Toplumumuz gayet sancılı dönemlerden geçmektedir. Kimse kimsenin hakkını hukukunu gözetme noktasında pekte hassas davranmamaktadır.
Toplumda oluşan genel karakter bencillik ve mesuliyetsizlik olarak özetlenebilir. Oluşan bu durum toplumsal barışı ve huzuru da haliyle ortadan kaldırmaktadır. Hâlbuki bugün başkasının hak ve hukukunu gözetmeyenlerin, gelecekte kendi hak ve hukuklarının da başkaları tarafından çiğneneceği muhakkaktır.
Toplumsal olayların ayyuka çıktığı bir zamanda yaşıyorsak eğer; o zaman "kantarın topunun kaçtığı" gerçeğini de kabullenmek zorundayız.
Toplumun refahının kişinin refahından geçtiği bir gerçektir. Kişilerin de bu refahı sağlayacak duruma gelebilmeleri için disiplinli bir eğitime ihtiyaçları vardır. Bunun için de belirli kurallara uyulmalıdır. Yani tabir yerinde ise fertlerin hak hukuk tanır bir hâle bürünmesi gerekmektedir.
Bu hakları, en ince ayrıntısına varıncaya kadar yüce dinimiz İslam ortaya koymuştur. Kişilerin birbirinden; komşunun komşudan emin olduğu bir yapıya ulaşılmadıkça refah toplumunun, oluşmayacağı muhakkaktır. Bu yapının oluşması için de sağlam kurallara ihtiyaç vardır. Kuralların sağlamlığı, kural koyucu ile doğrudan alakalıdır. Arzulanan sağlam yapının oluşmasında din olgusu önemli bir yer teşkil etmektedir. Din olgusunun üzerinde özellikle durmak zorundayız. Çünkü insanlık birbirine olan saygı ve sevgisini büyük oranda kaybetmiş bir vaziyettedir.
Bu durumun ortadan kaldırılmasında ancak ve ancak Allah (cc) korkusu ve sevgisi etken olabilir. Daha açık ifadeyle dünyada yaptıklarından ve yapacaklarından ahirette hesaba çekileceğini bilen, hesap korkusunu içinde barındıran ve yaşayan kimselerin daha ölçülü bir davranış sergilediklerini söyleyebiliriz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın sohbetlerinde sık sık dile getirdiği bir ifade maksadımızı çok güzel bir şekilde özetlemektedir."Eğer insanlara öldükten sonra tekrar dirilip hesaba çekileceğini tam manasıyla öğretebilsek; ortada suç diye bir şey kalmaz. İnsanların suç işlediği anları, hesap korkusundan gafil oldukları anlarıdır"
Dünyadaki düşünce ve davranışlarında hesap korkusundan gafil olmadan yaşamaya çalışanlar, herkesin hak ve hukukuna riayet edecek ve dolayısıyla kişilik hak ve hukuku düzene girecektir.
Kişilik hak ve hukukunun oluştuğu toplumda da karşılıklı sevginin, barışın, hâkim olmasıyla insanların birbirine bakışları bile değişecektir. Ve böylece istenilen refah ve huzur ortamı sağlanmış olacaktır.
Toplumda oluşan genel karakter bencillik ve mesuliyetsizlik olarak özetlenebilir. Oluşan bu durum toplumsal barışı ve huzuru da haliyle ortadan kaldırmaktadır. Hâlbuki bugün başkasının hak ve hukukunu gözetmeyenlerin, gelecekte kendi hak ve hukuklarının da başkaları tarafından çiğneneceği muhakkaktır.
Toplumsal olayların ayyuka çıktığı bir zamanda yaşıyorsak eğer; o zaman "kantarın topunun kaçtığı" gerçeğini de kabullenmek zorundayız.
Toplumun refahının kişinin refahından geçtiği bir gerçektir. Kişilerin de bu refahı sağlayacak duruma gelebilmeleri için disiplinli bir eğitime ihtiyaçları vardır. Bunun için de belirli kurallara uyulmalıdır. Yani tabir yerinde ise fertlerin hak hukuk tanır bir hâle bürünmesi gerekmektedir.
Bu hakları, en ince ayrıntısına varıncaya kadar yüce dinimiz İslam ortaya koymuştur. Kişilerin birbirinden; komşunun komşudan emin olduğu bir yapıya ulaşılmadıkça refah toplumunun, oluşmayacağı muhakkaktır. Bu yapının oluşması için de sağlam kurallara ihtiyaç vardır. Kuralların sağlamlığı, kural koyucu ile doğrudan alakalıdır. Arzulanan sağlam yapının oluşmasında din olgusu önemli bir yer teşkil etmektedir. Din olgusunun üzerinde özellikle durmak zorundayız. Çünkü insanlık birbirine olan saygı ve sevgisini büyük oranda kaybetmiş bir vaziyettedir.
Bu durumun ortadan kaldırılmasında ancak ve ancak Allah (cc) korkusu ve sevgisi etken olabilir. Daha açık ifadeyle dünyada yaptıklarından ve yapacaklarından ahirette hesaba çekileceğini bilen, hesap korkusunu içinde barındıran ve yaşayan kimselerin daha ölçülü bir davranış sergilediklerini söyleyebiliriz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın sohbetlerinde sık sık dile getirdiği bir ifade maksadımızı çok güzel bir şekilde özetlemektedir."Eğer insanlara öldükten sonra tekrar dirilip hesaba çekileceğini tam manasıyla öğretebilsek; ortada suç diye bir şey kalmaz. İnsanların suç işlediği anları, hesap korkusundan gafil oldukları anlarıdır"
Dünyadaki düşünce ve davranışlarında hesap korkusundan gafil olmadan yaşamaya çalışanlar, herkesin hak ve hukukuna riayet edecek ve dolayısıyla kişilik hak ve hukuku düzene girecektir.
Kişilik hak ve hukukunun oluştuğu toplumda da karşılıklı sevginin, barışın, hâkim olmasıyla insanların birbirine bakışları bile değişecektir. Ve böylece istenilen refah ve huzur ortamı sağlanmış olacaktır.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024