Koç: Sosyal sorunlar artıyor
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vekili Ali Y. Koç, 28. Kalite Kongresi'ndeki konuşmasında, küresel ölçekte demokrasinin geleceğini tehlikeye atan ciddi sosyal sorunlarla iç içe olunduğunu vurgulayarak, “Sebepler farklı ama mevcut ekonomik ve siyasi düzenden memnuniyetsizlik hepsinin ortak paydası" dedi
26.11.2019 14:53:00
RECEP BAHAR/DETAY HABER
Dünyayı çevreleyen değişimin beraberinde getirdiği sosyal, ekonomik, çevresel, jeopolitik, kültürel ve eğitim alanındaki sorunlar; Türkiye Kalite Derneği'nin (KalDer) Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) iş birliğiyle gerçekleştirdiği 28. Kalite Kongresinde ele alındı.
İstanbul'da düzenlene etkinliğin açılışında konuşan KalDer Başkanı Görgün Özdemir, dünya baş döndürücü bir hızla geliştiğini ve değiştiğini ifade ederek, "Buna karşın dünyada zenginlik artıyor ancak 2 milyar insan yoksulluk sınırında. 753 milyon kişi açlık sınırındayken, her 4 yetişkinden biri obezite sorunları ile uğraşıyor. Yılda 270 milyon çocuk eğitim alamıyor, 150 milyonu ise çalışmak zorunda kalıyor. Dünyamız bunun gibi pek çok sorunla karşı karşıya" dedi.
Özdemir; küresel ısınma, açlık ve yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik, göçler, çarpık şehirleşme, cinsiyetler arası eşitsizlik, kadının iş yaşamına katılımı, eğitime erişim ve fırsat eşitliği, hala elektriğin ulaşmadığı ve sağlık hizmetinden mahrum milyonlarca kişi, doğal kaynakların verimsiz kullanımı ve daha birçok sorunun insanlıktan çözüm beklediğinin altını çizdi.
Her fert elini taşın altına koymalı
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vekili Ali Y. Koç da yaptığı konuşmada daha iyi, daha müreffeh, daha rekabetçi, daha istikrarlı, lider, daha mutlu, kısacası potansiyelini aşan bir Türkiye için herkesin sorumluluğu olduğuna işaret ederek, "Bu yolculukta, toplumun tüm kesimleri ve elbette bizler iş dünyası, odağına insanı koyan çözümlerin arayışında üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz. Zira demokrasinin özünde insan var. O zaman çözüm de insandır. Çözüm biziz. Hepimiz" diye konuştu.
Brexit Türkiye'yi etkiliyor
Koç, Brexit kararının 3.5 senedir bilinmeyenlerle devam ettiğini aktararak, şunları söyledi: "En az 20 kez İngiltere'ye gittim. Hem dünyayı hem Avrupa'yı etkiliyor ama özellikle ülkemizi çok çok etkiliyor. İngiltere ile çok büyük ticaret hacmimiz var. Koç Grubu olarak şirketlerimizi direkt etkiliyor çünkü en büyük ihracat pazarımız. Biz hala alternatif senaryoları planlayamaz durumdayız, nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz. Suriye'deki insanlık krizi hem ülkemizi hem de Avrupa'yı ciddi anlamda etkiliyor. Bunlar gibi pek çok sorun sayabiliriz."
Ali Koç, küresel ölçekte demokrasinin geleceğini tehlikeye atan ciddi sosyal sorunlarla iç içe olunduğunu ifade ederek, "Dünyanın her kıtasında pek çok ülkede öfkeli şekilde insanlar sokaklarda. Sebepler farklı ama mevcut ekonomik ve siyasi düzenden memnuniyetsizlik hepsinin ortak paydası. Tarih boyunca insan sınırlarını aşma eğiliminde olmuştur" dedi.
Koç, "Mesela ülkemizde de zaman zaman görüyoruz, sosyal medya üzerinden toplumsal kaygıları hedef alan, manipüle eden kitlesel dezenformasyon veya bugünün Türkiye'sinde fitne ve fesat, demokrasinin özü olan seçmen iradesini zedelemektedir" şeklinde konuştu.
