Adamın birine babasın dan miras kalır. Adam bu mirastan kalan işletmesinin başına bir arkadaşını koyar. Bir zaman sonra adam bakar ki işletme zarar etmiş sermaye yarıya inmiş. Hemen işletme müdürünü işten çıkarır ve yerine başka bir arkadaşını koyar. Yeni müdür eskisinden de daha fazla çalarak işletmeyi zarar ettirir. Bu durum karşısında adam düşünür ve şu sonuca varır; dedemden babama, babamdan da bana kalan miras yok olup bitmek üzere o halde kendi nikahımı kendim kıyarım diyerek işin başına geçmek zorunda kalır. Bugün ülkemizin vaziyeti aynen bu hikayeye benzerdir. İşte Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın siyasete girişinin sebebi budur. Bu vatan bizimdir iş bilmez adamların eline bırakırsak vatan diye bir şey kalmayacaktır diyerek milletimizin önüne geçmiştir.
Bir yelpaze düşünün altı tane dalı vardır. Her birine bir parti adı koyun a,b,c,d,e,f partileri? Biri dinci, biri şövenist, biri sosyalist, biri merkez sağcı, biri solcu vs. Halkımız önce birini dener olmaz ülke biraz daha geri gider. Sonra bir diğerini dener bu dincidir iktidar olur dini satar. Sonra bir diğerini dener o milliyetçi geçinir o da vatanı satar. Her denemede devlet yıpranır. Milletin aklına gelmez ki onlara dayatılan partileri buluştuğu yelpazeyi sallayan el aynı el hangi partiye koşarsan koş aslında aynı yelpazeyi tutan adamın avcundasındır.
Bu yelpazenin bir parçası olmayan Allah için halkına ve İslam dünyasına sahip çıkan dünya insanlığının da kurtuluşu için çalışan sayın Prof. Dr. Haydar Baş Hocayı görmemek inadına O'nu anlamamak ve hatta O'nu dinlemek bile istememek intihardır.
Akılsız ahmak insanlar hiç düşünmez araştırmaz çünkü birileri onların yerine düşünür ne de olsa. Hak bir söz onlara denildiğinde sanki bir ilmi veya malumatı varmış gibi hakkı ağız kalabalığı ile örtmeye kalkarlar söz bulamadıklarından aciziyetlerinden bir de hakaret ederler. Hiç düşünmezler Allah, aynı suali onlara sorduğunda Yüce Allah'a da aynı cevapları ve hakaretleri edebilecekler mi?
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız vazifesini bu millete bu kadar körlüğe ve rağmen yapıyor. Hz. İbrahim (a.s) Kâbe'nin inşaatını bitirince Allah (cc) "ya İbrahim en yüksek tepeye çık ve insanlara seslen gelsinler Kâbe'ye" der. Hz. İbrahim (a.s) "Allah'ım burası sahra burada insan yok ki" der. Allah (cc) "Ya İbrahim sen seslen getirecek olan benim" der. İşte Üstad Haydar Baş Hocamız ve ekibi yıllardır sesleniyor. Yılmadan usanmadan sesleniyor. Bazı akl-ı evveller "ne kadar oy aldınız ki" diye alay ediyor ancak ahmak olduğundan burnunun ucunu bile göremiyor. Ey ahmak! Haydar Hoca ve ekibi sana anlatmış onun üzerinden yük inmiş senin beline binmiş Allah (cc) sana kullarım geldi anlattı niye dinlemedin dediğinde ne yapacaksın. Sen say kaç oy aldı.
Lût peygamberin kavmi ibadet edenlerle beraber helak oldu. Hz. Lût (a.s) Allah (cc) soruyor: "Ya Rabbi nedir bunun hikmeti, ibadet edenler de helak oldu." Allah (cc), "Hz. Lût'a onlar kendilerini kurtulmuş kabul ettiler hiç kimseyi ayıktırmadılar. İşte bu yüzden onları da helak eyledim" buyurdu.
Haydar Hoca fetö hususunda ve pek çok hususta milletini uyardı ancak kimse aldırmadı netice ortada. Haydar Hoca ve ekibi çok rahattır. Alınları açık başları da diktir. Hiç bir zaman milletini zora, çileye ve skıntıya sürüklemediler. Tam aksine belalar gelmeden çok evvel uyarıp ikaz ettiler. Ancak "gönlü namazda olmayanın kulağı ezanı işitmezmiş" modunda olan ahmaklar bu ikazları dinleyeceğine, derdi Allah ve milletinin refahı, mutluluğu, huzuru olan Haydar Hocayı hedef aldılar ve yıllarca ona iftiralarda bulundular.
