Kurulduğu günden itibaren 'istikrar' deyip duran hükümet, birden bire sarsıldı. Türk siyaseti yine toz duman içinde. Kimin ne yaptığını, ne yapmak istediğini anlayana aşk olsun. Bir curcunadır gidiyor. Saflar her an değişiyor. Politikacılar, o yandan bu yana, kuklalar gibi savruluyor. Elbette, bir zaman sonra dalgalar duracak, sular durulacak. Olup bitenler açıkca ortaya çıkacak. Çıkacak ama, atı alan çoktan Üsküdar'ı aşmış olacak. Bazıları, iş işten geçtikten sonra, yaşanan olaylar üzerinde tespitler yapmaya çalışacaklardır. Geç de olsa, doğru tespitlerin yapılması önemlidir. Fakat ondan daha önemlisi, doğru tespitlerin, doğru yerde ve zamanda yapılmasıdır.
Türk siyasetini kim, neden karıştırdı? Aslında olaylar, ilk bakışta anlaşılacak kadar açık gelişti. ABD, uzun zamandan beri Irak'a bir operasyon plânlıyor. Bu, cümle alemin malumu. Amaç, Irak'ı ve Türkiye'yi bölmek, Kuzey Irak'ta fiilen kurulan Kürt devletini meşrulaştırmak. ABD'nin bunu yapabilmesi için Türkiye'nin desteğini alması şart. ABD, bugüne kadar, istediği ve aradığı desteği Türkiye'den alamadı. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri, bu oyuna gelmedi.
Şimdi ABD, istediğini oyunu oynayabilmesi için, Türkiye'de bir dediğini iki etmeyecek bir hükümetin oluşumu için kolları sıvadı. ABD'nin bu isteğini gören DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, balıklama atladı. ABD'nin vereceği görevi yapmaya hazır olduğunu şu sözlerle ilân etti: "Bu hükümete talibiz ve olası bir Irak operasyonunda Türkiye'de başbakan olmak istiyorum". Eskiden bu mesajlar biraz örtülü, üstü kapalı, dipolamatik dille alınıp veriliyordu. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, ya bunu beceremiyor, ya da hiç gerek duymuyor olacak ki, söyleceğini düpedüz söylüyor. Hem de milletin gözünün içine baka baka. Hani Türkiye, Kuzey Irak'ta herhangi bir oldu bittiyi 'savaş sebebi' sayacaktı? Devletimiz tarafından resmen, bütün dünyaya ve özellikle de ABD'ye, Türkiye'nin bu kararı duyurulmuştu. Bu kararın hiç mi değeri yok? Türkiye'de başbakanlık yapmış ve tekrar başbakanlığa talip bir kişi, nasıl bu kadar sorumsuz olabilir? Anlamak mümkün değil.
Biliyorum, bazıları "Yine mi komplo teorileri?" diyecekler. Varsın desinler. Gerçekler ortada. Biz ne yapalım? Maalesef, dünyada işler komplolarla yürüyor, yürütülmeye çalışılıyor. Bunu derken, her şeyin A'dan Z'ye planlandığını ve bütün planların aksamadan yürüdüğünü söylemek istemiyoruz. Bazen plânların, komploların, entrikaların ters teptiği, beklenmeyen olayların yaşandığı da, tabiî ki oluyor. Çünkü bütün hesapların üzerinde, Allah'ın da hesabı vardır. Herkesin hesabı şaşar, fakat Allah'ın hesabı şaşmaz.
Komplocular, hesapları ara sıra şaşıyor diye, komplo kurmaktan vazgeçmezler. Bir komplodaki hesapları tutmazsa, başka bir komplo kurarlar ve böylece bütün insanlığı komplolarla uğraştırırlar. Esasen insanlık tarihi baştan başa komplolarla doludur. Örneğin, Eski Roma'da Sezar, bir komplo sonucu öldürülmüştür. En yakın arkadaşı Brütüs'ün de bu hain planda yer alması, Sezar'a "Sen de mi Brütüs?" sözünü söyletmiştir. Rusya'daki kömünist ihtilali, Hitler ve Mussoli'nin yüksek mevkilere yükselmesi, komplolar sonucu gerçekleşmiş olaylardan bazılarıdır. İnkâr etsek de, etmesek de, siyasette komplo vardır ve siyasi tarihte komploların yeri büyüktür.
Texe Marrs, (Ben komplolara inanmam, dünyada işler böyle yürümez) diyenlere şöyle sesleniyor: "Bu kişiler, dünyada meydana gelen komplolar bir yana, Amerikan tarihinden de mi habersizdirler? Kurucu atalarımız Washington, Henry, Jefferson, Madison ve diğerleri, hepsi komplocu çemberin üyeleriydi. Komplolar ve entrikalarla kurulan bir ülkede doğan ve bugün bu komploların meyvelerini toplayan bizler için, (Ben komplolara inanmam, dünyada işler böyle yürümez) sözlerini işitmek biraz garip" (s. 259, Entrika Çemberi).