Türkiye resesyonda
Ekonomist Nouriel Roubini, 'Yaklaşmakta Olan' başlıklı özel oturumda yaptığı konuşmada, doğu ile batının tam ortasında yer alan Türkiye'nin lojistik açıdan önemli merkez olduğuna işaret ederek, "Türkiye için 2018'in ikinci döneminden itibaren bir resesyondan bahsedebiliriz. Ancak bu yıl iyileşmeler yaşanmaya başladı. Evet, ekonomi iyileşmeye başlıyor ama bu iyileşme kırılgan ve suni. Parasal politikaların biraz daha sıkı olması gerekiyor çünkü içerde ve dışardaki gelişmeler hassasiyetleri artırıyor. İç talep hala biraz zayıf. Nüfusunuz genç, her yıl milyonlarca ye yaratmanız gerek. İnovasyon ve teknolojiye yatırım yapın, maliyetleri düşürün ki yeni yatırımlar ortaya çıksın. Ve bu arada insan sermayesi çok önemli, insana yatırım yapmanız gerekiyor. Ve demokratik yapılanma ile kuvvetler ayrılığı bir ülke için çok önemli. Bu konularda iyi olursanız bu ortam doğrudan yatırımların gelmesini de hızlandıracaktır" ifadelerini kullandı.
Roubini, Türkiye'ye ilişkin sözlerini "Genel olarak, rekabet gücüne sahip, dikkat çekici özel sektör ve girişimcileri, işleriyle bu ülkenin geleceğine, ekonomi politikaları doğru yolda ilerlediği taktirde iyimser bakıyorum" diyerek bitirdi.
Global ekonomiye ilişkin öngörülerini de paylaşan Roubini, "Global ekonomide yüzde 90 oranında yavaşlama görüyoruz" diyerek, dünyada ekonomik büyümenin önündeki riskleri, "Deglobalizasyon", "Brexit" ve "Jeopolitik Riskler" olarak üç başlıkta anlattı.
Roubini, şu açıklamaları yaptı: "İki yıl öncesine kadar global ekonomi genişliyordu, global büyüme yüzde 3.8 oranındaydı. Geçtiğimiz yıl yüzde 3.4 oldu. IMF bu yıl yüzde 3 küresel büyüme öngörüyor. Bu, 2009'dan beri duyduğumuz en düşük oran. Ekonomide en büyük risk korumacılık. Ticari kısıtlamalar olumsuz etkiler yaratıyor. Şu andaki belirsizlikler nedeniyle kurumların sermaye harcamaları da beklemede. Türkiye'de iç talep oldukça yumuşak ve artan işsizlik finansal tabloyu sıkıştırıyor. Global ekonomideki risklere baktığımızda en büyük risk ticari bariyerler ve korumacılık. Hizmetler, sermaye ve teknoloji bunlardan olumsuz etkiliyor. ABD ve Çin arasında soğuk savaş var ve teknoloji yüzünden kısıtlama olursa bütün dünyada sıkıntı yaşanacak."
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı
"Şu anda bir teknoloji ve ticaret savaşı var ABD ve Çin arasında. Tabii ki sıcak savaş beklemiyoruz" diyen Roubini, "Ama ABD'ye gelen dış yatırımlarda bazı düşüşler olduğunu gözlemliyoruz. Öte yandan ABD Çinli öğrencilerin gelip araştırma yapmasını kısıtlıyor. Son 40 yıldır dünya globalizasyon süreci yaşıyordu, şimdi bir deglobalizasyon sürecindeyiz. Global ekonominin parçalanması riskinden bahsedebiliriz" ifadelerini kullandı.
Teknoloji konusunda ABD ile Çin arasında yaşanan sorunları da Roubini, "5G teknolojileri bugün elimizdeki cep telefonlarını yönetiyor. Ama gelecekte nesnelerin interneti dönemini yaşadığımız zaman 5G ağlarına bağlı çok geniş kapsamlı bir ticaret savaşı gündeme gelebilir. Çin, 'Ya benim 5G'mi kullanırsınız ya da onlarınkini' diyebilir" dedi.
Gelecekte neler olacak?
Önümüzdeki dönemle ilgili öngörülerde de bulunan Roubini, şu açıklamaları yaptı: "Önümüzdeki yıl 'daha büyük bir ekonomik büyüme olacak' yorumları yapılıyor ama ben şüpheliyim. Belki önümüzdeki yıl biraz daha iyi olur ama yine de ekonomik durum iyileşmeyecek. Fiili ekonomik verilere baktığımız zaman yumuşak seyrediyor. Avrupa ekonomisi durağan. Avrupa'daki sorunlar da Brexit ile sınırlı değil, mali ve siyasi birlikte söz edemiyoruz o bölgede. Risk paylaşım iştahı da sınırlı. Avrupa'da otomotiv sektörü zayıf halka. İhracat azalabilir. Ortadoğu önemli bir jeopolitik istikrarsızlık kaynağı. Şok gerçekleşirse petrol tedariğinde global sıkıntılar yaşanabilir. Serbest ticaret, küreselleşme ve göç konularında popülist politikalar var. Tüm dünyada ekonomik büyümenin yavaşlaması, reel ücretlerin artmaması ve artan eşitsizlikler nedeniyle gençler ekonomik fırsatların olmadığını düşünüyor. Önümüzdeki yıl bir başka belirsizlik de ABD ile ilgili olacak. Çünkü Donald Trump'ın korumacı politikaları devam ediyor."
