlarla dalaşmaktan ve cebelleşmekten değil başını kaşımaya, başını kaldırmaya vakti olmadı, takati kalmadı.
Maalesef bu süreçte Türkiye'yi de kan kaybettirerek elde tutmayı başardılar.
Türkiye'nin milli ve bölgesel bir kolektif akıl ortaya koymasına imkan bırakmadılar.
Türkiye'yi sırtını sıvazlayarak Kuzey Irak ve Suriye'de IŞİD avına sürdüler; kendilerini geri çektiler. Türkiye'yi yalnız bırakmakla kalmadılar, ava giderken PYD ile, YPG ile avlıyorlar.
PYD veya YPG'nin iş göremediği yerde, karşımıza Amerika veya Rusya olarak kendileri çıkıyorlar.
ABD'ye başkan seçilen Trump, seçim öncesinden saman altından yürüttüğü suyu, seçimden sonra da yürütüyor; bölgemizde Rusya ile emperyal ortaklık temelleri atıyor.
Irak-Suriye ekseninde ortak operasyona giriyorlar.
Artık birlikte poz veriyorlar.
Ajanslar, Amerikan ve Rus askerlerinin Membiç'te buluşma ve beraberlik fotoğraflarını yayınlıyor.
Amerika ile Rusya kırk yıllık Kâni, lakin olmuşlar yani? Onun-bunun filan değil, bizzat Türkiye'mizin, bölgemizin ve ülkemizin üzerine geliyorlar.
Bölgemiz ve dünyamız böylesi bir yeni vaziyet ve sürpriz Amerikan-Rus birlikteliği yaşarken; bundan, Türkiye'nin topyekun tek yürek olması gerektiğini artık anlamalıyız.
Günübirlik işler ve karın doyurmayacak prosedürler yüzünden bölünüp-parçalanma, hatta bizi itekleyip sürdükleri el-Bab'ta, Membiç'te boğmaya çalışan küresel güçlerin oyunlarına gelerek içte birbirimizi kırma lüksümüzün olmadığını idrak etmeliyiz.
Bu bağlamda BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Cumartesi gecesi Meltem TV ekranlarından "Herkesi barıştıracaksınız, herkesi barıştıracağız? Bunun karşılığında da kimseden bir şey beklemiyoruz. Gelen kazanır, gelmeyen hangi mevkide, hangi noktada, hangi yerde olursa olsun vallahi de billahi de kaybeder" seslenişi, gerçekten hayati ve tarihidir.
Bu barış ve kardeşlik gerçeğini ancak körelmemiş vicdan, tutulmamış akıl ve mühürlenmemiş kalpler görür. O zaman ülkemiz içinde de kırk yıllık Kâni, elbette olur yani? Böylece de belki vatan kurtulur.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019