Demokratik Kongo Cumhuriyeti ya da eski ismi ile Zaire dünya medyasının gözünden uzak olmakla birlikte 2008 yılından bu yana vahim gelişmelere sahne olmakta.
2008 yılının gazetelerine göz atacak olursak hammadde gereksinimini karşılayabilmek üzere doğal kaynaklar yönünden son derece zengin Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile bağlarını güçlendiren Çin Halk Cumhuriyeti'nin bakır ve kobalt madenlerinin işletim hakları için yapılan anlaşmayı hayata geçirmeye başladığını görmekteyiz. Anlaşmaya göre Kongo'nun tüm altyapısı 9 milyar dolara Çin tarafından yapılacak olup bu anlaşma Çin'in bir Afrika ülkesi ile yaptığı en büyük anlaşma niteliğindedir. Ayrıca Pekin, bu anlaşmayla Kongo'daki en büyük yabancı yatırım haline gelerek Avrupa Birliği'nin Afrika üzerindeki tekelini de kırmış olacaktır.
Peki son 10 yıldır Kongo'da neler oluyor?
Aslında değişen Kongo değil, değişen küresel teknolojinin yeni sacayakları ve yeni dünyada kobalt artık altın gibi değerli. Lityum-ion pillerin vazgeçilmez hammaddesi konumundaki kobalta olan talep hibrit ve elektrikli otomobillerin yakın gelecekte pazar paylarını arttırmasıyla birlikte daha da artacak görünüyor. 2017 yılının gazete iç sayfalarında buna dair haberleri de bulmak mümkün: "Elektrikli otomobil ve tüm mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pillere olan talep bu pillerin içerisindeki madenlere yönelik spekülasyonu da patlattı. Artık 'beyaz petrol' olarak adlandırılan lityum pil içerisindeki en kritik madenlerden biri olan kobaltın fiyatı yıl içerisinde %150 arttı."
Arz ve talep dengesi açısından da bakıldığında yeraltı zenginliklerinin Kongo'ya olan olumlu getirilerini görmek için özel bir eğitim almaya da gerek yoktur lakin Kongo maalesef diğer Afrika ülkeleri ile aynı kaderi paylaşmakla kalmıyor "farklı türde bir savaşa" da evsahipliği yapıyor.
Ülkenin dünya sömürü düzeninde markalaşmış şirketlerin boyunduruğu altında olduğunu söylememize gerek yok sanırım. ABD dışında Belçika, Almanya, Kanada, İngiltere ve Fransa da küresel şirketleri aracılığı ile Kongo yeraltı zenginliklerindeki paylarını alma yarışındalar. Internet üzerinden yapacağınız aramalarda bu bilgilere kolayca ulaşabilirsiniz.
"Farklı türde bir savaşa evsahipliği yapıyor" cümlemize geri dönecek olursak… Bu yıl peşpeşe yaşanan iki olay arasındaki bağlantı kimsenin dikkatini çekmedi. Son derece bağlantısız bir şekilde haberlerde yer bulmuş olsalar da aslında küresel sömürünün ortaçağ haçlı zihniyetinden hiç bir şey kaybetmediğinin bir göstergesi…
Tarih Haziran 2018... Bloomberg'de yer alan habere göre, "Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde faaliyet gösteren 30'un üzerinde Çinli şirket her iki ülke hükümeti tarafından desteklenen ve Çin'in ülkedeki bakır ve kobalt üretimini arttırmak üzere iki ülkeyi daha da yakınlaştıran bir iş birliği anlaşması yaptı."
Tarih Temmuz 2018... Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde yeni ebola salgını başladığını açıkladı.
Ve bugün... Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde Temmuz ayında yeniden görülmeye başlayan Ebola salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 100'ü geçtiğini açıkladı.
Kimi ülkelere demokrasi götürme adı altında bomba yağar, kimi ülkelere bahar vaadi ile darbe soğuğu getirilir, kimi ülkelere bir tweet ile ayar çekilir kimi ülkelerin halkına ise Kongo'da olduğu gibi yapay salgınlar düşer.
Amaç değişmediği gibi amaca ulaşmakta kullanılan yöntemlerin de acımasızlığından bir şey kaybetmediği görünmektedir ve eğer ki hepimiz bir olup Milli Ekonomi Modeli'nde ısrar etmez isek yeryüzünün en değerli toprakları Anadolu üzerine yeryüzünün tüm milletlerinin yine pay almak üzere toplanacağını unutmamamız gerekir.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020