Eskiden pek duymadığım, ama son zamanlarda sıkça muhatabı olduğum bir soru var: "Şundan ya da bundan korkmuyor musun?" Demek ki birileri korku salmış, korku imparatorluğu kurmuş ki bu tür cümleler kurma ihtiyacı doğmuş.Korku, insana özgü bir duygudur. Hayvanlarda da korku vardır. Korku, iki boyutludur. Ya size yönelik saldırı, tehdit ve tehlikelerden uzak durmak ve zarar görmemek için tedbir almak bağlamında bir korku duyarsınız, ya da sahip olduğunuz dünyalık imkânların elinizden alınıvermesinden korkarsınız. Yani korku, gücü ve imkânı, cezalandırma ve ödüllendirme hak ve yetkisini elinde tutana yönelik bir savunma mekanizmasıdır.Cezalandırma ve ödüllendirme yetkisi de insanda ve Allah'ta vardır. İnsanda olan bu yetki asli değil zannîdir, sanaldır, gerçekçi bir mahiyeti yoktur. Cezalandırma ve ödüllendirme hak ve yetkisinin tek sahibi vardır o da yaratıcı ve sahip olan Allah'tır. Yani mutlak anlamda Celal ve Cemal sıfatının hakiki sahibi Allah'tır. Şu insan, şu kişi, şu kurum vs değildir. O halde bizim gibi doğumlu ve ölümlü olan insanlardan korkmak ya da onlardan mükâfat ve rızık beklemek ya da var olan rızkımızı insandan bilmek, imansızlıktır, daha doğru tabirle şirktir. Yani ceza verme ve ödül verme konusunda Allah'a ortak getirmektir. Bir mümin, bir Müslüman sadece Allah'tan korkar, sadece O'nun ceza vericiliğine inanır ve sadece O'ndan nimet ve rızık bekler, rızkın asıl sahibinin O olduğuna inanır. O halde korkulacak ve ödül beklenecek tek merci Allah'tır.İnsan, insandan korkarsa insan olmaz. İnsan, sadece Allah'tan korkarsa insan olur. Musa Firavun'dan korkmadığı için insan oldu. Zira Firavun da, Musa da ikisi de yaratılan ve ölen iki insandı yani eşittiler. Eşitlerin birbiri üzerinde korku salması da, korkutandan korkması da insanî değildir.Bir Müslümanın korku duygusunu yönlendiren tek cümle budur: "Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin." (Al-i İmran, 102)Yani iman eden bir insan, sadece Allah'tan ve O'na yaraşır şekilde korkacaktır. Sadece O'nun emir ve yasaklarını gözeterek hareket edecek, sadece O'nun belirlediği çerçeve içinde kalmaya çalışacak, bu çerçevenin sınırları dışına çıkmaktan korkacak, insanların nefis ve hevalarının belirlediği ilkelere, tehditlere ya da tekliflere boyun eğmeyecektir. Ancak Müslüman olarak can vermek, yani ölmek, sadece Allah'tan korkarak olur, insandan korkarak değil. Müslüman, korkarak yaşamaz. Müslüman, inandıklarının hak ve hakikat olduğuna tam iman etmişse hiçbir beşer, onu tehdit edemez, etse bu tehdidin işlerliği yoktur, yok hükmündedir. İnsandan korkan insan, her saniye ölür. Allah'tan korkan insan ise bir kere ölür, onun zaman ve mekânı da belirsizdir. İnsandan korkan insan, üçbeş günlük geçici dünyalık hazlar kaygısındadır. Allah'tan korkan insan ise sonsuz ve süresiz olan ise Cehennem ve Cennet kaygısındadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015