"Resesyon beklentimiz yok"
Önümüzdeki yıl küresel ekonomide bir resesyon beklentisi olmadığını ancak düşük ekonomik büyüme ve işsizlikteki artışın, en önemli kırılganlıklar olduğunu söyleyen Roubini, orta vadedeki global görünüme ilişkin de şu öngörülerde bulundu; "Önce pozitif trendlerden bahsetmek isterim. Saydığım tüm olumsuzluklara rağmen 2009'dan beri bir büyüme döneminde dünya. Teknoloji konusunda orta vadede iyimser olmamızı gerektirecek şeyler de var, birincisi teknolojik gelişmeler verimliliği artıracak. Alternatif ve temiz enerji kaynakları gelecek, biyomedikal devrim ile insan ömrü uzayacak. İmalat sanayinde de robotların kullanımı, otomasyon, üç boyutlu yazıcılar ve özel üretimlerle de olumlu gelişmeler olacak. Fintek sektörü ödeme sistemlerini değiştirecek, elektrikli araçlar sektörü değiştirecek, bu sayede birçok emtiada fiyat düşüşleri yaşanacak. Diğer bir olumlu beklentimiz de şu, yeni gelişen piyasalar ve ekonomilerde ortalama büyüme yüzde 4 olacak. Orta sınıf büyüyecek, kentleşme artacak. Yoksullukta da geniş ölçekte baktığımızda bir azalma, ortalama insan hayatında iyileşmeler var. Hindistan ve Çin sayesinde milyonlarca insan global iş tedariğine katıldı."
Orta vadede zorluklar neler?
Roubini, pozitif trendlerden sonra bu kez orta vadede tüm dünyayı bekleyen zorlukları sıralayarak, "Nüfus yaşlanıyor. Demografik yaşlanma ile birlikte potansiyel büyüme zayıflıyor. Teknolojik inovasyonlarda kaybedenler ve kazananlar var. Bu gelişmelerin gerisinde kalanlar var. Herkes için teknoloji yoksa küresel düzeyde teknolojiye karşı hareketler de devam edecektir. Küresel iklim değişiklikleri ve jeopolitik gerilimlerde de artış var" dedi.
AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Dünyayı çevreleyen değişimin beraberinde getirdiği sosyal, ekonomik, çevresel, jeopolitik, kültürel ve eğitim alanındaki sorunlar; Türkiye Kalite Derneği'nin (KalDer) Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) iş birliğiyle gerçekleştirdiği 28. Kalite Kongresinde ele alındı.
İstanbul'da düzenlene etkinliğin açılışında konuşan KalDer Başkanı Görgün Özdemir, dünya baş döndürücü bir hızla geliştiğini ve değiştiğini ifade ederek, "Buna karşın dünyada zenginlik artıyor ancak 2 milyar insan yoksulluk sınırında. 753 milyon kişi açlık sınırındayken, her 4 yetişkinden biri obezite sorunları ile uğraşıyor. Yılda 270 milyon çocuk eğitim alamıyor, 150 milyonu ise çalışmak zorunda kalıyor. Dünyamız bunun gibi pek çok sorunla karşı karşıya" dedi.
Özdemir; küresel ısınma, açlık ve yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik, göçler, çarpık şehirleşme, cinsiyetler arası eşitsizlik, kadının iş yaşamına katılımı, eğitime erişim ve fırsat eşitliği, hala elektriğin ulaşmadığı ve sağlık hizmetinden mahrum milyonlarca kişi, doğal kaynakların verimsiz kullanımı ve daha birçok sorunun insanlıktan çözüm beklediğinin altını çizdi.
Her fert elini taşın altına koymalı
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vekili Ali Y. Koç da yaptığı konuşmada daha iyi, daha müreffeh, daha rekabetçi, daha istikrarlı, lider, daha mutlu, kısacası potansiyelini aşan bir Türkiye için herkesin sorumluluğu olduğuna işaret ederek, "Bu yolculukta, toplumun tüm kesimleri ve elbette bizler iş dünyası, odağına insanı koyan çözümlerin arayışında üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz. Zira demokrasinin özünde insan var. O zaman çözüm de insandır. Çözüm biziz. Hepimiz" diye konuştu.
