Bir önceki yazımızda yaşadığımız ekonomik krizin 2001'deki banka krizine benzemediğini ve bir reel sektör kriziyle baş başa olduğumuzu ifade etmiştik. Ayşe teyze ile Mehmet amcanın ihtiyaçlarını karşılayacak tüketim kabiliyetlerinin kalmaması, karşımıza tüketici sorunu olarak çıkmaktadır. Ayrıca girdi
maliyetlerinden dolayı zorunlu olarak pahalı mal ve hizmet üreten üreticiye, bir de pazar problemi eklenince, üreticimiz ile tüketicimiz birbirini aşağıya doğru çekerek ekonomik olarak zifiri karanlığa doğru yuvarlanıyorlar.
maliyetlerinden dolayı zorunlu olarak pahalı mal ve hizmet üreten üreticiye, bir de pazar problemi eklenince, üreticimiz ile tüketicimiz birbirini aşağıya doğru çekerek ekonomik olarak zifiri karanlığa doğru yuvarlanıyorlar.
Yani Ayşe teyze ve Mehmet amca kazanmadan, rahat etmeden üreticinin kazanması ve rahat etmesi mümkün değildir. Üreticiyi Ayşe teyze ile Mehmet amcadan başkası kurtaramaz. Onun için Haydar Hocanın tüketime dayalı ekonomi modeline ihtiyacımız var diyoruz. Bir zincirin iki halkası gibi. Birinci halkası tüketim, ikinci halkası üretimdir.
Tarif etmeye çalıştığımız krizi aslında ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) ve TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) verileri ortaya koyuyor.
Enflasyon düzeyinin belirlenmesi için, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ve üretici fiyatları endeksi (ÜFE) olmak üzere bu iki önemli göstergenin sonucuna bakılır.
TÜFE, tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmetler grubunda bulunan varlıkların fiyat değişimlerini ölçer. Tüketici harcamaları enflasyonun 3'te 2'sini oluşturduğu için de TÜFE oldukça önemli bir göstergedir. Yani Ayşe teyze ile Mehmet amcanın ihtiyaçlarını almak için ortaya koyacağı pazar tepkisini ölçer.
Tüketicinin cebinde yeterli parası varsa harcama yapar yoksa harcayamaz. Harcama yapamamasının başlıca iki temel nedenleri vardır. Ya cebine giren para ihtiyaçlarından daha azdır veya ihtiyaçlarını karşılayacak para, döviz karşısında değer kaybına uğramıştır.
ÜFE ise toptan satış fiyatlarındaki değişimleri aylık olarak ölçen göstergedir. Üretici, vergilerden arınmış olarak ürettiği emtiayı toptancıya satar, toptancıya sattığı fiyatlardaki dalgalanmalar ÜFE değeriyle değerlendirilir.
Üretici ayağının durumunu ÜFE, son kullanıcı tarafının tepkisini TÜFE değerleriyle ele alıp incelediğimizde içinde bulunduğumuz ekonomik krizin kodlarını çözebiliriz.
Bu yılın verilerini baz aldığımızda ÜFE ile TÜFE arasındaki fark %10 bandını aşmış durumda. Üreticinin toptana verdiği fiyat, tüketicinin satın aldığı fiyattan %10 kadar daha ucuz. Başka bir ifadeyle tüketici, üreticinin toptana verdiği fiyatlarının %10 altında mal bulup satın alabiliyor demektir. Yani ÜFE ve TÜFE verilerini doğru kabul ettiğimize göre üreticinin toptancıya peşin olarak sattığı 100 TL'lik malı, tüketicinin 90 TL'ye nasıl satın alacağını teorik olarak izah etmek durumundayız.
Bir üreticinin ürettiği ve toptancıya sattığı malın fiyatı 100 Lira olsun. Toptancı üreticiden aldığı malın fiyatının üzerine en az %20 koyarak (120 TL) market zincirine ulaştırsın. Perakendeciler de 120 TL'ye aldığı malın üzerine %20 koyarak (144 TL) son kullanıcıya ulaştırıyor olsun. Farklı sektörlerde üretici ile tüketici arasındaki zincirin boyu daha da uzun olabilir.
Toptan ve perakende satıcılarının kullandıkları kredi faizleri, çalıştırdığı işçi, ulaşım masraflar ve vergi giderlerini düşünüldüğünde %20 kârın çok ama çok iyimser olduğu anlaşılır. Bu kârın (20 TL) %50'si olan 10 liranın maliyet giderlerine gittiği düşünüldüğünde ürünün toptancıya maliyeti 110 TL, perakendeciye maliyeti 121 TL olur.
Yukarıdaki örnekten hareketle TÜİK'in açıkladığı ÜFE ve TÜFE değerlerini inceleyelim. 100 liralık mal son kullanıcıya 90 liraya satıldığına göre (Tüketiciye, üreticinin fiyatından %10 daha ucuz mal satılabiliyorsa) bunun tek bir izahı vardır. Toptancı %20, Perakendeci %25 maliyetinin altında mal satarak zarar yapıyor demektir. Yoksa üreticiden 100 liraya satın aldığın malı son kullanıcıya 90 liraya nasıl satacaksın! Bu tablo, başta üretici olmak üzere toptancı ve perakendecinin battığının resmini oluşturur. Onun için bu kriz 2001 krizine benzemez, bu kriz Ayşe teyze ile Mehmet amcanın yaşadığı ekonomik krizdir.
Bu krizin çözümünü kapitalizmde bulamazsınız zira bu krizin müsebbibi kapitalizmdir.
Çözüm istiyor musunuz? İstediğinizden şüpheliyim ama söyleyeyim, çözüm Prof. Dr. Haydar Baş hocanın ekonomi sistemindedir.
Dünya O'na koşarken O'nun sistemini öğrenip uygulamaya çalışırken, biz ondan ve onun sisteminden kaçmamalıyız, ışıktan rahatsızlık duymamalıyız. Unutmayalım ki, Türkiye batarsa hepimiz batarız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- Kürt halkı azınlık değildir / 18.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı anlamak, devlete sahip çıkmaktır / 16.07.2025
- Beğenmiyorsanız gidersiniz / 13.07.2025
- Meramını anlatamayacaksan çizmeyeceksin / 05.07.2025
- Siyonizm’in tanrısı yalancıymış / 25.06.2025
- İç cephemizi güçlendirmeliyiz / 24.06.2025
- Bizi istemeyenleri biz de istemiyoruz / 23.06.2025
- FETÖ, bizden hep nefret etmiştir / 22.06.2025
- Trump, İran ile savaşa girmez / 21.06.2025
- İran'ı tanımak / 15.06.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı anlamak, devlete sahip çıkmaktır / 16.07.2025
- Beğenmiyorsanız gidersiniz / 13.07.2025
- Meramını anlatamayacaksan çizmeyeceksin / 05.07.2025
- Siyonizm’in tanrısı yalancıymış / 25.06.2025
- İç cephemizi güçlendirmeliyiz / 24.06.2025
- Bizi istemeyenleri biz de istemiyoruz / 23.06.2025
- FETÖ, bizden hep nefret etmiştir / 22.06.2025
- Trump, İran ile savaşa girmez / 21.06.2025
- İran'ı tanımak / 15.06.2025