Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: "KKTC'nin şu anda seçime girmesi iyi olmaz. Ondan önce KKTC'nin yapması gereken işler var. Bunlar:
1 - AB paketine uygun düzenlemeler. Bizim yaptığımızı yapmaları,
2 - Paket yardım paketi değil. Tanınması için ise hiç değil. Sadece ekonomik izolasyonun kaldırılmasını ifade etmektedir.
3 - KKTC'nin ekonomik olarak bir çekidüzene girmesi ve adapte ettirilmesi lazım,
4 - Toplumsal mutabakat sağlanması gerekir." (8.7.04 Akşam gazetesi)
Not: Ancak Temmuz ayından beri bu lafların % 1'i dahi gerçek olamadı. AB'nin sözlerinin hepsi havada kaldı. Fiiliyatta bir değişiklik ise kesinlikle olmadı.
KKTC'yi Rum'a
yamamak istiyorlar
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, KKTC'nin egemen bir devlet olmasını AB istememektedir. Onun için elinden geleni yapmaktadır. Yapılan açıklamalarda ve yardımlarda KKTC'nin hiç adı ve adresi ağıza alınmamaktadır. Sadece Kuzey Kıbrıs denmektedir. KKTC sanki bir sivil toplum oluşumudur! (Dernek veya vakıf gibi bir oluşum) AB'dekiler" aşikare olarak bizi Rumlara yamamak" istemektedirler dedi... Bizi azınlık olarak kabul etmek istemektedirler. Bizi devlet olarak kesinlikle kabullenmek istememektedirler! AB temsilcisi Günter Verheugen'in yaptığı açıklamaya karşı Denktaş şunları söyledi: "Rum'un şartlarını çoğu insan bilmiyor. Onlar kabul edilecek nitelikte değildir. Şartların arasında siz devlet değilsiniz diyorlar. Annan planı da Zaten bu Maksatla yapılmıştı. KKTC yi kurban ediyorlar!
Mehmet Ali Talat'ın gafları
Öte yandan Mehmet Ali Talat da: " Biz tanınma peşinde değiliz. Biz birleşme peşindeyiz" dedi. Birleşmenin şartı ise iki devlet egemen olarak birleşmektir dedi. Denktaş'ın da cevabı şu olmuştur: "Bir devletin Başbakanı tanınmak istemem derse o devletten vazgeçmiş olmaz mı?" (Gözcü 13.7.04)
Sonuç: 5 ay geçmesine rağmen sonuç koskoca bir "O"dan ibaret olmuştur. AB'nin sözüne inanların sonucu daima bu olmuştur ve büyük bir ihtimalle ileride de bu olacaktır.
KKTC'de 30. yıl kutlamaları
çok coşkulu oldu
20 Temmuz 1974 yılındaki Kıbrıs'a düzenlenen barış harekatının 30. yılı Abdullah Gül'ün ve Orgeneral Özkök'ün de beyanatıyla çok muhteşem yapıldı. Konuşmalarda:
1 - KKTC'ye yapılan tecridin bir an önce kaldırılması istendi,
2 - Dünya verdiği sözü tutmalı ABD ve AB öncü olmalı,
3 - KKTC'ye şart konulmaması, yardımların şartlı olmaması,
4 - KKTC'yi Türkiye'nin yalnız bırakmaması,
sözleri halkın coşkuları arasında dile getirildi. Ama bunların hepsi sadece dilekler faslında kaldı. (15.01.2005)
Rauf Denktaş - Türkiye bizi tanıdı. O bize yeter. Ya tüm dünya tanısaydı da Türkiye tanımasaydı. O daha mı iyi olurdu? Türkiye bizi kesinlikle bırakmasın. Arka çıksın. Onsuz Kıbrıs yaşayamaz - gelişemez - kaybolup gider. Rum'un kucağına düşer! dedi ve veda etti. (21.07.04 Yeni Şafak)
Bu tören, değerli KKTC Cumhurbaşkanı'nın -Rauf Denktaş'ın-, son 20 Temmuz kutlaması olmuştur. Çünkü artık adaylığını tekrar koymayacak. Böylece KKTC de en büyük liderini bir nevi kaybetmiş oluyor. öksüz kalıyor! (Ancak konuşmalarında sayın Denktaş bir fert olarak mücadele edeceğini ve elinden geleni yapacağını da ilave etmektedir!)
KKTC'de Bakanlar Kurulu yapıldı. YÖK'e sert eleştiriler yöneltildi. YÖK, KKTC üniversitelerine ön kayıtla öğrenci alınmasını engellemek istemektedir. KKTC Milli eğitim Bakanı Erbil Akbil YÖK'ün bu kararı KKTC için yeni bir "ambargo olmuştur" dedi.