Brexit Türkiye'yi etkiliyor
Koç, Brexit kararının 3.5 senedir bilinmeyenlerle devam ettiğini aktararak, şunları söyledi: "En az 20 kez İngiltere'ye gittim. Hem dünyayı hem Avrupa'yı etkiliyor ama özellikle ülkemizi çok çok etkiliyor. İngiltere ile çok büyük ticaret hacmimiz var. Koç Grubu olarak şirketlerimizi direkt etkiliyor çünkü en büyük ihracat pazarımız. Biz hala alternatif senaryoları planlayamaz durumdayız, nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz. Suriye'deki insanlık krizi hem ülkemizi hem de Avrupa'yı ciddi anlamda etkiliyor. Bunlar gibi pek çok sorun sayabiliriz."
Ali Koç, küresel ölçekte demokrasinin geleceğini tehlikeye atan ciddi sosyal sorunlarla iç içe olunduğunu ifade ederek, "Dünyanın her kıtasında pek çok ülkede öfkeli şekilde insanlar sokaklarda. Sebepler farklı ama mevcut ekonomik ve siyasi düzenden memnuniyetsizlik hepsinin ortak paydası. Tarih boyunca insan sınırlarını aşma eğiliminde olmuştur" dedi.
Koç, "Mesela ülkemizde de zaman zaman görüyoruz, sosyal medya üzerinden toplumsal kaygıları hedef alan, manipüle eden kitlesel dezenformasyon veya bugünün Türkiye'sinde fitne ve fesat, demokrasinin özü olan seçmen iradesini zedelemektedir" şeklinde konuştu.
Türkiye resesyonda
Ekonomist Nouriel Roubini, 'Yaklaşmakta Olan' başlıklı özel oturumda yaptığı konuşmada, doğu ile batının tam ortasında yer alan Türkiye'nin lojistik açıdan önemli merkez olduğuna işaret ederek, "Türkiye için 2018'in ikinci döneminden itibaren bir resesyondan bahsedebiliriz. Ancak bu yıl iyileşmeler yaşanmaya başladı. Evet, ekonomi iyileşmeye başlıyor ama bu iyileşme kırılgan ve suni. Parasal politikaların biraz daha sıkı olması gerekiyor çünkü içerde ve dışardaki gelişmeler hassasiyetleri artırıyor. İç talep hala biraz zayıf. Nüfusunuz genç, her yıl milyonlarca ye yaratmanız gerek. İnovasyon ve teknolojiye yatırım yapın, maliyetleri düşürün ki yeni yatırımlar ortaya çıksın. Ve bu arada insan sermayesi çok önemli, insana yatırım yapmanız gerekiyor. Ve demokratik yapılanma ile kuvvetler ayrılığı bir ülke için çok önemli. Bu konularda iyi olursanız bu ortam doğrudan yatırımların gelmesini de hızlandıracaktır" ifadelerini kullandı.
Roubini, Türkiye'ye ilişkin sözlerini "Genel olarak, rekabet gücüne sahip, dikkat çekici özel sektör ve girişimcileri, işleriyle bu ülkenin geleceğine, ekonomi politikaları doğru yolda ilerlediği taktirde iyimser bakıyorum" diyerek bitirdi.
Global ekonomiye ilişkin öngörülerini de paylaşan Roubini, "Global ekonomide yüzde 90 oranında yavaşlama görüyoruz" diyerek, dünyada ekonomik büyümenin önündeki riskleri, "Deglobalizasyon", "Brexit" ve "Jeopolitik Riskler" olarak üç başlıkta anlattı.
Roubini, şu açıklamaları yaptı: "İki yıl öncesine kadar global ekonomi genişliyordu, global büyüme yüzde 3.8 oranındaydı. Geçtiğimiz yıl yüzde 3.4 oldu. IMF bu yıl yüzde 3 küresel büyüme öngörüyor. Bu, 2009'dan beri duyduğumuz en düşük oran. Ekonomide en büyük risk korumacılık. Ticari kısıtlamalar olumsuz etkiler yaratıyor. Şu andaki belirsizlikler nedeniyle kurumların sermaye harcamaları da beklemede. Türkiye'de iç talep oldukça yumuşak ve artan işsizlik finansal tabloyu sıkıştırıyor. Global ekonomideki risklere baktığımızda en büyük risk ticari bariyerler ve korumacılık. Hizmetler, sermaye ve teknoloji bunlardan olumsuz etkiliyor. ABD ve Çin arasında soğuk savaş var ve teknoloji yüzünden kısıtlama olursa bütün dünyada sıkıntı yaşanacak."
