Kapitalizmde, krizler sağlık alâmeti sayılır. Krizlerde kimileri kaybeder, kimileri de kazanır. Açıkçası, tam bir kumar zihniyeti hakimdir. Birinin kazanması için, birinin kaybetmesini kaçınılmaz kabul eden kapitalistler, krizleri olağan karşılarlar. Çünkü kapitalizmin, herkesi ve her kesimi, her zaman kazandıran adaletli bir sistem olmadığının bilincindedirler. Bütün işlerini kendilerinin daima kazanması üzerine kurarlar, fakat sistemin doğası gereği, bazen onlar da kaybederler.Son günlerde ABD'de meydana gelen ve bütün dünyayı etkileyen ekonomik depreme gelince... Bu, kapitalizmin sağlık alâmeti gördüğü krizlerden çok farklıdır. Daha doğrusu, bu kriz değil, bir bunalımdır. ABD'nin içine düştüğü bunalıma kriz diyenler bile, krizin boyutlarını kesin olarak çizemiyor, adını koyamıyor. Kimisi 'emlâk krizi', kimisi 'finansal kriz', kimisi de 'likitide krizi' diyor. Halbuki kriz, beklenmedik bir anda, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkar. ABD'de yaşanan ekonomik bunalım ise, bekleniyordu. Birçok ekonomist, ABD'nin, dolayısıyla dünyanın böyle bir bunalımla karşılacağını yıllar öncesinden haber veriyordu. Aslında bunu anlamak ve görmek için fazla bir bilgi ve birikime ihtiyaç yoktu. Çünkü İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD'nin dünyaya dayattığı bu ekonomik düzenin, temelsiz olduğu, soyguna dayandığı, her akıl sahibinin anlayacağı kadar açıktı ve basitti. Düzen şöyle kurulmuştu: Dünya halkları üretecek, ABD dolar basıp istediğini, istediği kadar alıp tüketecektir. Bu bir saadet zinciri idi. Bir yerde kesilmesi gerekiyordu. İşte, şimdi kesilmek üzere. Dünya, ABD'nin karşılıksız dolarına boğuldu. Çok çalışıp, çok üretenler, dolar içerisinde yüzüyorlar. ABD ise sıkışmış durumda. Elinde tek silâh faiz. O da, artık işe yaramıyor. Zira faizi artırsa, ekonomisinin bel kemiği olan emlâk piyasası çökecek, azaltsa, dolar tamamen bitecektir. Demek ki, asıl sorun, dünya piyasasına sürülen karşılığı olmayan dolarlardır. Bu dolarlar, değişim aracı olmaktan çıktıktan sonra, hiçbir işe yaramayan kâğıt parçaları olarak kalacaklardır. Dolar yığanlar da, zengin olmadıklarını, ABD'nin kendilerini aldattığını, ancak o zaman anlayacaklardır. Kızılderililer, topraklarını talana gelen, bugünkü ABD'lilerin kurucu babalarına, bu gerçeği şu sözlerle ifade etmişlerdi: "Son ırmak ve son ağaç kuruduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaktır". Gerçekten, tam böyle olacaktır. ABD ve yandaşları doların yenilmeyeceğini göreceklerdir. Paranın değişim aracı olmaktan başka birşeye yaramadığını anlatan şöyle bir hikâye vardır. Yelkenli gemilerle ticaret yapıldığı zamanlarda, bir grup tüccar, fırtınaya yakalanıp, bilmedikleri bir adaya sürüklenirler. Adaya çıkan tüccarlar, ellerindeki paraları verip, ada halkından mal satın almak isterler. Ada halkı para ile alış veriş yapmadığı için parayı almazlar, ne işe yaradığını bilmezler. Parayı ellerinde evirip çevirirler, koklarlar ve tüccarlara iade ederler. Doların akibeti de buna benzeyecektir. Doların bir sömürü aracı olduğunu anlayan dünya milletleri, onu ABD'lilerin yüzüne çalacaktır. ABD, "her bunalım, yeni buluşların kapısını açar" anlayışından hareketle, yeni bir arayış peşinde. Tabii, hem kendini, hem de dünyayı kurtaracak bir çözüm aramıyor. O, sömürü düzenini, değişik biçimde nasıl sürdüreceğini düşünüyor. Ama, ne yazık ki, Türkiye dahil, birçok ülkenin yöneticileri, yine ABD'den medet umuyor. AKP hükümetinin üyeleri halka, "korkmayın, paniğe kapılmayan, ABD bu işin üstesinden gelecektir" diyerek, ümit vermeye çalışıyor. Bu demektir ki, AKP hükümeti, ABD'nin alacağı her karara dünden razıdır. Biz de bundan, yani ABD'nin dünya milletlerini yeni bir oyuna, yeni bir tuzağa düşürmesinden korkuyoruz. Nitekim bu yönde birçok toplantılar, bilimsel (!) çalışmalar yapılmaktadır. Bunların hepsi bir aldatmacadır. İnsanlık, eğer gerçekten adaletli, yoksulluğu yok edecek bir düzen arıyorsa, önünde tek çıkış yolu, 'Milli Ekonomi Modeli'dir. Başkasına kulak asan, mutlaka aldanır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018