1 - AB paketine uygun düzenlemeler. Bizim yaptığımızı yapmaları,
2 - Paket yardım paketi değil. Tanınması için ise hiç değil. Sadece ekonomik izolasyonun kaldırılmasını ifade etmektedir.
3 - KKTC'nin ekonomik olarak bir çekidüzene girmesi ve adapte ettirilmesi lazım,
4 - Toplumsal mutabakat sağlanması gerekir." (8.7.04 Akşam gazetesi)
Not: Ancak Temmuz ayından beri bu lafların % 1'i dahi gerçek olamadı. AB'nin sözlerinin hepsi havada kaldı. Fiiliyatta bir değişiklik ise kesinlikle olmadı.
KKTC'yi Rum'a
yamamak istiyorlar
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, KKTC'nin egemen bir devlet olmasını AB istememektedir. Onun için elinden geleni yapmaktadır. Yapılan açıklamalarda ve yardımlarda KKTC'nin hiç adı ve adresi ağıza alınmamaktadır. Sadece Kuzey Kıbrıs denmektedir. KKTC sanki bir sivil toplum oluşumudur! (Dernek veya vakıf gibi bir oluşum) AB'dekiler" aşikare olarak bizi Rumlara yamamak" istemektedirler dedi... Bizi azınlık olarak kabul etmek istemektedirler. Bizi devlet olarak kesinlikle kabullenmek istememektedirler! AB temsilcisi Günter Verheugen'in yaptığı açıklamaya karşı Denktaş şunları söyledi: "Rum'un şartlarını çoğu insan bilmiyor. Onlar kabul edilecek nitelikte değildir. Şartların arasında siz devlet değilsiniz diyorlar. Annan planı da Zaten bu Maksatla yapılmıştı. KKTC yi kurban ediyorlar!
Mehmet Ali Talat'ın gafları
Öte yandan Mehmet Ali Talat da: " Biz tanınma peşinde değiliz. Biz birleşme peşindeyiz" dedi. Birleşmenin şartı ise iki devlet egemen olarak birleşmektir dedi. Denktaş'ın da cevabı şu olmuştur: "Bir devletin Başbakanı tanınmak istemem derse o devletten vazgeçmiş olmaz mı?" (Gözcü 13.7.04)
Sonuç: 5 ay geçmesine rağmen sonuç koskoca bir "O"dan ibaret olmuştur. AB'nin sözüne inanların sonucu daima bu olmuştur ve büyük bir ihtimalle ileride de bu olacaktır.
KKTC'de 30. yıl kutlamaları
çok coşkulu oldu
20 Temmuz 1974 yılındaki Kıbrıs'a düzenlenen barış harekatının 30. yılı Abdullah Gül'ün ve Orgeneral Özkök'ün de beyanatıyla çok muhteşem yapıldı. Konuşmalarda:
1 - KKTC'ye yapılan tecridin bir an önce kaldırılması istendi,
2 - Dünya verdiği sözü tutmalı ABD ve AB öncü olmalı,
3 - KKTC'ye şart konulmaması, yardımların şartlı olmaması,
4 - KKTC'yi Türkiye'nin yalnız bırakmaması,
sözleri halkın coşkuları arasında dile getirildi. Ama bunların hepsi sadece dilekler faslında kaldı. (15.01.2005)
Rauf Denktaş - Türkiye bizi tanıdı. O bize yeter. Ya tüm dünya tanısaydı da Türkiye tanımasaydı. O daha mı iyi olurdu? Türkiye bizi kesinlikle bırakmasın. Arka çıksın. Onsuz Kıbrıs yaşayamaz - gelişemez - kaybolup gider. Rum'un kucağına düşer! dedi ve veda etti. (21.07.04 Yeni Şafak)
Bu tören, değerli KKTC Cumhurbaşkanı'nın -Rauf Denktaş'ın-, son 20 Temmuz kutlaması olmuştur. Çünkü artık adaylığını tekrar koymayacak. Böylece KKTC de en büyük liderini bir nevi kaybetmiş oluyor. öksüz kalıyor! (Ancak konuşmalarında sayın Denktaş bir fert olarak mücadele edeceğini ve elinden geleni yapacağını da ilave etmektedir!)
KKTC'de Bakanlar Kurulu yapıldı. YÖK'e sert eleştiriler yöneltildi. YÖK, KKTC üniversitelerine ön kayıtla öğrenci alınmasını engellemek istemektedir. KKTC Milli eğitim Bakanı Erbil Akbil YÖK'ün bu kararı KKTC için yeni bir "ambargo olmuştur" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006