Kitlesel göçün etkileri nedir?
Türkiye 3,1 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken her geçen gün artan kitlesel göç ekonomik ve toplumsal sorunların doğmasına neden oluyor
24.11.2025 12:20:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Kitlesel Göç, büyük nüfus kitlelerinin bir bölgeden başka bir bölgeye hareket etmesi olarak tanımlanıyor.
Türkiye dünyada en fazla kitlesel göçe maruz kalan ülkelerinden biri olarak yer alıyor. UNCHCR'nin (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu) 2024 orta yılı raporuna göre Türkiye 3,1 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Listenin birinci sırasındaki İran'da ise toplam 3,8 milyon mülteciyi içerisinde barındırıyor.
"Suriye kriziyle başladı"
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile Türkiye tarihindeki en büyük kitlesel göç ile karşılaştı. Milyonlarca Suriyeli Türkiye'ye sığınırken dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "Açık Kapı" politikası Türkiye'nin geri dönülemez mülteci sorununun da başlangıcı oldu.
Türkiye'nin bu kadar göç almasındaki bir diğer faktörde coğrafi konumu savaşların yaşandığı ülkelere yakın olan Türkiye, Afganistan, Irak, İran ve Afrika ülkelerinden göç almaya devam ediyor.
"Ekonomiyi derinden etkiledi"
Kitlesel göç, ülke ekonomilerini de derin etkiliyor. Türkiye'de bunun çarpıcı örneklerinden biri. Özellikle istihdam olanaklarının vatandaşlar için her geçen gün düşmesi hükümetin göç politikalarının da sürekli eleştirilmesine neden oluyor.
Bir ülkenin sürekli farklı ülkelerden göç alması kamu harcamalarını artırırken inşaat ve tekstil gibi çalışmak istenmeyen sektörlerdeki işgücü açığı da kapanmasını sağlıyor.
İş gücü piyasasındaki artış, yerel halk ve göçmenler arasında iş bulma konusunda gerilimlerin yaşanmasına sebep olurken göçmenlerin düşük ücret ve güvencesiz işlerde çalışması kayıt dışı ekonomiyi yükseltiyor.
"Kültürel çatışmalar arttı"
Dışarıdan gelen bir kültürün, gün geçtikçe bir o bölgede baskın olması yerel halk ve göçmenler arasında çatışmalar çıkarıyor.
Türkiye'de Suriyeli bakkalların ve Arapça tabelalı işletmelerin çoğalması yerel halk tarafından hoş karşılanmamıştı.
30 Haziran 2024 tarihinde de Kayseri'de Suriyeli göçmenin bir çocuğu taciz ettiği iddiası yerel halkta infial yaratmış, Suriyeli mültecilere ait evler, dükkanlar ve araçlara saldırılar yapılmıştı. Olayın ardından yaklaşık 474 kişi gözaltına alınmıştı.
Ümit Özdağ'dan kitlesel göç tepkisi
Zafer Partisi iktidarın kitlesel göç politikalarını en sert eleştiren muhalif partilerden biri. Zafer Partisi Genel Başkan Ümit Özdağ sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kitlesel göçü "Batı uygarlığı için tehdit" olarak tanımladığına dikkati çekerek Türkiye'nin de benzer bir risk altında olduğunu savundu. Özdağ, "Dostum Trump söyleyince çok doğru, Zafer Partisi söyleyince ırkçı oluyor öyle mi?" ifadelerini kullandı.
Özetlemek gerekirse Türkiye kitlesel göç nedeniyle hem ekonomik hem de sosyolojik sorunlar yaşıyor. Bu sorunlarının giderilmesi içinde yeni göçmen politikalarının en hızlı şekilde geliştirilmesi gerekiyor.
Türkiye dünyada en fazla kitlesel göçe maruz kalan ülkelerinden biri olarak yer alıyor. UNCHCR'nin (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu) 2024 orta yılı raporuna göre Türkiye 3,1 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Listenin birinci sırasındaki İran'da ise toplam 3,8 milyon mülteciyi içerisinde barındırıyor.
"Suriye kriziyle başladı"
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile Türkiye tarihindeki en büyük kitlesel göç ile karşılaştı. Milyonlarca Suriyeli Türkiye'ye sığınırken dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "Açık Kapı" politikası Türkiye'nin geri dönülemez mülteci sorununun da başlangıcı oldu.
Türkiye'nin bu kadar göç almasındaki bir diğer faktörde coğrafi konumu savaşların yaşandığı ülkelere yakın olan Türkiye, Afganistan, Irak, İran ve Afrika ülkelerinden göç almaya devam ediyor.
"Ekonomiyi derinden etkiledi"
Kitlesel göç, ülke ekonomilerini de derin etkiliyor. Türkiye'de bunun çarpıcı örneklerinden biri. Özellikle istihdam olanaklarının vatandaşlar için her geçen gün düşmesi hükümetin göç politikalarının da sürekli eleştirilmesine neden oluyor.
Bir ülkenin sürekli farklı ülkelerden göç alması kamu harcamalarını artırırken inşaat ve tekstil gibi çalışmak istenmeyen sektörlerdeki işgücü açığı da kapanmasını sağlıyor.
İş gücü piyasasındaki artış, yerel halk ve göçmenler arasında iş bulma konusunda gerilimlerin yaşanmasına sebep olurken göçmenlerin düşük ücret ve güvencesiz işlerde çalışması kayıt dışı ekonomiyi yükseltiyor.
"Kültürel çatışmalar arttı"
Dışarıdan gelen bir kültürün, gün geçtikçe bir o bölgede baskın olması yerel halk ve göçmenler arasında çatışmalar çıkarıyor.
Türkiye'de Suriyeli bakkalların ve Arapça tabelalı işletmelerin çoğalması yerel halk tarafından hoş karşılanmamıştı.
30 Haziran 2024 tarihinde de Kayseri'de Suriyeli göçmenin bir çocuğu taciz ettiği iddiası yerel halkta infial yaratmış, Suriyeli mültecilere ait evler, dükkanlar ve araçlara saldırılar yapılmıştı. Olayın ardından yaklaşık 474 kişi gözaltına alınmıştı.
Ümit Özdağ'dan kitlesel göç tepkisi
Zafer Partisi iktidarın kitlesel göç politikalarını en sert eleştiren muhalif partilerden biri. Zafer Partisi Genel Başkan Ümit Özdağ sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kitlesel göçü "Batı uygarlığı için tehdit" olarak tanımladığına dikkati çekerek Türkiye'nin de benzer bir risk altında olduğunu savundu. Özdağ, "Dostum Trump söyleyince çok doğru, Zafer Partisi söyleyince ırkçı oluyor öyle mi?" ifadelerini kullandı.
Özetlemek gerekirse Türkiye kitlesel göç nedeniyle hem ekonomik hem de sosyolojik sorunlar yaşıyor. Bu sorunlarının giderilmesi içinde yeni göçmen politikalarının en hızlı şekilde geliştirilmesi gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































