Son yıllarda özellikle dış ticaret anlamında ciddi atılım gösteren Çin ve Rusya'nın ekonomi politikalarında kalmıştık. Bu konuda karşımıza çıkan belki de en önemli iki politika, üretim-girdi maliyetlerini düşürücü uygulamalar ve milli paraların kullanımıdır. İşte kötü komşunun yaptığını yani yabancı para birimlerinin ulusal paralar üzerinde yarattığı baskıyı nasıl azaltabiliriz, derseniz size önerim, dış ticarette milli paraların kullanımıdır. Milli paraların kullanımının getireceği yararı önceden görmüş olacaklar ki Rusya ve Çin, yaklaşık 10 yıldır kendi aralarındaki ticarette milli paralarını kullanıyorlar. Biz de, Rusya başta olmak üzere bazı ülkelerle son birkaç yıldır, milli paralarla ticaret uygulamasına başladık.
Yabancı para birimlerinin kullanımının –dolarizasyon- olumsuz etkilerine karşılık belki de en önemli silah, ülkelerin kendi aralarında yaptıkları ticarette milli paralarını kullanmalarıdır. Bu sayede, en başta döviz talebini ve buna bağlı olarak döviz kurlarının ateşini düşürmek mümkün olabilecektir. Buna ek olarak, dış ticarette firmaların en önemli risklerinden biri olan kur riskini de minimize etme olanağı doğmaktadır.
Dış ticarette milli paraların kullanılması konusunda, ilk etapta, karşılıklı alışverişimizin tutar bakımından birbirine yakın olduğu ülkelere öncelik verilmesinde yarar olduğunu da ifade edelim.
Şimdi konu, üretimin desteklenmesi ve milli paraların ön plana çıkarılmasına gelip de Prof. Dr. Haydar Baş tarafından 2005 yılında ortaya konulan Milli Ekonomi Modeli'nden (MEM) bahsetmezsek, haksızlık etmiş oluruz.
Çünkü bu iki boyut, Baş'ın modelinde reel sektörün rekabet gücü anlamında öne çıkan en önemli iki boyuttur. İşte, tam da kötü komşunun insanı ev sahibi yaptığı nokta burası. Yani, eğer yabancı paraların ve yabancı ekonomik modellerin egemenliğinden –kötü komşudan- kurtulmak istiyorsak, kendi milli paramızı ve milli modelimizi uygulamamızın zamanı gelmiş de geçiyor demektir.
Bakınız MEM'in teşvik (faizsiz proje karşılığı kredi) ve vergi politikaları sayesinde, reel sektör firmalarımızın üretim maliyetleri düşecek ve rekabet güçleri artacaktır. Hatta buna MEM'de öngörülen yer altı kaynaklarımızın devreye konulmasını da eklerseniz, başta enerji ve girdi unsurları olmak üzere çok ciddi rekabet avantajı elde edilebilecektir.
Sonuç itibariyle, emperyal ülkelerin para birimlerine ve farklı hamlelerine karşılık, biz de milli paramızı ve kaynaklarımızı ön plana çıkartan uygulamalara ağırlık vermeliyiz. Şunu unutmamalıyız, Türkiye, bulunduğu coğrafyadaki ülkelere, her anlamda örnek olabilecek potansiyele sahiptir. Yeter ki kendi kaynaklarımızın ve potansiyelimizin farkına varıp, kendimize güvenelim-gelelim.
Geçmişimize dönüp bakacak olursak, bu başarı örneklerini görmek mümkün. Hatta çok uzağa gitmeyin, biz, ekonomide bahsi geçen milli politikaları, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında uygulamış bir milletin evlatlarıyız. Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder M. Kemal Atatürk, ciddi savaşlardan çıkılmış olmasına rağmen, ekonomide milli politikalar izleyerek, az zamanda çok ve büyük işler yapmıştır. Biz neden yapmayalım?
- Bari burada yapmayın!! / 09.08.2021
- Keşke dokunmasaydım! / 24.07.2021
- Rusya yaptı da ya biz? / 02.07.2021
- Birisi işsizlik mi dedi? / 15.06.2021
- Korkmalı mıyız? / 17.05.2021
- Pandemi turnusolu / 05.05.2021
- Sanal vurgun / 27.04.2021
- Olması gerekendi / 20.04.2021
- Yeni başkanın ilk sınavı / 12.04.2021