KKTC kurtlar sofrasında
Kıbrıs'ta iki yıl aradan sonra oturulan müzakere masasının Kıbrıslı Türkleri ve KKTC'yi tarihten silmek için hazırlanmış meşru bir kurtlar sofrası olduğu anlaşıldı
14.02.2014 00:00:00
BAYRAM COŞKUNTürkiye AKP-Cemaat kavgasıyla oyalanırken içerde ve dışarıda son derece kritik gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerin başında Kıbrıs geliyor. Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafının liderleri Derviş Eroğlu ve Anastasiadis iki yıl aradan sonra BM gözetiminde Leşkoşe'deki ara bölgede yeniden bir araya geldi. Müzakerelerin ana çerçevesi de belirlendi. Bu kriterlere göre müzakereler istenildiği gibi neticelendiği takdirde KKTC lağvedilecek, Türk askeri Kıbrıs'tan çıkacak ve Kıbrıs Türk'ü tıpkı 1974 Barış Harekatından önce olduğu gibi Rumların insafına terk edilecek. Müzakereler aşağıdaki maddeler esas alınarak yürütülecek:1- Yeni devlet iki toplumlu iki bölgeli federasyona dayalı olacak.2- BM ve AB'nin üyesi olarak tek vatandaşlık, tek temsiliyet ve BM'ye üye ülkelerin sahip olduğu özellikte tek egemenliği bulunacak.3- Kurucu devletler yetkilerini federal hükümetten bağımsız kullanacak.5- Birleşik Kıbrıs, her iki tarafta eş zamanlı ve ayrı ayrı düzenlenecek referandumdan sonra ortaya çıkacak.Asıl hedef Doğu Akdeniz kaynaklarıŞu ana kadar müzakerelere yanaşmayan Rum tarafının bir anda harekete geçmesinin altında yatan asıl nedenin ise Doğu Akdeniz'deki doğalgaz ve petrol yatakları olduğu ifade ediliyor. Türkiye'nin uyarılarına kulak asmayarak ABD ve İsrail desteğiyle Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arayan, önemli ölçüde de başarılı olan Rumlar şimdi planlarının ikinci aşamasına geçti. Rumlar bu plana göre çıkardıkları doğalgaz ve petrolü Türkiye üzerinden Avrupa'ya pazarlayacak. Bu planın devreye girmesi için de Türkiye'nin Kıbrıs'ta çözüm tiyatrosuyla yumuşatılması temelinde ABD ? İsrail ikilisinin menfaati olan Rum planına evet demesi gerekiyor. İşte Kıbrıs müzakerelerinin başlamasındaki en önemli faktörün doğu Akdeniz'de ortaya çıkartılan doğalgaz ve petrol kaynakları olduğu belirtiliyor. İsrail'in bölgede bulduğu ve çıkarmaya da başladığı doğalgazın Adana'ya deniz altından boru hatlarıyla ulaştırılması planlanıyor. Rumların da bulduğu doğalgazın pazarlanmasının en kısa yolu Türkiye'ye uzatılacak boru hattı, önündeki en büyük engel de Kıbrıs.Davutoğlu çok hevesli!KKTC'yi tarihe gömecek bu şartlar altında yapılan müzakerelere İsrail, ABD ve Ankara tam destek veriyor. Kıbrıs müzakereleri, Davutoğlu'nun önerisi olan ve ay sonunda başlayacak 'çapraz görüşmelerle' sürecek. Başbakan Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon'a "50 yıllık sorunu artık çözelim. Müzakerelere başlayıp üç ayda bitirelim" cümlesi ile başlattığı Kıbrıs'taki yeni çözüm sürecinde önemli bir aşama daha kat ediliyor. Kıbrıs'ta başlayan müzakere sürecinin devamı olarak kabul edilen çapraz görüşmelerin bu ay sonunda yapılması planlanıyor. Bu kapsamda Atina'ya gidecek Türk özel temsilci ile Ankara'ya gelecek Rum temsilciye eş zamanlı protokol uygulanacak. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun gündeme getirdiği Yunanistan ve Rumların da kabul ettiği çapraz görüşmeler şimdiye kadar hiç uygulanmamış bir diplomatik yöntem olacak. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden Özel Temsilci Andreas Mavroyannis Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'nca, KKTC'nin Özel Temsilcisi Kudret Özersay da Atina'da Yunan Dışişleri Bakanlığı'nca eşzamanlı olarak kabul edilecek. İki ülkenin resmen tanımadığı ülke temsilcilerini kabul etmesi, ciddi bir adım olarak değerlendiriliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, taraflara, fırsatı kaçırmamaları ve Ada'yı iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olarak yeniden birleştirecek anlaşmaya yönelik somut ilerleme sağlamaları çağrısında bulundu. Prof. Dr. Baş kurtuluş yolunu göstermişti Dün kaleme aldığı yazısında Kıbrıs'taki son gelişmeleri değerlendiren Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şu gerçeklere dikkatleri çekmişti: "Şu anda oturulan müzakere masası, Kıbrıslı Türkleri ve devletlerini yutmak için hazırlanmış meşru bir kurtlar sofrasıdır. Kapalı bölge Maraş'ın istenmesi, limanların açılması talebinin yinelenmesi ve BM nezdindeki bu görüşmelere tekrar başlanması fikirlerinin, bizim adanın Türk tarafında gerçekleştirdiğimiz Milli Ekonomi Modeli (MEM) kongresinden sonra hız kazanması da dikkat çekicidir. Biz, ayakları üzerinde durabilen, dünya devletlerince varlığı tanınmış, kendi parası ile ticaret yapabilecek, Rusya'ya mal ihraç edecek güçte tam bağımsız bir Kıbrıs'ı, Kıbrıslı Türklere anlattık. Onları, hak adına Rumlarla müzakereden veya birleşik devletten başka bir ufka taşıdık. Bunun ilk ayağı olarak, Kıbrıs ürünlerine Rusya pazarını garanti ettik. Uyuyan Kıbrıs'ın uykudan uyanması, batıyı harekete geçirdi.Unutulmamalıdır ki, Kıbrıslı Türklerin bugünü ve yarını, sadece bağımsızlıklarını devam ettirmelerine bağlıdır. Türkiye'nin yapması gereken Kıbrıs Türk devletini dünya ülkelerine tanıtmasıdır. Yoksa bütün yollar akamete mahkûmdur?"