İçinde bulunduğumuz 2005 yılı, TBMM Başkanlığı'nca "Milli Egemenlik Yılı" olarak ilan edildi. Evet yanlış duymadınız; Milli Egemenlik Yılı. Egemenliğimizin devredilmesinin gündem edildiği, bu yönde çalışmaların olduğu bir dönemde milletimizin belki de gözünü boyamak için bu yıl Milli Egemenlik Yılı olarak ilan ediliyor.
Bu kararı alan yüce Meclisimizin Başkanı Sayın Bülent Arınç 8 Nisan 2005'de yaptığı, "Casus Belli kararı, Yunan parlamentosunda rahatsızlık oluşturmuş görünüyor. Biliyorsunuz 1995 yılında bir Meclis kararı vardı. Bu bir karar bile değil. Buna bir bakmak lazım. Bu kararın ilişkilerin gelişmesinde engel olduğu anlaşılıyor" şeklindeki konuşmasıyla; milli egemenliğimiz konusundaki hassasiyetini ne kadar güzel gösteriyor değil mi?
Olağanüstü koşulların olduğu bir dönemde Kuva-yı Milliye ruhu ile milletimiz Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurmuş; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" denmiştir.
Sözümona; Avrupa Birliği'ne üyelik uğruna verilen tavizler ve alınan kararlar milli egemenliğin devrinden başka bir şey değildir. Bu konuda çok ayrıntıya girmeden 22 Mayıs 2005'de Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasamızın 90. maddesinden bir bölüm aktarmak istiyorum: "Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur. (...) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz."
Evet işte bu maddeyi onaylayarak egemenliğimizi çoktan devretme noktasına gelen idarecilerimiz, 2005 yılının Milli Egemenlik Yılı olarak kutlanmasına karar vermişlerdir.
Ben bu konuda son sözü yüce Meclisimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e vermek istiyorum: "Kendilerine bir milletin talihi bırakılan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakikî ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi zabt ve işgal etmek o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir. Bir milletin ruhu zabtolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Halbuki asırların getirdiği bir millî ruha, hiçbir kuvvet mukavemet edemez." (1924'de yaptığı bir meclis konuşmasından alınmıştır).
"Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddî güçleriyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Millî hayatımız, tarihimiz ve son devirde idare tarzımız, buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda millî güçlerin etken ve millî iradenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî egemenlik..." (1920'de yaptığı bir meclis konuşmasından alınmıştır).
"Kuvvet birdir ve o milletindir." (1937'de yaptığı bir meclis konuşmasından alınmıştır).
Atatürk, içinde bulunduğumuz şu günlere ışık tutarcasına milli egemenlik konusuna dikkat çekmiştir. Millet olarak işte bu hassasiyetle, elindeki yetkileri milletimizin lehine kullanmayan idarecilerimize gereken cevabı vermeli, onlara verdiğimiz destekleri çekerek; gücünü milletten alan siyasilerle beraber olmalı, onları desteklemeliyiz.
Serkan MUTLU
Bu kararı alan yüce Meclisimizin Başkanı Sayın Bülent Arınç 8 Nisan 2005'de yaptığı, "Casus Belli kararı, Yunan parlamentosunda rahatsızlık oluşturmuş görünüyor. Biliyorsunuz 1995 yılında bir Meclis kararı vardı. Bu bir karar bile değil. Buna bir bakmak lazım. Bu kararın ilişkilerin gelişmesinde engel olduğu anlaşılıyor" şeklindeki konuşmasıyla; milli egemenliğimiz konusundaki hassasiyetini ne kadar güzel gösteriyor değil mi?
Olağanüstü koşulların olduğu bir dönemde Kuva-yı Milliye ruhu ile milletimiz Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurmuş; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" denmiştir.
Sözümona; Avrupa Birliği'ne üyelik uğruna verilen tavizler ve alınan kararlar milli egemenliğin devrinden başka bir şey değildir. Bu konuda çok ayrıntıya girmeden 22 Mayıs 2005'de Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasamızın 90. maddesinden bir bölüm aktarmak istiyorum: "Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur. (...) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz."
Evet işte bu maddeyi onaylayarak egemenliğimizi çoktan devretme noktasına gelen idarecilerimiz, 2005 yılının Milli Egemenlik Yılı olarak kutlanmasına karar vermişlerdir.
Ben bu konuda son sözü yüce Meclisimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e vermek istiyorum: "Kendilerine bir milletin talihi bırakılan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakikî ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi zabt ve işgal etmek o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir. Bir milletin ruhu zabtolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Halbuki asırların getirdiği bir millî ruha, hiçbir kuvvet mukavemet edemez." (1924'de yaptığı bir meclis konuşmasından alınmıştır).
"Bir millet, varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddî güçleriyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Millî hayatımız, tarihimiz ve son devirde idare tarzımız, buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda millî güçlerin etken ve millî iradenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî egemenlik..." (1920'de yaptığı bir meclis konuşmasından alınmıştır).
"Kuvvet birdir ve o milletindir." (1937'de yaptığı bir meclis konuşmasından alınmıştır).
Atatürk, içinde bulunduğumuz şu günlere ışık tutarcasına milli egemenlik konusuna dikkat çekmiştir. Millet olarak işte bu hassasiyetle, elindeki yetkileri milletimizin lehine kullanmayan idarecilerimize gereken cevabı vermeli, onlara verdiğimiz destekleri çekerek; gücünü milletten alan siyasilerle beraber olmalı, onları desteklemeliyiz.
Serkan MUTLU
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012