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı
"Şu anda bir teknoloji ve ticaret savaşı var ABD ve Çin arasında. Tabii ki sıcak savaş beklemiyoruz" diyen Roubini, "Ama ABD'ye gelen dış yatırımlarda bazı düşüşler olduğunu gözlemliyoruz. Öte yandan ABD Çinli öğrencilerin gelip araştırma yapmasını kısıtlıyor. Son 40 yıldır dünya globalizasyon süreci yaşıyordu, şimdi bir deglobalizasyon sürecindeyiz. Global ekonominin parçalanması riskinden bahsedebiliriz" ifadelerini kullandı.
Teknoloji konusunda ABD ile Çin arasında yaşanan sorunları da Roubini, "5G teknolojileri bugün elimizdeki cep telefonlarını yönetiyor. Ama gelecekte nesnelerin interneti dönemini yaşadığımız zaman 5G ağlarına bağlı çok geniş kapsamlı bir ticaret savaşı gündeme gelebilir. Çin, 'Ya benim 5G'mi kullanırsınız ya da onlarınkini' diyebilir" dedi.
Gelecekte neler olacak?
Önümüzdeki dönemle ilgili öngörülerde de bulunan Roubini, şu açıklamaları yaptı: "Önümüzdeki yıl 'daha büyük bir ekonomik büyüme olacak' yorumları yapılıyor ama ben şüpheliyim. Belki önümüzdeki yıl biraz daha iyi olur ama yine de ekonomik durum iyileşmeyecek. Fiili ekonomik verilere baktığımız zaman yumuşak seyrediyor. Avrupa ekonomisi durağan. Avrupa'daki sorunlar da Brexit ile sınırlı değil, mali ve siyasi birlikte söz edemiyoruz o bölgede. Risk paylaşım iştahı da sınırlı. Avrupa'da otomotiv sektörü zayıf halka. İhracat azalabilir. Ortadoğu önemli bir jeopolitik istikrarsızlık kaynağı. Şok gerçekleşirse petrol tedariğinde global sıkıntılar yaşanabilir. Serbest ticaret, küreselleşme ve göç konularında popülist politikalar var. Tüm dünyada ekonomik büyümenin yavaşlaması, reel ücretlerin artmaması ve artan eşitsizlikler nedeniyle gençler ekonomik fırsatların olmadığını düşünüyor. Önümüzdeki yıl bir başka belirsizlik de ABD ile ilgili olacak. Çünkü Donald Trump'ın korumacı politikaları devam ediyor."
"Resesyon beklentimiz yok"
Önümüzdeki yıl küresel ekonomide bir resesyon beklentisi olmadığını ancak düşük ekonomik büyüme ve işsizlikteki artışın, en önemli kırılganlıklar olduğunu söyleyen Roubini, orta vadedeki global görünüme ilişkin de şu öngörülerde bulundu; "Önce pozitif trendlerden bahsetmek isterim. Saydığım tüm olumsuzluklara rağmen 2009'dan beri bir büyüme döneminde dünya. Teknoloji konusunda orta vadede iyimser olmamızı gerektirecek şeyler de var, birincisi teknolojik gelişmeler verimliliği artıracak. Alternatif ve temiz enerji kaynakları gelecek, biyomedikal devrim ile insan ömrü uzayacak. İmalat sanayinde de robotların kullanımı, otomasyon, üç boyutlu yazıcılar ve özel üretimlerle de olumlu gelişmeler olacak. Fintek sektörü ödeme sistemlerini değiştirecek, elektrikli araçlar sektörü değiştirecek, bu sayede birçok emtiada fiyat düşüşleri yaşanacak. Diğer bir olumlu beklentimiz de şu, yeni gelişen piyasalar ve ekonomilerde ortalama büyüme yüzde 4 olacak. Orta sınıf büyüyecek, kentleşme artacak. Yoksullukta da geniş ölçekte baktığımızda bir azalma, ortalama insan hayatında iyileşmeler var. Hindistan ve Çin sayesinde milyonlarca insan global iş tedariğine katıldı."
Orta vadede zorluklar neler?
Roubini, pozitif trendlerden sonra bu kez orta vadede tüm dünyayı bekleyen zorlukları sıralayarak, "Nüfus yaşlanıyor. Demografik yaşlanma ile birlikte potansiyel büyüme zayıflıyor. Teknolojik inovasyonlarda kaybedenler ve kazananlar var. Bu gelişmelerin gerisinde kalanlar var. Herkes için teknoloji yoksa küresel düzeyde teknolojiye karşı hareketler de devam edecektir. Küresel iklim değişiklikleri ve jeopolitik gerilimlerde de artış var" dedi.
AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: