Lohusalık döneminde al basması gerçek mi?
“Al basması” kavramı, eski kültürel bir inanıştan doğmuş olsa da, altında lohusalık depresyonu, anksiyete ve uyku bozuklukları gibi bilimsel olarak açıklanabilir durumlar yatar.
Bu nedenle lohusa kadın yalnız bırakılmamalı, onun duygusal ihtiyaçları görmezden gelinmemelidir.
30.10.2025 14:34:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Lohusalık, doğumdan sonraki ilk altı haftalık dönemi ifade eder. Bu süreçte anne, hem bedensel hem de duygusal açıdan büyük bir değişim yaşar. Doğumun ardından hormonlar hızla değişir, vücut toparlanmaya çalışır ve annenin yeni yaşam düzenine uyum sağlaması gerekir. İşte bu dönemde halk arasında sıkça duyulan bir kavram vardır: "al basması."
Al Basması Nedir?
Geleneksel inanışa göre al basması, doğumdan sonra lohusanın üzerine kötü bir ruhun ya da "al karısının" gelmesiyle oluşan bir durumdur. Anadolu kültüründe bu varlık, lohusanın yalnız kaldığı zamanlarda ortaya çıkar, kadının nefesini keser, korku ve halsizlik hissi verir. Bu nedenle eskiden lohusa kadınların yalnız bırakılmaması, başucuna kırmızı tül veya yazma örtülmesi, Kur'an okunması gibi uygulamalar yaygındı.
Tıbbi Açıdan Al Basması
Günümüz tıbbına göre "al basması" olarak tanımlanan birçok belirti aslında lohusalık psikozu, doğum sonrası depresyon ya da uyku felci (karabasan) gibi bilimsel açıklamalara sahiptir.
Doğumdan sonra annenin hormonlarında ani değişimler olur — özellikle östrojen ve progesteron seviyeleri düşer. Aynı zamanda uykusuzluk, stres, ağrı, doğum yorgunluğu ve yeni sorumluluklar, annenin ruhsal dengesini etkileyebilir.
Bu durumda şu belirtiler görülebilir:
Ani korku ve panik hissi
Nefes darlığı ya da göğüste baskı hissi
Uyku sırasında hareket edememe (karabasan)
Halüsinasyonlar veya sesler duyma
Aşırı ağlama, huzursuzluk, yalnızlık duygusu
Toplumda "al bastı" denilen durumların birçoğu aslında bu fizyolojik ve psikolojik süreçlerin sonucudur.
Kültürel Korunma Yöntemleri ve Anlamı
Eskiden lohusanın yanına kırmızı tül örtmek, üzerinde iğne taşımak, başucuna sarımsak veya Kur'an koymak gibi uygulamalar yapılırdı. Bu geleneksel yöntemler, aslında annenin yalnız kalmamasını ve korunma hissi kazanmasını sağlamaya yönelikti.
Modern psikoloji açısından bakıldığında, bu ritüellerin temelinde kadının sosyal destek ihtiyacı yatmaktadır. Yani, annenin çevresinden ilgi ve güven görmesi, onun ruhsal sağlığını korumada gerçekten etkilidir.
Modern Yaklaşım: Anneye Destek Olmak
Bugün biliyoruz ki lohusalık dönemi, kadının en hassas olduğu dönemlerden biridir. "Al basması" korkusu yerine, annenin ihtiyaç duyduğu şeyler şunlardır:
Yeterli dinlenme ve uyku
Sevgi dolu bir destek ağı (eş, aile, arkadaşlar)
Sağlıklı beslenme
Duygularını paylaşabileceği güvenli bir ortam
Gerekirse profesyonel psikolojik destek
Bu koşullar sağlandığında hem anne hem de bebek daha huzurlu olur, lohusalık dönemi daha kolay atlatılır.
Al Basması Nedir?
Geleneksel inanışa göre al basması, doğumdan sonra lohusanın üzerine kötü bir ruhun ya da "al karısının" gelmesiyle oluşan bir durumdur. Anadolu kültüründe bu varlık, lohusanın yalnız kaldığı zamanlarda ortaya çıkar, kadının nefesini keser, korku ve halsizlik hissi verir. Bu nedenle eskiden lohusa kadınların yalnız bırakılmaması, başucuna kırmızı tül veya yazma örtülmesi, Kur'an okunması gibi uygulamalar yaygındı.
Tıbbi Açıdan Al Basması
Günümüz tıbbına göre "al basması" olarak tanımlanan birçok belirti aslında lohusalık psikozu, doğum sonrası depresyon ya da uyku felci (karabasan) gibi bilimsel açıklamalara sahiptir.
Doğumdan sonra annenin hormonlarında ani değişimler olur — özellikle östrojen ve progesteron seviyeleri düşer. Aynı zamanda uykusuzluk, stres, ağrı, doğum yorgunluğu ve yeni sorumluluklar, annenin ruhsal dengesini etkileyebilir.
Bu durumda şu belirtiler görülebilir:
Ani korku ve panik hissi
Nefes darlığı ya da göğüste baskı hissi
Uyku sırasında hareket edememe (karabasan)
Halüsinasyonlar veya sesler duyma
Aşırı ağlama, huzursuzluk, yalnızlık duygusu
Toplumda "al bastı" denilen durumların birçoğu aslında bu fizyolojik ve psikolojik süreçlerin sonucudur.
Kültürel Korunma Yöntemleri ve Anlamı
Eskiden lohusanın yanına kırmızı tül örtmek, üzerinde iğne taşımak, başucuna sarımsak veya Kur'an koymak gibi uygulamalar yapılırdı. Bu geleneksel yöntemler, aslında annenin yalnız kalmamasını ve korunma hissi kazanmasını sağlamaya yönelikti.
Modern psikoloji açısından bakıldığında, bu ritüellerin temelinde kadının sosyal destek ihtiyacı yatmaktadır. Yani, annenin çevresinden ilgi ve güven görmesi, onun ruhsal sağlığını korumada gerçekten etkilidir.
Modern Yaklaşım: Anneye Destek Olmak
Bugün biliyoruz ki lohusalık dönemi, kadının en hassas olduğu dönemlerden biridir. "Al basması" korkusu yerine, annenin ihtiyaç duyduğu şeyler şunlardır:
Yeterli dinlenme ve uyku
Sevgi dolu bir destek ağı (eş, aile, arkadaşlar)
Sağlıklı beslenme
Duygularını paylaşabileceği güvenli bir ortam
Gerekirse profesyonel psikolojik destek
Bu koşullar sağlandığında hem anne hem de bebek daha huzurlu olur, lohusalık dönemi daha kolay atlatılır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































