Vardı diyorum çünkü artık yok.
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaklardır; "Gafleti çok olanın devleti yok olur" cümlesini.
Söz konusu caminin mihrabının sol tarafında tarihi bir saat vardı ve tam üstünde de bu cümlenin Arapçası yer alıyordu, hemen altında da Osmanlıca tercümesi yapılmıştı:
"Gafleti çok olanın devleti yok olur."
Son bir seneden beri tamiratta olan Erzurum Lalapaşa Camii, ibadete açıldıktan sonra, geçtiğimiz Ekim ayının son günlerinde uğradım ve haliyle gözlerim mihraba dikildi ve mihrabın solundaki o yazıyı aradı ve ne yazık ki bulamadı.
O tarihi saatin de üstündeki o çok önemli yazının da yerinde yeller esiyordu.
Arapçadan da Osmanlıcadan da az-çok anlayan cemaatin namaz kıldığı yıllarda belki bu mihraba yerleştirilmiş olan uyarıcı cümle bir anlam ifade ediyordu, sonraki yıllarda bir aksesuar olmaktan öteye geçmiyordu, ama zaman zaman bizim yaptığımız gibi gazete ve dergi köşelerinde yer alması birilerinde "uyarıcı" etki yapmış olabilir.
Daha önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz gibi ecdadın bu yazıyı özellikle mihrap duvarına yerleştirmiş olmasının elbette bir sebebi, bir hikmeti olmalı.
Beş vakit namaz için camiye giren Müslümanların istikametleri kıble tarafıdır ve ister istemez bu yazı gözlere takılacak ve "gaflet-devlet" ilişkisi beş vakit hatırlanacaktır.
Tamirattan sonra yapılması gereken; o saati ve yazıyı aynen yerleştirmek ve mümkünse altındaki tercümeyi bugün ki harflerle, herkesin okuyabileceği puntolarla yapmak olmalıydı.
Yine de yetkililerden bu hatıraya sahip çıkmalarını bekliyoruz, bekleyeceğiz.
Yine, Tebrizkapı meydanında Nenehatun ve etrafındaki bir avuç Erzurumlunun mücadelelerini sembolize eden heykel bir gece sessiz-sedasız bilinmeyen bir tarafa kaldırılmış bir daha da geri dönmemişti.
Uyarıcı cümlelere, uyarıcı sembollere en fazla muhtaç olduğumuz günlerden, aylardan ve yıllardan geçtiğimizi hiç kimse inkar edemez.
Artvinli Huzuri Baba haklılığını hala koruyor:
Şimdiki zamanda her şey tersine
Yahşi satılmadan yaman satılır
Altın sarf edemez doğru bir kişi
Eğri tunç gezdirse hemen satılır
Değerli insanlar kalmıştır yalnız
Değersizler elde gezer tertemiz
Alan kör satan kör kantar ayarsız
Buğdaydan pahalı saman satılır
Elbet başa gelir gelmeyen akla
Herkes dil altına koyar bir bakla
Huzuri sabreyle metahın sakla
Bir gün gelir öyle zaman satılır.
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaklardır; "Gafleti çok olanın devleti yok olur" cümlesini.
Söz konusu caminin mihrabının sol tarafında tarihi bir saat vardı ve tam üstünde de bu cümlenin Arapçası yer alıyordu, hemen altında da Osmanlıca tercümesi yapılmıştı:
"Gafleti çok olanın devleti yok olur."
Son bir seneden beri tamiratta olan Erzurum Lalapaşa Camii, ibadete açıldıktan sonra, geçtiğimiz Ekim ayının son günlerinde uğradım ve haliyle gözlerim mihraba dikildi ve mihrabın solundaki o yazıyı aradı ve ne yazık ki bulamadı.
O tarihi saatin de üstündeki o çok önemli yazının da yerinde yeller esiyordu.
Arapçadan da Osmanlıcadan da az-çok anlayan cemaatin namaz kıldığı yıllarda belki bu mihraba yerleştirilmiş olan uyarıcı cümle bir anlam ifade ediyordu, sonraki yıllarda bir aksesuar olmaktan öteye geçmiyordu, ama zaman zaman bizim yaptığımız gibi gazete ve dergi köşelerinde yer alması birilerinde "uyarıcı" etki yapmış olabilir.
Daha önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz gibi ecdadın bu yazıyı özellikle mihrap duvarına yerleştirmiş olmasının elbette bir sebebi, bir hikmeti olmalı.
Beş vakit namaz için camiye giren Müslümanların istikametleri kıble tarafıdır ve ister istemez bu yazı gözlere takılacak ve "gaflet-devlet" ilişkisi beş vakit hatırlanacaktır.
Tamirattan sonra yapılması gereken; o saati ve yazıyı aynen yerleştirmek ve mümkünse altındaki tercümeyi bugün ki harflerle, herkesin okuyabileceği puntolarla yapmak olmalıydı.
Yine de yetkililerden bu hatıraya sahip çıkmalarını bekliyoruz, bekleyeceğiz.
Yine, Tebrizkapı meydanında Nenehatun ve etrafındaki bir avuç Erzurumlunun mücadelelerini sembolize eden heykel bir gece sessiz-sedasız bilinmeyen bir tarafa kaldırılmış bir daha da geri dönmemişti.
Uyarıcı cümlelere, uyarıcı sembollere en fazla muhtaç olduğumuz günlerden, aylardan ve yıllardan geçtiğimizi hiç kimse inkar edemez.
Artvinli Huzuri Baba haklılığını hala koruyor:
Şimdiki zamanda her şey tersine
Yahşi satılmadan yaman satılır
Altın sarf edemez doğru bir kişi
Eğri tunç gezdirse hemen satılır
Değerli insanlar kalmıştır yalnız
Değersizler elde gezer tertemiz
Alan kör satan kör kantar ayarsız
Buğdaydan pahalı saman satılır
Elbet başa gelir gelmeyen akla
Herkes dil altına koyar bir bakla
Huzuri sabreyle metahın sakla
Bir gün gelir öyle zaman satılır.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024