1914'te Osmanlı Devleti, alavere dalavere ile Birinci Dünya Paylaşım Savaşına sokuldu. Zaten amaç da Türk topraklarını paylaşmaktı. Savaştan yenik çıktık. Yurdumuzun büyük bölümü gâvur tarafından işgal edildi. 10 Ağustos 1920'de Paris'in banliyösü Sevres'de Osmanlı Hükûmeti ile Haçlı Batılı devletler arasında Türk topraklarının paylaşılması anlaşması imzalandı. Ancak Ankara'da Başbuğ Atatürk'ün önderliğindeki yeni Türk hükûmeti bunu tanımadı. Kuva-yı Milliye ordusunun yiğit Türk mücahitleri sonuna kadar savaşarak emperyalist Batının jandarmalığını yapan Yunan ordularını denize döküp kendi bağımsız millî Türk devletlerini kurarak Sevr paçavrasının zaten uygulanmasına fiilen izin vermediler. Gâvur, artık bu yeni durumda Birinci Dünya Paylaşım Savaşının mağlup devleti Osmanlı Hükûmeti ile değil; "ya istiklâl ya ölüm" şiarıyla yürütülen Millî Mücadelenin galip devleti Türkiye Cumhuriyeti ile masaya oturmak zorundaydı. Bu anlaşmanın adı Lozan Barış Anlaşmasıdır. 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle emperyalist Batılı devletler arasında imzalandı.8 ay süren bu görüşmeler sonucunda Türk'ün kazanımları ana hatlarıyla şunlardı: Türk milleti, tam bağımsız ve bağlantısız millî Türk devletini emperyalist Batının lütfuyla değil; kanını, canını, imanını, cesaretini, yiğitliğini ortaya koyarak kazandı ve bütün dünyaya bu toprakların tapusunu kanıyla imzaladığını ve imzalattığını ilan etti. Lozan, bu hür vatan topraklarının ve tam bağımsız millî Türk devletinin tapusudur. Ama kanımızla, canımızla, bileğimizin gücüyle tescillediğimiz bağımsız Türk devleti ve vatanı, bugün milliyetsiz liberal ve İslamcı kılıklı güruh ve Türk düşmanı etnik ırkçı kalleşler eliyle tasfiye edilmek isteniyor. Yani kanımızla aldığımız vatanımız ve devletimiz, demokrasi ile yok edilmek isteniyor.Lozan Antlaşması, bu toprakların ve devletin bizim olduğunun siyasi ve hukuki alanda bütün dünyaya tescil ettirilmesidir. Bugün Batı tarafından Türk'ü tasfiyeye memur siyasetçiler marifetiyle topraklarımız, PKK eşkıyasına paylaştırılıyor, bağımsız millî Türk Devleti Amerika ve Avrupa Birliği'nin sömürgesi haline getiriliyor.Lozan ile atalarımız, bütün dünyaya, Türkiye'nin bağımsız ve eşit bir devlet olarak uluslararası topluma kabul edilmesini sağlamışlardı. Bugün ise teslimiyetçi ibiş siyasetçiler tarafından Türkiye, diğer devletlerle eşit olmaktan çıktı, tek taraflı olarak sürekli taviz veren, sürekli sömürülen, sürekli talimatlarla yönetilen, sömürge ve köle bir devlet konumuna getirilmiştir.Lozan ile atalarımız, kapitülasyon denen ve ülkenin iç işlerine karışma yetkisi veren ayrıcalıkları kaldırdılar ve ülkemizi ekonomik bağımsızlığa kavuşturdular. Ama bugün Atatürk'ten ve Türk milletinden intikam almayı din haline getiren Türk düşmanı karanlık siyasi odaklar, Türkiye'yi modern bir sömürgeye dönüştürmek istiyorlar. Ülkenin yer altı ve yer üstü bütün zenginliklerini gâvura peşkeş çektiler, gâvur şirketlerine her türlü ayrıcalığı tanıdılar, siyasi, idari, ekonomik, kültürel ve askerî anlamda içişlerimize karışmalarına izin vermekten öte, devleti idare etmenin gâvurun emir ve talimatlarını uygulamak olduğunu zannettiler.Lozan'la atalarımız, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün oluşturan Türkiye'de yaşayan ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin eşit ve aynı haklara sahip Türk milleti olduğunu bütün dünyaya kabul ettirdi ve imzalattı. Ama bugün Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan siyaset esnafı tarafından bir ve bütün olan Türk milleti, 36 etnik gruba bölündü, ayrıştırıldı, birbirine düşman edildi, ülke ve millet bölünmenin eşiğine getirildi.Türk milletine en büyük hizmetlerden biri olan Lozan Anlaşmasını hezimet olarak niteleyen ibişlerin bugün Türkiye'yi ne hale getirdikleri gözümüzün önündedir. Türk, aklını başına almaz, kendi millî kazanımlarına, değerlerine, kimliğine, bağımsız ve hür devlet ve vatanına sahip çıkmazsa, asıl hezimetin ne olduğunu yakında görecektir. Irak'ta, Suriye'de olduğu gibi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015