Son zamanlarda, yurtdışına ihraç edilen ürünlerde, ciddi miktarda bir "red" ile karşı karşıyayız.
Bunların içerisinde en çok gündem olan Rusya. 2018 yılında sadece bu ülkeye yapılan sebze, meyve ihracatından "red" yediğimiz parti sayısı, 1426.
Yine Avrupa cephesinde de durum farklı değil. 2018 yılında 318 sorunlu parti ürün ile yine burada da birinciliği kimseye kaptırmadık. Bunun içerisine diğer ihracat yaptığımız,ülkeleri de eklersek olayın büyüklüğü daha iyi anlaşılacaktır.
Yine, geçtiğimiz günlerde 370 ton mandalina malum Rus gümrük kapılarından iade edilmişti. Rusların yaptığı açıklamaya göre Akdeniz meyve sineği sebebiyle iade edilmişti.
Yine fındıkta 2018 yılında yapılan ihracatlarda, zehirli ve kanserojen olan "Aflatoksin" ile de ilgili 77 adet bildirim, "Okratoksin A" ile ilgili 40 bildirim yapıldı.
İşin ilginç boyutu ise, Türkiye'den AB sınırlarına giden 40 ürünün 35'inin, antep fıstığında 24 üründe 22'sinin, incirde 34 üründen 27'sinin gümrüklerden geri çevrilmesidir.
Bu arada pestisit (böcek zehiri) tespitinde de 1'inciliği Bulgaristan ile paylaşıyoruz.
Bir ilginçlik daha, Rus Rosselhoznadzor dairesi, bugüne kadar Türkiye'den giden ürünlerde 1495 kez zararlı tespit edip, şu açıklamayı yapmak durumunda kalıyordu: "Türkiye'den gönderilen bitkisel ürünlerin, sağlık durumunun kötüleşmesinden endişe ediyoruz."
Peki, ya "red" yiyip Türkiye'ye gönderilen ürünlerin akıbeti nedir?
"Bitkisel Gıda ve Yemin İhracatında Sağlık Sertifikası Düzenlenmesi ve İhracattan Geri Dönen Ürünler İçin Uygulama Yönetmeliği"ne göre, bu ürünlerin imha edilip edilmeyeceğine veya başka bir ülkeye sevkine ya da yurtiçi piyasaya verilmesine yukarıdaki yönetmelik çerçevesinde karar veriliyor.
Örneğin, ülkemize iade edilen herhangi bir ürün, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü bünyesindeki Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü'ne bağlı ihracat birimi tarafından kontrol ediliyor. Yapılan kontroller sonucunda,bir sorun olmadığına kanaat getirilirse, iç piyasaya sunulmasına karar veriliyor. Buraya kadar olan kısım olması gereken kısım.
Geri gönderilen ürünlerimiz ile birlikte ihracatçıya bir belge düzenlenerek veriliyor. Bu beyanla ihracatçı ürünü iç piyasaya sürmek için müracaatta bulunuyor ve yine bu beyana dayanılarak karar verilebiliyor. Sorunsalımız tam da burada başlıyor. Ya ihracatçı yanlış beyanda bulunmuşsa?
Ha, araştırmalarımda, zararlı gıda ürünlerinin bazen imha edildiğine dair, beyanatlar da var. Ama bununla ilgili resmi bir kayıt paylaşımı mevcut değil.
Bu arada çiçeği burnunda bir köşe yazarı olmam ve gazetemin bu konudaki hassasiyetini de bildiğim için, bu konuda farklı bir görüş de var. Antalya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Nazif Alp, Tarım ürünlerinin ihraç edilmeden önce ekspertizden geçtiğini ifade ederek "Gönderilen mandalinalarda haşere çıkması imkansız. Tamamen diplomatik sebeplerden kaynaklanıyor. Ülkeler arası sıkıntı yaşandığında bu tip durumlarla karşılaşabiliyoruz. Ürünler yurtdışına çıkmadan önce Tarım Bakanlığı tarafından çok sıkı bir şekilde denetleniyor" dedi.
Konu derin.
Ben nereye takıldım biliyor musunuz?
İhracata, inanıyorum ki çok değer veriliyor. Buna rağmen hâlâ bir çok konu da liderliğimizi bırakmıyoruz.
Peki ya bizim tükettiğimiz gıdaların akıbeti?
Neyse bizim orda bir söz var, "Lafın hepsi…" derler.
- Bozkırın gönül eri: Neşet Ertaş / 21.03.2021
- İtirazım var / 14.03.2021
- Sığır / 07.03.2021
- Çokomel, piskevit ve Jason Stetham / 28.02.2021
- Uğursuz Safiye(!) / 21.02.2021
- Minik Kuş’um / 14.02.2021
- 7 yıl askerlik, 7 yıl hapis, bizim Recep / 07.03.2020
- Keser döner sap döner / 26.02.2020
- Ağlatan mutluluk / 25.02.2020