Tabii ki güneş balçıkla sıvanmaz. O kadar yüce gönüllüdür ki Üstad her şeye rağmen sabırla Rabbinin O'na verdiği kulluk vazifesini hakkı ile yerine getirmeye devam ediyor.
Hocam, Allah (cc) sizden ve ekibinizden razı olsun, ruz-u mahşerde Allah (cc) bizleri sizinle beraber olan kullarından eylesin.
Bir yelpaze düşünün altı tane dalı vardır. Her birine bir parti adı koyun a,b,c,d,e,f partileri? Biri dinci, biri şövenist, biri sosyalist, biri merkez sağcı, biri solcu vs. Halkımız önce birini dener olmaz ülke biraz daha geri gider. Sonra bir diğerini dener bu dincidir iktidar olur dini satar. Sonra bir diğerini dener o milliyetçi geçinir o da vatanı satar. Her denemede devlet yıpranır. Milletin aklına gelmez ki onlara dayatılan partileri buluştuğu yelpazeyi sallayan el aynı el hangi partiye koşarsan koş aslında aynı yelpazeyi tutan adamın avcundasındır.
Bu yelpazenin bir parçası olmayan Allah için halkına ve İslam dünyasına sahip çıkan dünya insanlığının da kurtuluşu için çalışan sayın Prof. Dr. Haydar Baş Hocayı görmemek inadına O'nu anlamamak ve hatta O'nu dinlemek bile istememek intihardır.
Akılsız ahmak insanlar hiç düşünmez araştırmaz çünkü birileri onların yerine düşünür ne de olsa. Hak bir söz onlara denildiğinde sanki bir ilmi veya malumatı varmış gibi hakkı ağız kalabalığı ile örtmeye kalkarlar söz bulamadıklarından aciziyetlerinden bir de hakaret ederler. Hiç düşünmezler Allah, aynı suali onlara sorduğunda Yüce Allah'a da aynı cevapları ve hakaretleri edebilecekler mi?
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız vazifesini bu millete bu kadar körlüğe ve rağmen yapıyor. Hz. İbrahim (a.s) Kâbe'nin inşaatını bitirince Allah (cc) "ya İbrahim en yüksek tepeye çık ve insanlara seslen gelsinler Kâbe'ye" der. Hz. İbrahim (a.s) "Allah'ım burası sahra burada insan yok ki" der. Allah (cc) "Ya İbrahim sen seslen getirecek olan benim" der. İşte Üstad Haydar Baş Hocamız ve ekibi yıllardır sesleniyor. Yılmadan usanmadan sesleniyor. Bazı akl-ı evveller "ne kadar oy aldınız ki" diye alay ediyor ancak ahmak olduğundan burnunun ucunu bile göremiyor. Ey ahmak! Haydar Hoca ve ekibi sana anlatmış onun üzerinden yük inmiş senin beline binmiş Allah (cc) sana kullarım geldi anlattı niye dinlemedin dediğinde ne yapacaksın. Sen say kaç oy aldı.
Lût peygamberin kavmi ibadet edenlerle beraber helak oldu. Hz. Lût (a.s) Allah (cc) soruyor: "Ya Rabbi nedir bunun hikmeti, ibadet edenler de helak oldu." Allah (cc), "Hz. Lût'a onlar kendilerini kurtulmuş kabul ettiler hiç kimseyi ayıktırmadılar. İşte bu yüzden onları da helak eyledim" buyurdu.
Haydar Hoca fetö hususunda ve pek çok hususta milletini uyardı ancak kimse aldırmadı netice ortada. Haydar Hoca ve ekibi çok rahattır. Alınları açık başları da diktir. Hiç bir zaman milletini zora, çileye ve skıntıya sürüklemediler. Tam aksine belalar gelmeden çok evvel uyarıp ikaz ettiler. Ancak "gönlü namazda olmayanın kulağı ezanı işitmezmiş" modunda olan ahmaklar bu ikazları dinleyeceğine, derdi Allah ve milletinin refahı, mutluluğu, huzuru olan Haydar Hocayı hedef aldılar ve yıllarca ona iftiralarda bulundular.
Tabii ki güneş balçıkla sıvanmaz. O kadar yüce gönüllüdür ki Üstad her şeye rağmen sabırla Rabbinin O'na verdiği kulluk vazifesini hakkı ile yerine getirmeye devam ediyor.
Hocam, Allah (cc) sizden ve ekibinizden razı olsun, ruz-u mahşerde Allah (cc) bizleri sizinle beraber olan kullarından eylesin.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020