Konda'nın son araştırmasına göre halkımızın yüzde 77'si operasyonla ortaya çıkanların doğruluğuna inanıyor, bakan çocuklarının rüşvet aldığını düşünüyor. Ama aynı ankete göre, yine de hiçbir şey yapmayı düşünmüyorlar. Bu pisliğe, zaten Türk milletinin geldiği duyarsızlık ile batmadık mı? Dört bakanın istifa ettiği operasyonda, asıl faillerden biri olarak gösterilen Rıza Zarrab hakkında Kılıçdaroğlu, "Beni çıkarın yoksa konuşurum" diyor. Mal varlığına konan tedbir kaldırıldı, şimdi bu tehdidin karşılığında hapisten de çıkartılacak öngörüsünde bulunmadı mı? Milletten yine tık yok. Ortada söylenen rakamlar, işçinin, memurun, emeklinin bir ömür eline geçebilecek paradan kat be kat fazla? Kim, niye, hangi hakla bu paraları kazandı, hesap soran yok. Her şey paralel devlete mal edildi, devlet içinde kadrolaşan cemaate yüklenildi. Elleri ile koydukları cemaat mensuplarını bir bir görevden alıyor, memleketin başka yerlerine atıyorlar. "Suçlularsa soruşturma nerede?" diyen yine yok. İstifa eden dört bakan hakkındaki fezleke yeni düzenlemeye göre Adalet Bakanı'nın onayına sunuldu ve bakan reddetti. Temize çıkmak için adil yargılamanın önünü açmak yerine, dosyaları açılmadan sümen altı etmeye "Ne oluyor" diyen yok? Biz Deniz Feneri davasında da aynı tiyatroyu seyretmiştik, bir zaman devam eden soruşturma bir anda yok edildi. 3 AB ülkesinden bahsedelim. Benzer yolsuzluk iddiaları karşısında takınılan tavır Türkiye'dekine benziyor mu? İspanya Kralı'nın damadı hakkında yolsuzluk iddiası ortaya atıldığında, Prenses ifadeye çağrıldı ve giderek ifade verdi.Lüksemburg Başbakanı, ülkede çıkan telekulak skandalının ardından istifa etti. Fransa Bütçe Bakanı, İsviçre'de banka hesabı olduğu ortaya çıkınca bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa etti. Türkiye'de siyaset algılaması ve siyasetçi yaklaşımı gerçekten de çok değişti... Her şeye rağmen, koltuk terk edilmez anlayışı siyasetçide de, millette de yerleşmiş durumda. Atatürk döneminde, Meclis'in şahsi ihtiraslardan uzak ve sadece millet menfaatlerine iş görerek hizmet edebileceği fikri hakimken, 1938'den sonra gelişen yeni anlayış zamanla her şeyi yok etti. Duyarsızlaşan, duyarsızlaştırılan Türk milleti için bu kokuşmuşluk tablosundan kurtuluşun son durağı önümüzdeki yerel seçimler. Çünkü bu zamana kadar duyulan ama sineye çekilenlere artık "dur deyin" mesajı bu seçimdeki takdirle verilecek. Biz, hiç denenmemişin, temiz olanın denenmesi taraftarıyız. Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "ben ve kadrolarım hep doğruyu söylüyor ve biliniyor ki, bunlar yanlış iş yapmazlar, yetim malı yemezler, çalmazlar" diyor. Konuştuğumuz çevrelerde aynı kanıda. Değişen siyaset ve siyasetçi algılaması için temiz sayfa, BTP kadroları ile açılabilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018