Eski yıllarda 12,4 milyar net ihracatı yapan ve 3 milyon kişiye istihdam sağlayarak 12 milyon nüfusa bakan neredeyse ülkenin 1 numaralı sektörü olan pamukçuluk şimdilerde ne haldedir? Son yıllarda her yıl pamuk ithalatına ortalama 1 milyar dolar para ödüyoruz.
Pamuk üreticisinin mazot başta olmak üzere girdi maliyeti rakiplerine oranla çok yüksek. Aldığı destek ise çok düşük.
Pamuğa verilen prim desteği dünya ülkeleri ölçeğinde çok gerilerde. 2001 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İzmir mitinginde, “benim çiftçimin Yunan çiftçisinden aşağı kalır ne durumu var? Onlar ucuz mazot kullanırken benim çiftçim dünyanın en pahalı mazotunu kullanamaz” şeklindeki sözleri hala kulaklarımızda.
Maalesef değişen bir şey olmadı Türkiye dünyanın en pahalı akaryakıtını hala kullanmaya devam ediyor.
AKP iktidara geldiğinde mazotun l litre fiyatı 1 lira idi şimdi 4.350 lira.
Çiftçi yıllardan beri Avrupa Birliği ülkeleri ile rekabet edebilme adına devletten ucuz mazot desteği istedi. Başbakanımız da hükümet olmadan ta 2001’li yıllarda bunun sözünü verdi. Ama bugünlere gelindiğinde değişen bir şey yok. Her konuda olduğu gibi tarımda da Avrupa Birliği dayatmaları egemen: Üretme ithal et…
İthal etmenin hiçbir zaman çözüm olmadığını etkili ve yetkililer de bal gibi bilmelerine rağmen “Avrupa Birliği yalanı” uğruna ülke tarımı tam manası ile felç…
Yılda 1 milyon ton pamuk ithal ediyoruz. Bu pamuğun çekirdeği, dolayısıyla küspesi, yağı dışarıda kalıyor. Oysa Türkiye’nin ciddi bir yağ açığı var. Pamuğu içerde üretsek hem hayvancılık sektörü hem bitkisel yağ sektörü bundan yararlanır. Bir o kadar insan istihdam edilir.
Tarımsal ürünlerimizin dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmesi, diğer ülkelerin üreticilerine uyguladıkları yüksek orandaki desteklerin ülkemiz çiftçilerine de sağlanmasıyla mümkün olabilecektir.
Geçtiğimiz günlerde İzmir Bakırçay havzasında ve Söke Ovası’nda pamuk üreticilerine mikrofon uzattık.
Sınırlı ekimlerle dostlar alışverişte görsün kabilinde yapılan pamuk hasadı sancılı bir şekilde başlamış durumda. 2012-2013 sezonunda pamuk üretiminin yüzde 25 düşerek 600 bin tonlara gerilemesi bekleniyor. Bu hasat döneminde de fiyatların düşük seyretmesi, çiftçiyi pamuk üretiminden yeniden vazgeçirdi. Rekoltede yüzde 25-30 civarında azalış bekleniyor. Bu da yaklaşık 750-800 bin ton pamuk açığı demek. Sektör temsilcileri bu yıl ülkemizin 1,5 milyar dolarlık pamuk ithal edeceğini dile getiriyorlar.
Akılcı politikalar izlemek şartıyla pamuk üretiminin hızla eski seviyelerine, hatta bunun çok üzerine çıkarılması esas çözümdür. Üretici bu yıl pamuk fiyatının 2.24 lira olmasını istiyor.
Pamuk üreticisinin mazot başta olmak üzere girdi maliyeti rakiplerine oranla çok yüksek. Aldığı destek ise çok düşük.
Pamuğa verilen prim desteği dünya ülkeleri ölçeğinde çok gerilerde. 2001 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İzmir mitinginde, “benim çiftçimin Yunan çiftçisinden aşağı kalır ne durumu var? Onlar ucuz mazot kullanırken benim çiftçim dünyanın en pahalı mazotunu kullanamaz” şeklindeki sözleri hala kulaklarımızda.
Maalesef değişen bir şey olmadı Türkiye dünyanın en pahalı akaryakıtını hala kullanmaya devam ediyor.
AKP iktidara geldiğinde mazotun l litre fiyatı 1 lira idi şimdi 4.350 lira.
Çiftçi yıllardan beri Avrupa Birliği ülkeleri ile rekabet edebilme adına devletten ucuz mazot desteği istedi. Başbakanımız da hükümet olmadan ta 2001’li yıllarda bunun sözünü verdi. Ama bugünlere gelindiğinde değişen bir şey yok. Her konuda olduğu gibi tarımda da Avrupa Birliği dayatmaları egemen: Üretme ithal et…
İthal etmenin hiçbir zaman çözüm olmadığını etkili ve yetkililer de bal gibi bilmelerine rağmen “Avrupa Birliği yalanı” uğruna ülke tarımı tam manası ile felç…
Yılda 1 milyon ton pamuk ithal ediyoruz. Bu pamuğun çekirdeği, dolayısıyla küspesi, yağı dışarıda kalıyor. Oysa Türkiye’nin ciddi bir yağ açığı var. Pamuğu içerde üretsek hem hayvancılık sektörü hem bitkisel yağ sektörü bundan yararlanır. Bir o kadar insan istihdam edilir.
Tarımsal ürünlerimizin dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmesi, diğer ülkelerin üreticilerine uyguladıkları yüksek orandaki desteklerin ülkemiz çiftçilerine de sağlanmasıyla mümkün olabilecektir.
Geçtiğimiz günlerde İzmir Bakırçay havzasında ve Söke Ovası’nda pamuk üreticilerine mikrofon uzattık.
Sınırlı ekimlerle dostlar alışverişte görsün kabilinde yapılan pamuk hasadı sancılı bir şekilde başlamış durumda. 2012-2013 sezonunda pamuk üretiminin yüzde 25 düşerek 600 bin tonlara gerilemesi bekleniyor. Bu hasat döneminde de fiyatların düşük seyretmesi, çiftçiyi pamuk üretiminden yeniden vazgeçirdi. Rekoltede yüzde 25-30 civarında azalış bekleniyor. Bu da yaklaşık 750-800 bin ton pamuk açığı demek. Sektör temsilcileri bu yıl ülkemizin 1,5 milyar dolarlık pamuk ithal edeceğini dile getiriyorlar.
Akılcı politikalar izlemek şartıyla pamuk üretiminin hızla eski seviyelerine, hatta bunun çok üzerine çıkarılması esas çözümdür. Üretici bu yıl pamuk fiyatının 2.24 lira olmasını istiyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023