Klavuz ABD olunca...
AKP hükümetinin ABD çizgisinde devam eden dış politikasının bedelini Türkiye bölgede yalnızlaşmakla ödüyor. Türkiye dış politikada tarihinde görmediği derecede bir dışlanmışlık durumu yaşıyor
26.11.2013 00:00:00
HABER MERKEZİTürkiye, başka Suriye olmak üzere Irak ve İran gibi komşu ülkelerle ters düştü. Başbakan Erdoğan'ın yeni yönetim hakkındaki açıklamalarına tepki gösteren Mısır, Kahire büyükelçimiz Hüseyin Avni Botsalı'yı istenmeyen adam ilan ederek kovdu, Ankara da Kahire'ye aynı şekilde misilleme yaptı ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişki Maslahatgüzar seviyesine indi. Suriye konusunda da kraldan çok kralcı bir tavır takınan ve tüm planlarını bu ülkeye Irak benzeri bir askeri müdahale üzerine kuran hükümet, bu seçeneğin iptal edilmesiyle büyük bir şok yaşadı. Komşu ülkede yaklaşık 3 yıldan bu yana devam eden BOP uzantısı Arap Baharı dalgasına destek veren hükümet Türkiye'nin uluslararası platformda terör örgütlerine destek veren ülke olarak anılmasına neden oldu. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde İsveç'te yaptığı açıklamada "Biz Suriye'de kısa adı ÖSO olan Özgür Suriye Ordusu ile irtibat halindeyiz ve Suriye ulusal koalisyonuyla bizim irtibatımız söz konusudur tüm insanı desteklerimizi yardımlarımızı bunlar vasıtasıyla yapmaktayız" demişti. Türkiye ÖSO'nun yanısıra El Kaide, El Nusra ve terör örgütü PKK'nın kolu PYD'ye de destek vermekle itham ediliyor. Bu gelişmeler hükümetin Esad karşıtlığıyla başladığı Suriye politikasında terör örgütleriyle başbaşa kaldığını gösteriyor. Zira Türkiye'nin Suriye sınırı özellikle de Hatay bölgesi bu ülkede kanlı saldırılar düzenleyen terör örgütlerinin önemli geçiş güzargahı durumuna geldi.İran da batıyla arasını düzeltti AKP hükümetinin son yıllarda başta Suriye krizi olmak üzere diğer bölgesel gelişmelerin de etkisiyle ters düştüğü bir diğer ülke de İran. Bu ülkeyle ilişkilerin ciddi oranda zedelendiği bir dönemde Ankara yine yalnız kaldı. İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın oluşturduğu P5+1 ülkeleri arasında gerçekleşen Cenevre müzakereleri anlaşmayla sona erdi. Varılan anlaşmaya göre; İran tarafı elektrik üretimi için yeterli bir olan yüzde 5 oranının üzerindeki zenginleştirme faaliyetlerini durdurmayı kabul etti. Ayrıca elinde bulunan yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoklarının saflığını da azaltacak. Ülkedeki uranyum santrifüjü üretimi sonlandırılacak ve Arak nükleer merkezi faaliyetine son verecek. İran ise verdiği bu tavizler karşılığında uzun yıllardır uygulanan ekonomik yaptırımlar ve ambargoların gevşetilmesiyle bir nebze olsun nefes alacak. Gelinen noktada İran ile batı arasındaki kriz de yumuşarken olan yine, batının yönlendirmesiyle bu ülke ile ilişkilerini bozan Türkiye'ye oldu. Bundan sonraki süreçte Ankara- Tahran ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği merak konusu.Türkiye için 2 kritik karar İran 10 yıl aradan sonra ilk kez uluslararası bir anlaşmaya imza attı. Nükleer programını 6 aylığına sınırlamayı kabul eden Tahran, maruz kaldığı yaptırımların bir kısmından kurtuldu. Anlaşma dünyada memnuniyet yarattı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İran ve P5+1 ülkelerini sürece yönelik yapıcı gayretleri nedeniyle tebrik ediyoruz" denildi. Anlaşmada Türkiye için iki kritik karar da var... Buna göre; - Petrol fiyatları düşecek.- İran Riyali, dolar karşısında yüzde 3 değer kazandı. Ayrıca İran'da enflasyon düşecek.- Diplomatik ilişkiler hızlanacak. Tahran'daki kapalı yabancı ülke temsilcilikleri açılacak.- Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiren bir düzenlemeyle, İran'a altın ve bazı diğer değerli madenler için uygulanan yaptırım hafifletiliyor. - İran'a ait bazı milli havayolu şirketlerine lisans güvenliği ile ilgili tamirat ve denetimlerde kolaylık sağlanmasıyla bu ülkede artık olağan hale gelen acı uçak kazaları engellenebilecek. - İran havayolu şirketlerinin elinde bulunan uçakların bakımı için Türkiye'ye gelebileceği söyleniyor.