Tarihi böylesine komplo ve entrikalarla dolu olan ABD'nin Türkiye'ye komplo kurması normaldir. Anormal olan bu komploları görmemek ve onlara kurban gitmektir.
Türk siyasetini kim, neden karıştırdı? Aslında olaylar, ilk bakışta anlaşılacak kadar açık gelişti. ABD, uzun zamandan beri Irak'a bir operasyon plânlıyor. Bu, cümle alemin malumu. Amaç, Irak'ı ve Türkiye'yi bölmek, Kuzey Irak'ta fiilen kurulan Kürt devletini meşrulaştırmak. ABD'nin bunu yapabilmesi için Türkiye'nin desteğini alması şart. ABD, bugüne kadar, istediği ve aradığı desteği Türkiye'den alamadı. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri, bu oyuna gelmedi.
Şimdi ABD, istediğini oyunu oynayabilmesi için, Türkiye'de bir dediğini iki etmeyecek bir hükümetin oluşumu için kolları sıvadı. ABD'nin bu isteğini gören DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, balıklama atladı. ABD'nin vereceği görevi yapmaya hazır olduğunu şu sözlerle ilân etti: "Bu hükümete talibiz ve olası bir Irak operasyonunda Türkiye'de başbakan olmak istiyorum". Eskiden bu mesajlar biraz örtülü, üstü kapalı, dipolamatik dille alınıp veriliyordu. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, ya bunu beceremiyor, ya da hiç gerek duymuyor olacak ki, söyleceğini düpedüz söylüyor. Hem de milletin gözünün içine baka baka. Hani Türkiye, Kuzey Irak'ta herhangi bir oldu bittiyi 'savaş sebebi' sayacaktı? Devletimiz tarafından resmen, bütün dünyaya ve özellikle de ABD'ye, Türkiye'nin bu kararı duyurulmuştu. Bu kararın hiç mi değeri yok? Türkiye'de başbakanlık yapmış ve tekrar başbakanlığa talip bir kişi, nasıl bu kadar sorumsuz olabilir? Anlamak mümkün değil.
Biliyorum, bazıları "Yine mi komplo teorileri?" diyecekler. Varsın desinler. Gerçekler ortada. Biz ne yapalım? Maalesef, dünyada işler komplolarla yürüyor, yürütülmeye çalışılıyor. Bunu derken, her şeyin A'dan Z'ye planlandığını ve bütün planların aksamadan yürüdüğünü söylemek istemiyoruz. Bazen plânların, komploların, entrikaların ters teptiği, beklenmeyen olayların yaşandığı da, tabiî ki oluyor. Çünkü bütün hesapların üzerinde, Allah'ın da hesabı vardır. Herkesin hesabı şaşar, fakat Allah'ın hesabı şaşmaz.
Komplocular, hesapları ara sıra şaşıyor diye, komplo kurmaktan vazgeçmezler. Bir komplodaki hesapları tutmazsa, başka bir komplo kurarlar ve böylece bütün insanlığı komplolarla uğraştırırlar. Esasen insanlık tarihi baştan başa komplolarla doludur. Örneğin, Eski Roma'da Sezar, bir komplo sonucu öldürülmüştür. En yakın arkadaşı Brütüs'ün de bu hain planda yer alması, Sezar'a "Sen de mi Brütüs?" sözünü söyletmiştir. Rusya'daki kömünist ihtilali, Hitler ve Mussoli'nin yüksek mevkilere yükselmesi, komplolar sonucu gerçekleşmiş olaylardan bazılarıdır. İnkâr etsek de, etmesek de, siyasette komplo vardır ve siyasi tarihte komploların yeri büyüktür.
Texe Marrs, (Ben komplolara inanmam, dünyada işler böyle yürümez) diyenlere şöyle sesleniyor: "Bu kişiler, dünyada meydana gelen komplolar bir yana, Amerikan tarihinden de mi habersizdirler? Kurucu atalarımız Washington, Henry, Jefferson, Madison ve diğerleri, hepsi komplocu çemberin üyeleriydi. Komplolar ve entrikalarla kurulan bir ülkede doğan ve bugün bu komploların meyvelerini toplayan bizler için, (Ben komplolara inanmam, dünyada işler böyle yürümez) sözlerini işitmek biraz garip" (s. 259, Entrika Çemberi).
Tarihi böylesine komplo ve entrikalarla dolu olan ABD'nin Türkiye'ye komplo kurması normaldir. Anormal olan bu komploları görmemek ve onlara kurban gitmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018