Kitabı tahrif eden, dalalette olandır

İnsanlık hangi dönemde, Hak yoldan uzaklaşmışsa Cenab-ı Hak o millette peygamber göndermiştir. 

Allah Resulü (s.a.a) hak dini tebliğe başladığında, ehl-i kitap denilen zümre de vardı. Önceki kitaptan bilenler. Kitaptan bildikleri ile bile bile inkâr edenler demektir.

Hz. Âdem'den (a.s), Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.a) gelen dinin adı İslam'dır. Bu dine inananlara mümin ve müslüman denmiştir.

Ayet-i kerimede buyrulur:

"İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi." (Al-i İmran 67).

"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır." (Al-i İmran 85).

"Hani, Meryem oğlu İsa, 'Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim' demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, 'Bu, apaçık bir sihirdir' dediler. (Saf, 6). 

Nitekim Allah Resulü (s.a.a) dünyaya geldiğinde, Yahudi bilginleri son peygamberin geldiğini fark etmişlerdi. 

"Onlara Allah tarafından yanlarındaki kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, daha önce kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki gerçeği bilmiyorlarmış gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar." (Bakara 101). 

Ehl-i kitap bilerek gerçeği inkâr etti. 

Muhterem Hocamız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, 'Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı' isimli, araştırma, hüküm, tesbit yüklü eseri, konu ile alakalı elimizde mükemmel kaynaktır.

İslam yegâne tek kurtuluş yoludur. Tek dindir. Tek olan hak dindir. Son dindir. Bunun dışında bir din yoktur.

Kısaca Yahudiler; Tevrat'ı bozan demektir. Yahudilik diye bir din yoktur. 

Kısaca Hıristiyan, İncil'i bozan ve değiştiren demektir. Hıristiyanlık diye bir din yoktur. 

Müslümanlar ehl-i kitabı iyi tanısınlar diye yüzlerce ayet-i kerime vardır. Allah Resulü'nün hadis-i şerifleri, tembihleri vardır. Ehl-i Beyt'in duruşu vardır. 

Buna rağmen tarihte ve günümüzde kendini İslam âlimi diye gösteren kişiler, dinde olmayan görüş ve fetvalarını ehl-i kitap konusunda da ortaya koymaya çalışmışlardır. FETÖ'nün en büyük fitnesi bu batılı Hak diye içimize sokmaya çalışması olmuştur. Maalesef, İmam Hatip, İlahiyat kadroları, Diyanet, peşine takılırken, üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey tek başına bu sapıklığın karşısında olmuş ve başarmıştır.

Son çağların bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dir. Kur'an ve sünnet ölçüsü, Ehl-i Beyt duruşu ile Dinlerarası Diyalog, Medeniyetler İttifakı, Ilımlı İslam diye isimlendirilen fitnelere tek başına karşı çıkmıştır. İslam'ın doğru anlatılması ve yaşanması konusunda baş olmuştur. Ümmete rehberlik edecek kadroları yetiştirmiştir.

Hristiyan ve Yahudiler inanç bakımında batıldır. Allah'ın kabul etmediği bir tutum içine girmişlerdir. İslam olmadıkça kurtuluş yoktur. Cennet yoktur.

Allah'a, doğru bir itikad ile iman etmeleri gerekmektedir.

Son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa'ya inanmaları gerekmektedir.

Kur'an-ı Kerim'e inanmaları gerekmektedir.

Aksi halde ayet-i kerimede buyrulur: "Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler."

Allah'ın, Resulü'nün (s.a.a), dinin, kitabın hükmü budur.

Ancak, insan olarak hakkı vardır. Ticaret, alış veriş olabilir. İtikad olarak dost olamazlar. 

Kurtuluş ancak; Ehl-i Beyt gemisine binmekle mümkündür. Bu milletin mayası budur. Ahlakın en zirvede olduğu zamanlarda bu renge bürünmüştür. 

Gönül dostu Prof. Dr. Haydar Baş Bey, öyle bir pınarın sahibi ki, kıyamete kadar bu pınardan içenler kâmil olacaklardır. İnsanı tanıyan, insana çıkış yollarını gösterendir. Burada tertemiz kalırsın. 

Kadın-erkek, itikat, ibadet ahlak ölçülerinde sığınılacak limandır. 

On iki İmam'ın, evliyaların feyzi ve tasarrufu ile korunursun. Bu kapıya kirlilik, laubalilik, deizm, ihanet, vesvese giremez.